çok zormuşda çok psikopatçaymışda . sanki amk. millet bale kursundan bahsediyor. zor olacaktır herhalde. adam öldürmeyi birde bu arada ölmemeyi öğreniyorsun.
yanlış hesaplamadıysam burada eğitim gören artık hangi devre 335 filan galiba aslanlar (asteğmen adayları) artık rütbeyi taktı. hem de dağ başında, tatbikatın ortasında. ve tatbikatın bugün bitmesi lazım. yine yanlış hesaplamıyorsam yarın son törenin ardından dağıtım iznine çıkacaklar. hepsini tebrik ediyorum, allah yollarını açık etsin.
hiç bir şekilde anlatılmasının imkanı olmayan gidip görmek gereken okuldur.
allah bize bu güzel eğitim yuvasından çıkarak iti köpeği leş olarak yere sermeyi nasip etti. komandoyum gururluyum , onurluyum.
317.dönem olarak gıttıgım ılk gırdıgımde ulan ben nerdeyım dediğim aklınıza gelebılecek butun sılahları kullanıp paraçalayıp tekrar toplayabıldıgım,sırtımda 40kg lık cantayla durmaksızın km lerce yurudugum, sıksen cıkmam dedıgım daglara tepelere cıktıgım,12gun hiç geri gelmeden yagmurda çamurda dağlarda yattıgım, askerlik namına ne varsa öğrendiğim, böyle bir eğitimi aldğım için kendımı çok ama çok şanslı hissettiğim yerdir.
ayrıca mezun olacagımızın bir gun öncesi eda çeşmede göl manzarasına karşı içtiğimiz sigaranın tadını hala bulamamaktayım..........
tüm zorlu hayvani eğitimleri bir kenara bıraktım, sırasıyla cuma akşamları yapılan 12, 18 ve 30 km'lik tam teçhizatlı intikaller öncesinde tabur önünde yapılan komando andı gibisi yoktur. adama nasıl bir gaz verir anlatamam, kesinlikle anlatılmaz yaşanır minvalinden bir şey.
331. dönem kdy olarak acemiliğimi bitirdiğim ve gösteri tatbikat taburuna katıldığım yerdir...zordur askerlik tabiriyle yardırıştır ama askerlik yaptığını hissettirir.
ilk haftalarda boş çanta ve g3 ile 2 kez mola vermeden çıkılamayan tahrip kapı yokuşu asteğmen adaylarını çok korkutur. ancak 13 haftanın sonunda bacak kasları hiç gelişmemişse en azından roberto carlos bacağı gibi olan kursiyer sırtında 8 adet 1,5 litre su ve mg3 ile hiç durmadan kilometrelerce yol yürüyebilir. yürüyüşten sonra 30-40 hatta 50 şınav çekip hala nefes alabilir. buraya gidecek arkadaşlar ne kadar şanslı olduklarının henüz farkında değiller, kurs bitip de üçgen olunca bana hak verecekler. ve tabi mavi bereyi taktıktan sonraki gurur.
bronzlaşmak isteyenler için birebir olan yer. yaz mevsiminde gündüz sıcaktan gece ise soğuktan kararırsınız. sonuçta herkes küçük birer uche olur çıkar.
kısa dönem askerliğin nasıl bir lütuf olduğunu, oradaki asteğmenlerin yüzüne bakınca anlarsınız. hepsi size imrenerek bakar. ama bilmezlerki bir çok kısa dönem de onlara imrenir.
327. dönem KYD olarak gidip yazıcı olduğum birliktir. orada askerlik yapanlar içerisinde en rahatlarından biri olduğumu üstüne basarak vurgulamak isterim. Ama tabiki bu durum sizi yanıltmasın, çünkü orada rahatlığın ölçütü çevrenizdekilerin rahatlığıdır. Yazıcı olmama rağmen 40 saat ayağımdan bot çıkartmadığımı bilirim.
Sabah saat 5.45 de acemi askerlerin eğitim alanına giderken söyledikleri marşlarla uyanırsınız (eğitime kahvaltı ve kişisel temizlik yapıldıktan sonra gidilir.) ve akşam saat 12:30 da yatağınızda duyduğunuz ses yine acemilerin eğitim dönüşü söyledikleri marşların sesidir.
329. Dönem asteğmen olarak temel eğitimimi aldığım yer. sivil hayatta av tüfeği bile kullanmamış olmama rağmen, rpg-7 roketatar kullanmama şahit olmuş komando yetiştiren mekan. gideceğim yere gelince %80 ihtimal güneydoğu.
