Eğitim fakülteleri genelde ana kampüsten ayrı olduğundan mütevellit ikinci sınıf öğrencidirler. hocalar eğitim fakültesinin ayrı bir havası var diye açıklar bu durumu. çaresiz kalan öğrenci de böyle olduğuna inandırır kendini. ama ne zaman ana kampüse gitse acı gerçeği yeniden tadar. velhasıl kent para kazanacak diye eğitim fakültesini ayırmışsınız da (zihniyete bak para) bu insanlar öğretmen olacak. üniversite hayatını daracık bir yerde asosyal geçiren adam nasıl umut versin öğrencilerine. nasıl motive etsin onları üniversite konusunda.
Sunumlar, ödevler, kısa film çekmeler, sınıfta skeçler..
Hemen hemen bütün dersleri öğrenci anlatır zaten.
hoca da bi güzel vize-final notu şartı koyar.
Bilseydim konservatuvar okurdum.
Edit: öğrenci merkezli sistemi bunlar çok yanlış anlamışlar.
Eline kağıdı kalemi alıp bir kenara geçmek her şeyi öğrenciden beklemek midir?
Dersi ben anlatacaksam sen niye varsın ki ver maaşını o zaman.
Edit 1: pdr okuyorum ve verdikleri bu sunumların çoğunun alanla alakası yok üstelik o kadar gereksiz eğitim dersleri var ki.
Bilim tarihinden tutun da sınıf yönetimine kadar sunum yaptığımı bilirim.
çok da güzeldir. o egitim derslerinin her biri mutlaka ileride işine yarayacak. okulu bitirmeden önce ben de bunlar ne kadar gereksiz falan derdim. ama staj da dahil olmak üzere çocukların içine girince anlıyorsun her şeyi. ödev sunum dedigin ne ki zaten 2 saat önce yaptığım sunumla 90 almışlığım var benim. aynı zamanda hocaları da diger fakülte hocalarına göre daha samimidir. kıymetini biliniz. o günleri çok özleyeceksiniz.