Kimse kusura bakmasın ama bu üstten bakmaları hala anlayabilmiş değilim. Örnek vermek istiyorum. Mesela isviçre'de adamlar liseye giden talebeye maaş bağlıyor. halkın ferahı için uğraşıyor. hatta savaştan en uzak ülkeler arasında yer alıyor. Adamların amacı dünya kapasitesine göre elit insanlar yetiştirmek. Ve günümüzün en kültürlü toplumlarından biridir. Amerika'yı ele alalım. Adamlar ülkelerinin ferahı için geçiyor okullarına iki sıra atıp, ortaya öğretmen dikmiyor. Spor kulübü, kampüsü, sinema salonu, yemekhanesi falan derken kolej sanırsın. Halbu ki bildiğin devlet okuludur. Gençler spor yapmak için, para ödemiyor bide üstüne spor yaparken para kazanıyor. Adamlar öğrencileri yeteneklerine göre sınıyor. Bizde ise "Bak bu Lys, bak bu kpss, bak bu öss...." bunlar böyle olmaz. Bunun suçlusunu tamamen ilgisiz devlet düzeni olarak görüyorum.
saçma bir düşüncedir. sadece sosyalist perspektiften değil, her açıdan saçmadır.
türkiye'de açlık sınırının 1040 lira civarında olduğu düşünülürse, asgari ücretle geçinen kişiler açlık sınırında yaşamaktalar. bundan daha düşük bir ücret ödeyemezsin. daha az ödersen bu insanlar aç kalır. fakir taban aç kaldığı zaman kaybedecek bir şeyi kalmaz. kaybedecek bir şeyi kalmayan insanlar da çok tehlikelidir.
bak, emperyalist pencereden de mantıksız.
ayrıca o 840 tl ile yaşayan insanları denklemden çıkarırsan, o vasıfsız insanların işi bu yaa dediğin işleri vasıflı insanlara yaptırmak durumunda kalırsın ki bu da kabul edilebilir bir şey değildir.
kısacası, vasıfsız insanlara ihtiyaç vardır. ve bu kişilere yaşamalarına yetecek ücret ödenmesi şarttır.
eğitimin parayla olduğu bir dunya'da, egitimsiz bir adama 840 çok diyorsaniz; o parayla çocuğunu okutamadığında da "ne biçim baba" demeyeceksiniz. diye yanıtladığım gereksiz önerme.
bir kez daha fakirin en büyük düşmanının, daha az fakir insanlar olduğunu göstermiştir bana. bunu söyleyen adamların çoğu, aylık 10 bin lira gelirin altında yaşayan lümpenlerdir çünkü.
neymiş efendim, bu insanların insanlığa hizmetleri yokmuş da, ara elemanmışlar da, üretmezlermiş de bilmem ne. ulan bu ülkede milyonlarca memur var, işadamı var, siyasetçi var, ünlüler, şarkıcılar, gazeteciler var. sen hepsini sabahtan akşama kadar it gibi çalışıyor, bir şeyler üretiyor mu sanıyorsun? veya bana şunu söyle, o çok zengin ünlülerin kaç tanesi akıl, sanat üretiyor? kaç tanesi o paraları hak edecek şeyler yapıyor? eee? insanlığa katkı?
bir fabrikada vasıfsız işçi olarak çalışan bir insan, yaptığı iş için değil sırf insan olduğu için bile değerlidir. şunu anlayamayan insan kendisini modern falan zannetmesin çünkü bildiğin mağara adamıdır o. bir de tutmuş sosyalizmden ahkam kesmiş. ulan senin bilgin kaç kuruş ki söylediklerinin bir değeri olsun?
düşünün ki o işçinin çok zeki bir çocuğu var. 840 tl ile o adam nasıl yetiştirebilir o çocuğu? peki o adam o çocuğu yetiştiremediği zaman, o çocuk da zekasını kullanabileceği alanlara kayamadığı zaman, bundan toplumun zararı ne kadardır? düşünün, kim bilir kaç milyon zeki, becerikli insan bu şekilde kendisini gösterme fırsatı bile bulamadan yitip gidiyor.
her insan insan gibi yaşamayı hak eder. sosyalizm dediğiniz düzen de herkesin ihtiyacı kadarını almasıdır. üç kuruşluk bilginizle burada ahkam kesmeye kalkışmayın. belki sizin gibi üç beş salak tarafından destek görürsünüz. neticede uludağ sözlük tam bir aptal mıknatısı. ama tüm bunlar sizin komik duruma düşmenizi engellemez.
edit: bir de bu nasıl bir akıl tutulmasıysa bilmem kaç sene öss gibi sikindirik bir sınava çalışıp muhtemelen de sikindirik bir okul kazandı diye asgari ücretle çalışanlara böcek muamelesi yapıyor adam. koçum, senin hakkını hülya avşar değil de, ebru gündeş değil de, ali ağaoğlu değil de, 840tl ile geçinmeye çalışan adam mı gasp ediyor? mal mısın oğlum sen?
kafası kırılasıca insanımsı söylemi. insan diyemiyorum çünkü açlık sınırının 1500 tl olduğu bir ülkede 840 tl ile zorla geçinmeye çalışan emekçilere böyle bir ithamda bulunabilecek biri insan olamaz, evet evet olamaz.
