Her şeyin başıdır.
Zira eğitime gereken önemi vermeyen toplumlar yıkılmaya mahkumlardır.
Gerek Film Sektörü olsun.
Dizi Sektörü olsun.
Müzik Sektörü olsun.
Her konuda boktan işler çıkarmamızın nedeni budur.
Her dönem birçok ülkede şikayet nedeni olmuş/olan sistem. Gustave Le Bon "Kitleler Psikolojisi" adlı eserinde -ki adam kitabı 1895'te yazmış- Fransa'nın eğitim sisteminden, insanlara sadece teorik bilgi ezberlerilmesinden ve mezun olan işsiz yığınların devrimci olup devlet karşıtı olduklarından şikayet ediyor. Ziya Gökalp 1917'deki iTC kongresinde bilgilerin kuru ezbere dayandırılmasından şikayet ediyor. Prens Sabahattin "Türkiye nasıl kurtarılabilir" adlı eserinde eğitim sisteminin sadece memur zihniyetinde insanlar yetiştirdiğinden dem vurup girişimci bireyselleşen insanlar yetiştiren bir eğitim sistemi öngörüyor. "Türk Maarifi Tarihi" adlı eser kaleme alan Osman Nuri Ergin okul açmada niceliğe yani sayıya önem verilip niteliğe önem verilmemesinden, Tanzimat döneminde düzensiz, plansız ve programsız okullar kurulmuş olmasından şikayet ediyor. Şu an ismini hatırlamadığım bir zat Abdülhamid döneminde tarih, felsefe gibi derslerin yasaklanıp eğitimin çölleştirilmesinden şikayet ediyor. Peyami Safa 1950-60'larda kaleme aldığı köşe yazılarında bugünlerde öğrencilerin sıklıkla şikayet ettiği şeylerden dem vuruyor. Akis dergisi demokrat parti dönemindeki öğrenci yurtları sorununu dillendiriyor. 1956 tarihinde yazılan bir kitapta okullardaki aksaklıklar tek tek maddeler halinde sayılıyor ve bu aksaklıklar az çok her dönemde hatta şimdi bile şikayet edilen şeyler. Demem o ki eğitim sistemi konusunda kimi konularda arpa boyu yol alamamışız ve sürekli aynı şeylerden şikayet edip duruyoruz maalesef, evet.
Eğitim sistemimiz de her sistem gibi kendi içinde büyük ölçüde tutarlı, doğru uygulandığında etkili sonuçlar verecek olan, uzmanlar tarafından oluşturulmuş bir sistemdir. Düzeltilmesi gereken birçok yeri olduğu doğru, fakat bütün suç sistemin değil.
Ben bir öğretmen olarak çocuklara ne kadar iyi eğitim verirsem vereyim, çocuk o boktan ailesinin yanına dönünce yine anne babası gibi oluyor ve büyüdüğünde bizim bütün çabalarımıza rağmen bir hırsız, vergi kaçıran, evine kaçak elektrik çeken, kadın düşmanı, yalancı, yalaka, yavşak veya salak oluyor. Bu kadar orospu evladını okulda öğretmenler mi yetiştiriyor? Anne babasının eğitimiyle böyle oluyor bunlar, devletin eğitimiyle değil.
Hadi tamam bu kadar yermeyeyim ama daha iyi eğitim verilebilir. Kişinin karar verip, derslerden sıkılmayıp, okuldan sıkılmayıp, okulu sevmesi de önemli bir faktör. insan kendini geliştirirse geliştirir. Çocuğa destek verilebilir Öğretmenleri ve ailesi tarafından. Ama kendini geliştiren, başarılı öğrenciler de yok değil aslına bakılırsa.
bence ekonomi kötü değil fakat eğitim sistemi bayağı kötü ama belki de ben küçükken kendimi geliştirmedim ya da öyle sanıyorum. bence bunun en büyük ve en önemli nedeni eğitimin ezberci olması.
1960'lı yıllardan kalma, sadece ezber odaklı, aşırı baskıcı bir eğitim sistemine sahibiz. Bunun zaten hepimiz farkındayız. Ayrıca bu zaten kötü olan eğitim sistemimiz her sene daha da geriye gidiyor. Kökten değişim şart.
John Taylor Gatto'ya göre olmaması gereken sistemdir. Eğitim bir sisteme bağlanamaz ve açık kaynaklı öğrenme ile insanlar kendi kendilerini geliştirir. Ayrıntılı bilgi almak isteyenler John Taylor Gatto'nun Eğitim Bir Kitle imha Silahı kitabına bakabilirler.
Sistemler zamanla değişime ihtiyaç duyar ancak biz tamamıyla oynuyoruz. Yapılacak değişikler küçük rütuşlar olmalı. Bizim temelde bir sorunumuz olduğu için ilerledikçe sorun çok daha büyük görünüyor.