1 aydır eğitim almakta olduğum okul. kimseyi bilmem. zormuş, eziyetmiş, işkenceymiş. ben gönüllü kaldım. gözlüğümü katladım. cebime koydum. sağlık muayenesine girdim. komando olur diye mühür vurdular kağıdıma. o yazıyı gördüğümde dedim ki içimden allahım benim yüzümü kara çıkarma.
şimdi biliyorum ki dereceye giremem. hergün yaptığımız taşlık yolda 3000 metre koşuda düşünüyorum hep. hiç pişman olmadım. hiç olmayacağım. gazinoya girdiğinde komando olmak onurumuzdur yazısını okuyunca da başım dikleşiyor. ben koyu milliyetçi olmayı serserilik bilirdim hep. hala kör milliyetçi değilim ama bundan sonra biri bana "ulan sen vatanın için ne yaptın" derse cebimde kırılan gözlüklerimin camlarını atacağım önüne. ben askerliğimi kantinci olarak yapmadım, komando asteğmen olarak yaptım diyeceğim. bayrağa bakınca başım dikleşecek.
değmez mi? değer aslan parçası değer. 35 kiloya da değer camili yaylaya da.
Benim de bir dönem ziyaret edip, havasını soluduğum aslan yatağı okul.
Efendim burada size "savaş sanatı"nın inceliklerini öğretirler. Disiplin şiarlarıdır buradakilerin. ömrü hayatınızda yürümediğiniz kadar yürürsünüz burada. Burda taşıdığınız yükü sivilde taşısanız "hamallıktan milyonerliğe giden yol" kitabının yazarı olursunuz. Savaş makinesi olup çıkarsınız sonunda. En son kura çekilir eğer dereceye girmediyseniz.(dereceye girenler kura çekmez kendi seçer görev yerini) Kuralar doğu ve güneydoğudaki komando birlikleridir. Kura anı, ranzalarda, helalarda yazan veciz söz gelir aklınıza: "şimdiye kadar siz elinizi s.ktiniz şimdi eliniz sizi s.kecek". Terhis olunca ortamlarda askerlik muhabbeti açılınca ağır abi muamelesi görürsünüz. Ama size kattıklarını hayat boyu yad edersiniz, özlersiniz.
kurtulmanın tek yolu ilk 3 gün içinde yapılan sağlık kontrolüdür. gelenlerin yüzde 50 sini tuzla ya piyade olarak yollarlar. eğer bi hastalığınız yoksa refüze olamassınız. ama tansiyon ölçülmeden önce bir kaç dakika nefesinizi tutun. bu tansiyonunuzu 16 ya kadar çıkarır. işte artık tuzla dasınız.
eğitim adı altında size yapılmadık eziyet kalmaz. güneşin en dik olduğu anda eğitim yaparsınız sonra bir mola verilir ve herkes eğitim alanında bulunan tek çeşmeye sürü halinde koşar tabii herkes su içemez. çeşmede 20cm falan yüksektir yerden. etrafında diğer askeri birlikler gibi fazla çit yoktur çünkü uyunmaz gece gündüz eğitim yapılır içeri girende zaten enayidir. çay içemezsiniz çünkü sizin mola anınızda kantin kapanır. akşam yemeğinden sonra dinlenemezsiniz çünkü ertesi günün hazırlığı yapılcaktır gece 12e dek yemekhanenin önünde bazen ayakta bazen oturarak konuşan zatı dinlersiniz. karanlıkta ay ışığı ve yıldızların altında devamlı sol göğüs cebinde taşıdığın notdefterine not alırsın. sonra uyumak için çıkarsın yatağına yatarsın birde bakarsın ki sabah 5te borular ötüyor kalk tıraş ol giyin yatağını topla ve içtimaya koş. kahvaltıyı yersin sonrada yiyeceklerini düşünürsün moralin bozulur ağlamak istersin ama ağlayamazsın. tüfeğini alırsın eline, çantanı sırtlanırsın ağır olsun diye içi kum çuvalı doludur, matarana su koyarsın ama deliktir sen gidene dek boşalır zaten kalsada kaynak su içersin. rampayı çıkarken uygun adımda marş haykırırsın beğenilmez ise iner çıkarsın defalarca. hergün sivri tepeye bakarsın ve gün gelir orayada çıkarsın kaçarın yoktur. artık yürümek senin için herşey olmuştur yürümenin haddi hesabı yoktur yürü yürü yürü.... sonra mezun olursun kurayı çekersin ve gidersin mavi berenle bir köşeye. 9 ay sonra da dersin ki terhis olunca herşey bu kadar kısa sürecekse neden bu eziyeti çektim neden? eğirdir gölü manzaralı asker ocağı esas çilenin ne olduğunu ancak burada anlar insan.