istisna üzerinden gitmeyi sevmem ama türkiyede kayırmacılık ve kakistokrasi yüzünden doğan şu ortamda kabinede bakan, mecliste vekil, bakanlıklarda müsteşar vesaire konumdaki büyükbaşlar aç kalmamak için asgari ücret yada ayda 1000 - 1200 liraya çalışan bazı insanların kesip attığı tırnak olamazlar...
evet 1 aylık emeği 840 lira etmeyecek adam da çok ama ondan daha fazla sayıda aldığı nefes bile zarar tip var bu ülkede...
burada üniversite sınavlarında, kamu personel sınavlarında "özellikle" son 10 senede neler döndüğüne, bazı illerin aniden (geneli doğu ve güneydoğu anadoluda) astronomik / geometrik şekilde artan sınav başarı oranlarını hep yazdık...
konsolosluk görevlisi diye tayin edilen lise mezunu dil bilmeyen karı kocaya tercüman tutulmasını hep yazdık...
maliye bakanı koltuğundaki adamın twitter üzerinde dalaştığı ekonomiste laf ebeliği yapmaya çalışırken ekonomiyi geçtim, bakkal hesabı yapmaktan aciz olduğunu açık etmesini...
daha bir alay hikayeyi yazdık...
bir gün her şeyden bıkarsam çok "müslüman" eski bir siyasinin bildiğin gerizekalı (hakaret amacıyla değil düşük IQ'lu donuk biri) yeğeninin nasıl "uzman" göz doktoru yapıldığının hikayesini de yazıcam...
bunlar olup biterken sessiz sedasız seyretmenin bedeli de 840 liraya çalışıp sadece kendi geleceğini değil çoluk çocuğunun geleceğini de karartan insanlar suçludur.
zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yokken bu düzene isyan edemeyecek kadar korkak oldukları için suçlulardır...
beğenmediğiniz amerika bile sınıf mücadelesinden geçmiştir. 20. yüzyılın ilk yarısında çok sayıda işçi hareketi olmuş, emekçiler sayısız kurban vermiştir. ama neticede bugün amerikada kimse saati 1,5 dolara "çalışın" demeye de cesaret edemez...
koyun gibi melediğiniz sürece 3 kuruşa çalışırsınız, ciğeri 5 para etmez herifler de yedi ceddiyle beraber saltanat sürer...
siyasetle ilgilenmemenin, korkaklık etmenin cezası hırsız ve ahmaklarca yönetilmektir...
eğitim nedir ki? ha eğitilmiş koyun olmuşsun ha eğitilmemiş koyun. okullardan topladığın imzalı a4 kağıtlarını(diploma), arkasına sığındığın statüleri bir çıkarmayı dene bakalım kendinden. mesele statülere sırtını yaslamadığın vakit ne kalabildiğidir geride. yani kurumlar yoksa sen de koca bir hiçsin öyleyse. neymiş bu vasıflı ve eğitilmiş hayvanlar acaba? kültürüne katacağın değerin eğitimle olacağını söylüyorsan hiç yaşama zaten.
friedrich nietzsche'nin çok güzel bir sözü vardır;"insanların bir şeyleri var ki, gurur duyuyorlar onunla. Ne diyorlardı, onları gururlandıran şeyin adına? Eğitim diyorlar; kendilerini keçi çobanlarından ayırt eden şeymiş bu!
eğitimsiz mi yoksa eğitilememiş mi sorusunu akıllara getirir. eğitmeye çalıştıysan ama o set koyduysa ne ala, ama sen onun eğitimle arasına set koyduysan arada dursan iyi olur 'sayın' devlet. ha ayrıca 840 lira kimin neresine batıyor anlaşılmış değildir.
bugün başbakanlık konutunda toplantı vardı. teker teker geldi yeni bakanlar. onlar içeri girerken 1000 dolar değerindeki ayakkabılarıyla bassınlar diye mavi renkli bir halı serilmiş ve bu halının üzerinde bir kadın takıldı kameralara halıyı temizliyor. işte bu kadın asgari ücretli bir işçi. eminim ki onun oyuyla o halıya basıp geçme hakkı kazanan ve 7500 tl maaş alan şahıslardan çok daha fazla hak ediyordur aldığı maaşı.
sosyalizm bik bik bik. açlık sınırının bile altında olan asgari ücretle çalışan bu kadın, daha bir kaç gün önce soğuktan zatürreye yakalanıp ölen kundaktaki bebek, dünyanın her hangi bir yerinde açlıktan ölen insanlar bunların hepsi mevcut sistemin kurbanları. o sistemin adı da sosyalizm değil kapitalizm.
Eğitimsiz ve vasıfsız kişiden kasıt nedir? Mesleği öğrendiği takdirde resmi bir eğitim almadığı için o insanın emeğini hiçe saymak mantığı da nedir?
Diğer bir açıdan bakarsak eğitimli ve vasıflı insanlardan 10 kat daha ağır koşullarda gerçek anlamda alın teri döken insanlar bu ülkede neden bu kadar önemsiz gösterilmeye çalışıyor. Herhangi biri diğerinin işini önemsememe hadsizliğine sahip olmamalı. Ve gerçek emektarlar maden ocaklarında, fabrikalarda çoğumuzun aklının almayacağı ve beceremeyeceği ağır koşullarda çalışan insanlardır benim gözümde. Eğitimli ama hiçbir işe yaramayan yüzlerce kişiden çok daha vasıflılardır aynı zamanda.