bir uludağ sözlük imge kuytusu. küf kokulu mağara. alkış sesi ve şaşaa yok. kendini dinleyebileceğin yegane mekan. asla başına kalmayacak bir baş(ka)lık. karanlığa küfür. mum yok!
bütün değerli kelimelerinizi söküp tekrar dikeceğim. elbet bazı hatalarım olacak şimdiden affolsun. artık onların uzun yolculuğundan mütevellit yorgun ayaklarına destek bastonları da yardım edemediğinden ve kelimelere mehdi de inmeyeceğinden haz veren bir acımasızlıkla hepsinin canına okuyacağım. freud sürçmesi sanacaksınız başta. o işin kamuflajı.
birine aşkım dediğinde yüzüne tokadı yiyeceksin. anagramla birbirinize düşüreceğim hepinizi. kelimelerin tamamı yetersiz ve/veya yanlış anlaşılmaya aşırı meyyal olacak. küfür kabul edilecek güzel sözlerinin hepsi. küfrettiğinde de sevilip sayılacaksın zamanla. sevilip sayılmaya da küfredeceksin sonra "sahtekar ibneler!"...bu sayede ruhun serinleyecek; zeker-iya beyaz'ın dediği gibi.
yine de 4 beyazdan uzak duracaksın:
un - beyaz
şeker - beyaz
tuz - beyaz
zekeriya beyaz
sular yükselecek, balık kavağa çıkacak. med cezir. gelen gitmeyecek. balık kavakta kalacak.
kalem nedir ki?
sıkıştırılmış sivri bir evren. sanki hep bir parça yanlış yöne açılan küçük pencereli büyük kapılar gibi.. uykuda ve uyanıkken de güzel.
hakim güç, dilsiz erdem!
kalem nedir ki?
kendi içine akması gibi iltihabın
yok etmesi yatağını bir ırmağın
şimdi yıkılacak kelimeler. devrilecek cümleler. cümle devrilenler tekrar dirilip dikilecek eskilerinin yerine yeniden. onları da beğenmezse nesi(l)r; selef geri gelecek, enkaza, halefinin kalıntılarına tükürecek.
ev cok garip bir imge!
daha doğrusu bizimle birlikte giderek başka bir forma donüşen, daha da
garipleşen bir şey ev..
bir insanın bu dunyada sığınacak kapalı sıcak bir yerinin olmasını
milyarlarca liraya tahvil edilir kılmak insan hakları kapsamında neden
değerlendirilmez?
para, onu yaratanı bu kadar mı s.kip atmıştır?
bir yanıyla sonsuz ihtiyaçlar ile şekilden şekile giren talebi karşılamada yaşanan doğal sürecin sonucu bugün yaşananlar, yarın yaşanacak olanlar. daha manzaralı, daha geniş, daha yeşillikli, daha küçük, daha sıcak, daha bilmem ne mekanlar isteyip durmalarin ardılı.. diğer taraftan gücün, güçlü olanın hayatta kaldığı seleksiyonların sinist öğretileriyle şekillenmiş arzuların uzanımı..
bittabi insanoğlunun yönetilme isteğinin/güdüsünün, iktidar eyleme ve ona sıdk ile itaat etme yolunda koşullanmış bilincinin de etkisi var bu evsizlikte. en azından "kaçak yapılaşma" ya da "kiracı" tanımlamaları var çok kapitalist hayatlarımızda hiç de yabancısı olmadığımız.
kıt kaynaklarla sonsuz ihtiyaçlarin karşılanmasını düzene koymada yetkili seçilmişler ve hakkına hürriyetine bu seçilmişler eliyle kavuşan, razı gelen insan/birey.. ne acı bileşke...
evsiz her insan; insanlığın başarısızlığı, olmamışlığı, ontolojik yok oluşudur!