bir koşulluluk cümlesinin girişi olabilecek sözdür. devamına göre şekle girebilecek bir sözcüktür ve alternatifleriyle buradan ekşi sözlük'e yol olabilecek kadar geniş bir yelpaze ile yoluna devam edebilecektir.
eğer insan olmasaydım, bir köpek olurdum
evet, bir insan olmasaydım köpek olurdum. mutlu olduğumda kuyruğumu sallardım, susadığımda dilimi... dikkatimi çeken her neyse hayatta kulaklarımı dikerdim, boynumu eğerdim ve anlıyormuş gibi bakardım.
eğer insan olmasaydım, uçurtma olurdum misal
gökyüzünün renginden çalardı kuyruğum rengini, rüzgâra karşı dururdum, güneşe doğru savrulurdum. hem ipimden kurtulurdum, bir çocuğun gözyaşında boğulurdum. karnesini alan bir çocuğun kolunun altında sahile kadar yürüyerek yorulurdum.
eğer insan olmasaydım, bir gitar olurdum
sürekli ince mi telim kopup dururdu, kanatırdım perdelerime çöken parmakları ve sesim, bir ağıta benzerdi daha çok. geceleri kılıfımda uyurdum, gündüzleri bir kucakta dururdum, sürekli bozulurdu akort ayarım ve sürekli bozulurdum çalınmayacak şarkılar her çalındığında.
eğer insan olmasaydım, kırlent olurdum
başının altında dururdum bir insanın gene de. sevgilisi terk edenlerin sarılıp uyumalarına da ses çıkarmazdım, ezilip büzülürdüm çok çok. içim dolu dolu olurdu ama gene de bana yüklenirdi bazı dirsekler.
eğer insan olmasaydım, komodin çekmecesi olurdum
el denenin en yakınında ben dururdum, olmayacak eşyaların döküntüsüne bürünürdüm. ve en uzun geceleri hep ben, ben görürdüm. çekilip-itilirdim hiç üzülmeden, kırılmadan ve en güzel eski fotoğrafları hep ben saklardım toz tutturmadan.
eğer insan olmasaydım, ayna olurdum
herşeyi yansıtırdım ama sağ elini kaldırana, sol elimi kaldırırdım. gözlerini üzerime dikenin üzerine dikerdim gözlerimi ve ona, onun bana baktığı gibi bakardım.
eğer insan olmasaydım, eski ve kırmızı bir telefon olurdum
vaktiyle pek çok önemli haberi hep ben, ben duyururdum. hep güzel haberleri taşımak ister ama aslında hep kara haberlerin yükleriyle yorulurdum.
eğer insan olmasaydım, bir şişe şarap olurdum
bir yudumda dosdoğru doğrulurdum. elden ele dolaşırdım, dilden dile sırnaşırdım, sabahları geciktirirdim ve hep sarhoş olurdum. kızarırdım olur olmadık ve kanardım durmadan olduğum yerde. üzüm başka yerde, ben başka yerde...
eğer insan olmasaydım, bir çınar yaprağı olurdum
sonbaharın gelişiyle bıraktığım sana, ilkbaharın gelmesiyle bir sımsıkı tutunurdum. her son bahar yeniden rüzgârla olmayacak yerlere savrulurdum, sonra gelip saçlarına dokunurdum, kururdum, kururdum, kupkuru bir kırılganlığa sebep olurdum.
eğer insan olmasaydım... eğer insan olmasaydım, bir rüzgâr olurdum. uğuldayarak geceleri tüm şehirlerin, tüm sokaklarından ismini haykıra haykıra seni arayıp dururdum.
eğer insan olmasaydım işte bir rüzgâr olsaydım. sen oralardayken ben buralarda biraz zor dururdum.
eğer insan olmasaydım böyle böyle biraz zor zaptolurdum.
eğer insan olmasaydım çoktaaaan seni ne kadar çok sevdiğimi dağlara, taşlara yazıyordum.
oysa ben sadece insanım ve şimdilerde geceler boyu bunu sadece ama sadece kendime fısıldıyorum.
sanki senin gözlerinmişim gibi dönüp dönüp gözbebeklerinin etrafında dururdum. en yumulmayacak anlarda hep yumulurdum, yere düşerdim olur olmadık. kırpılırdım gene olur olmadık zamanlarda. tedirginliğini taşırdım en garip başbaşa kalınmışlıklarda, en olmayacak filmlere saatlerce saplanıp kalırdım.
eğer insan olmasaydım, bir çift yeşil göz olurdum.
eğer insan olmasaydım bu dünyada varlığım olmazdı. ne bir kurt olurdum nede bir aslan. hadi bakalım son iftarımızı açmak için sofralara gidelim o zaman
Kuşlarda mutluluktan uçmuyor yani. Kedi felan olurdum. Günde on sekiz saat uyku. Geri kalanı da oyun oynamak yemek yemek falan dert tasa desen sıfır zaten.