Oksijensiz solunum sonucunda oluşan atp 2 tane iken oksijen varlığında bu 40’a ulaşıyor.
Yani yüksek gelişmişliğe sahip, insan özelinden 100 trilyon ve aşkın hücreye sahip bir canlı için aradaki 38 atp’lik fark muazzam etki yaratıyor. Özellikle beyin gibi fazlası ile enerji tüketen bir organa sahip canlılarda aerobik solunum bir zorunluluk halini alıyor. Böylelikle de radikal çıkması tehlikesine rağmen bu sürdürülüyor. Ayrıca karaciğer denilen organ da boşuna vücutta alan kaplamıyor. O serbest radikalleri pasifize ederek, zararlarını önlüyor.
Ki bizler de kendi vücudumuzda oksijensiz solunum yapıyoruz. Sadece zorunlu olduğu vakitlerde. Çünkü serbest radikal tehlikesi bulunsa da oksijenli solunum digerine göre daha az zararlı. Anaerobik solunumda ortaya çıkan maddeler çok hücreli canlılarda atılım sorunları çıkartıyor. Bakteri gibi direkt hücreden ortama atamadığımız icin bir süre sonra aşırı birikme sonucu asidoz, dehidratasyon gibi etkiler görülüyor.
Cahil olmadan, birkaç kelime yalasanız, enteresan olanın esas olarak Cyp450 enzimleri olduğunu fark edersiniz. Bu bile basitce Evrime örnektir. Japonların daha kolay sarhoş olması, varfarin’in metabolize enziminin poliformizmi nedeni ile etkinliğinin daha az olması gibi minör değişiklikler bütün hale geldiğinde esas evrim gözlenir.
Hah, bu arada, evrim mükemmel canlı üretmez. Ortamda hayatta kalabilen tipler soyunu devam ettirir. Bu da mükemmel değil, en fazla ortalama tiplerin piyasada bulunduğunu anlatır.
Bilal’e anlatır gibi yazdım.
Edit: neler yazmışız, eleman ne diyor. Tmm krdşm. Sen haklısın. Evrim yok, darwin yalan.
Cosmos’a emanet.
