bazı öğretmenlerin kendilerini dünya'nın hakimi sanmaları. işini layıkı ile yapanları saygı ile selamlıyorum.
zamanında '' eti senin, kemiği benim '' mantığı ile okula yazdırılan çocukların öğretmenleri tarafından resmen işkence görmeleri ve okuldan bu sebeple soğumaları bir çoğumuzun yaşadığı bir gerçektir maalesef. yıllarca bu sebepten dolayı okuldan, öğretmenlerden nefret ettim, hala da ediyorum. neyse ki şimdilerde veliler daha mantıklı ve bilinçli. olan bizim nesilin azimli evlatlarına oldu, yazık.
bir kere en başta yapılan hata çocuğa ilk okulda zorunlu kılınan el yazısıdır. o çocuk o yazı şeklini nerde kullanıcak ki bir daha? artık bilgisayar çağındayız. madem illa öğretceksin ayrıyetten bi ders olarak koy oraya.
bide çocuğa hayal gücünü geliştirici şeyler yapsana çocuk hem mutlu olur hemde ileriye dönük hayal kursun.
sorun öğretmenlerde ve öğretmene al şunları öğret öğrenciye diyen bakanlıkta.
batının istekleri doğrultusunda kendi kültürümüzden uzak ve tarih başta olmak üzere bir çok dersin duygusuz soğuk şekilde işlenmesinin yanında herşeyin ezbere dayalı olmasıdır.
sanatsal derslere minimum derecede yer verip hatta bazen hiç yer vermeyip, istisnasız herkesin beynini saçma sapan matematik formülleriyle doldurmasıdır.
kendisidir. eğitim sisteminin kökü yanlış olduğu sürece içerikte ki hataları konuşmanın ve dert yanmanın sonu yok. önce sistemi değiştir ki sonra rötuşları yapabilesin.
Avrupanın yalakası olacağız diye zerre kadar altyapı oluşturulmadan; toplum değil öğrenci merkezli eğitim verilmeye çalışılmasıdır. 50-60 kişilik sınıfta hangi öğrenciyi merkeze alacaksında eğiteceksin allasen.
Sonrada akıllı tahtaymış tabletmiş halkın parasını peşkeş çeksin dursun ...ama Öğrenci dokunulması yasak olan kutsal emanet,Disiplin yok,saygısızlık diz boyu,ders çalışmak yok,bilgi düzeyi desen hakgetire...
eğitim sistemimiz olmadığı için yorum yapılamayan başlık. bir öğretim sistemimiz var sadece o da günü kurtarmak adına yapılan anlamaya değil ezbere dayalı işe yaramaz sistem.
öğretim merkezli olmasıdır. öğrencilere bilginin önemini kavratmaktan, yaparak yaşayarak öğretmekten ve öğrenilenlerin öğrencinin hayatında anlamlı farklılıklar getirmesi ya da o yola sevketmesi yerine ezberimsi bir şekilde kalması ürün olarak eğitilmiş bireyden ziyade öğretilmiş bireyleri topluma hediye etmesidir. on iki yılda kitap okuma alışkanlığı kazanmış bireylerin azlığı eğitilmemiş sadece öğretilmiş bireylere en önemli örnektir ki öğretilme kısmı da sorgulanabilir; on iki yıl sonunda hala dilekçe yazamayan, basit ingilizce konuşamayan, tarih bilgisi sığ, fizik kimya matematik bilgileri reklam izlemiş birinde kalan imajlar seviyesinde coğrafya bilgisi sınırlı psikoloji deyince sapık freud felsefe deyince sokrates eflatun aristo silüetinin belli belirsiz canlandığı bazı sözler ve olgular . bununla birlikte öğrenim hayatı boyunca kız erkek ilişkilerinde oldukça deneyim sahibi alay etme, tatminsizlik, bilgisayar oyunları ve futbol konusunda çağın ötesine uzanmış bir tüketim gençliği bu yönüyle öğretimin ötesine geçmiş ve hatta eğitilmiştir. ortalama bir lise mezunu için böyledir. ortalama üstü her sınıftan çıkan 2-3 kişiyi de genelleme içerisinden çıkarırsak yukarıda belirtilen ortalamanında altında kalan öğrenciler daha fazla karşı dengesizlik oluşturacaktır. yine de bu yapboz sistem deneme yanılma yöntemi ile bir zaman doğrulara daha çok yaklaşacaktır ümidindeyim, yani ümitsiz değilim.