eğitim sisteminin 2005'teki değişiklikten beri yapılandırmacı anlayışta olduğunu bilmeyen, araştırmadan tamamen götten uydurma verilerle konuşan bir insan beyanatıdır.
eğitim sitemi 2005 yılında büyük bir değişiklikle yapılandırmacı anlayışa geçmiştir.
nedir bu yapılandırmacı anlayış?
yapılandırmacı anlayış; öğrenciye bilginin direk verilmesi yani öğretmenin direk tanım yaparak şu şudur bu da budur diyerek konuyu anlatması ve öğrencinin ezberlemesi şeklinde gerçekleşen davranışçı modelin tam karşısında duran bir anlayıştır. öğrenciye araştırma ve inceleme becerisi kazandırmayı amaç edinmiş, öğrencilere bilgiyi direk vermektense onlara bu bilgiyi farkettirmek amaçlanmıştır. bunlarla birlikte öğrencinin düşünme yeteneği, muhakeme yeteneği, önceki bilgilerle ilişkilendirme yeteneğini geliştirmek hedeflenmiştir.
ancak ve ancak, bu eğitim programının 2005 yılından beri yani 8 yıldır yürürlükte olmasına rağmen, bu durumu siklemeyen öğretmenler davranışçı anlayışa devam etmektedir. bu durum tamamen görevdeki öğretmenlerin kendilerini geliştirememesi ve herşeyi ben bilirim düşüncelerine dayanmaktadır.
sonuç: kendini geliştiremeyen mal öğretmenler.
edit: şu yazdıklarımla akp'yi savunduğumu iddia eden insana sadece gülüyorum. ne sizin gibi laikçiyim ne de akpliler gibi şakirtim. olaylara direk siyasi görüşü karıştıran, bir görüşe söverek karşıt görüşteki insanların onayını almak gibi uğraşlar içerisinde bulunan sözde muhalefet yapan bu insan müsfettelerini de umursayacak değilim. eğitim fakültesinde okuyan her insanın bildiği bir gerçektir şu yukarda yazdıklarım. sizin gibi ağzımdan salyalar akarak bir görüşe küfür ederek o görüşü aşşağılayarak bişeyler yapmaya çalışmıyorum.
eğitim sistemi zekaya dayanmasından yeğdir. düzgün bir eğitim sistemi herkesi eğiten sistemdir, zekası yüksek olanları ayıran değil. öğretim kısmında ister istemez zeka ile doğru orantılı farklılıklar gözlenir.
sadece eğitim değil, öğretim sistemi de ezbere dayanmaktadır. üniversiteye gelirsiniz ezberler sınav geçersiniz. inovasyon dersine gelen hoca bile inek olmadan, ezber yapmadan mezun olamazsınız der. sayısal derslerde bile soru tiplerini ezberlersiniz. yaratıcılık, yeterlilik yoktur. üniversite mezunları bu sebepten işe girdikleri ilk yıllarda sözde 4 yıl okudukları işi öğrenmekle oyalanırlar. kısacası baran 14 yaşında, arkadaşları ona papağan diyor.
- " 'bana kendi uydurduğun bir yalan söyle, gel seni alnından öpeyim der atasözü. kendi uydurmuş olduğun bir yalanı söylemek, başka bir ağızdan duyulup tekrarlanan bir gerçeği söylemekten hemen hemen daha iyidir. çünkü birinci durumda sen bir insansın, ama ikincisinde bir papağandan hiçbir farkın yoktur. Dostoyevski Suç ve Ceza sayfa 270.
