eğer

entry36 galeri2
    1.
  1. Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet. *
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. can yücel'e ait mükemmel şiir.

    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması
    mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
    en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

    Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğerr.

    Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
    kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
    kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

    Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
    Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
    ya canım ellerini tutmak isterse...

    Evet Sevgili,
    Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
    13 ...
  5. 4.
  6. Eğer ;

    O'nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... O'nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O'nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...

    sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O'ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,

    ve O, her durduğunuz yerde duruyor,

    her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp,

    hüzünlendikçe ağlıyorsa...

    dünyanın en güzel yeri O'nun yaşadığı yer, en güzel kokusu

    bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...

    hayat O'nunla güzel ve onsuz müptezelse... elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü,

    O'nun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...

    her şiirde anlatılan O'ysa... her filmin kahramanı O...

    her roman O'ndan söz ediyor, her çiçek O'nu açıyorsa...

    bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez

    özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,

    iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...

    iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...

    eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O'nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın

    O olduğunu adınız gibi biliyorsanız... mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O'na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...

    kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...

    özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...

    hem kimseler duymasın, hem cümle alem bilsin istiyorsanız...

    O'nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... ayrılık ölüme,

    vuslat sehere denkse...

    gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;

    bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O'nun yüzü suyu hürmetine...

    uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...

    dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim... gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı,

    bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...

    Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız,

    sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...

    ...o halde bugün sizin gününüz!..

    "Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.

    Can Dündar
    5 ...
  7. 5.
  8. "egerler ile olsaydi paris siseye girerdi"
    diye bir fransiz atasozu varmis.

    (bkz: fransizca bilmiyorum)
    2 ...
  9. 6.
  10. stanislavski oyunculuğunda kullanılan sihirli sözcük...
    0 ...
  11. 7.
  12. 8.
  13. ucunda birden fazla olasılık bulunan bir kelime. fransızcası ve ispanyolcası " si , "ingilizcesi " if " , almancası "wenn " italyancası "se " olan kelime.
    0 ...
  14. 9.
  15. bunu "eyer" şeklinde yazanlar var, katil olma sebebi.
    2 ...
  16. 10.
  17. herşey çok güzel olabilirdi
    yollar gözümüzü korkutup
    sevmekten vazgeçmeseydik eğer
    1 ...
  18. 11.
  19. can yücel'in en güzel şiirlerinden birinde geçen hoş, anlamlı ve düşündüren bir söz.
    0 ...
  20. 12.
  21. bülent ecevit'in kendine has türkçesi ile yaptığı çevirinin kulağa ve beyne masaj yaptığı rudyard kipling şiiri.

    çevrende herkes şaşırsa ve bunu da senden bilse,
    sen aklı başında kalabilirsen eğer,
    herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
    hem de kendine güvenebilirsen eğer,

    bekleyebilirsen usanmadan,
    yalanla karşılık vermezsen yalana,
    kendini evliya sanmadan
    kin tutmayabilirsen kin tutana,

    düşlere kapılmadan düş kurabilir,
    yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
    ne kazandım diye sevinir,
    ne yıkıldım diye yerinir,
    ikisine de vermeyebilirsen değer,

    söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
    kandırabilir diye safları dert etmezsen,
    ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
    koyulabilirsen işe yeniden,

    döküp ortaya varını yoğunu
    bir yazı turada yitirsen bile
    yitirdiklerini dolamaksızın diline
    baştan tutabilirsen yolunu,

    yüregine, sinirine "dayan" diyecek,
    direncinden başka şeyin kalmasa da,
    herkesin bırakıp gittiği noktada
    sen dayanabilirsen tek,

    herkesle düşer kalkar erdemli kalabilirsen,
    unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
    dost da düşman da incitmezse seni,
    ne küçümser ne de büyültürsen çevreni,

    bir saatin her dakikasına emeğini katarsan hakçasına,
    böylece dünyalar önüne serilir,
    üstelik oğlum adam oldun demektir.
    4 ...
  22. 13.
  23. 14.
  24. Eski Yunanistan daki Ispartalılar savaşçılıkları kadar az söz söylemeleri ile de ün yapmışlardır. iran-Yunan çatışmaları devrinde bu durum, tarihin kaydettiği en kısa mektubun yazılmasına sebep olmuştur. Bu mektubun içinde yalnız bir edat vardır. Mesele şöyledir: iran serdarlarından biri, Isparta ordusunun komutanı Lysandros a bir mektup yazarak:
    -Eğer Yunanistan a girecek olursam, ortalığı kan ve ateş içinde bırakacağım, demiş. Isparta nın verdiği ünlü cevap ise işte şu edattan ibarettir:

    -Eğer!...
    0 ...
  25. 15.
  26. insanın içini kıpır kıpır eden bir ebru yaşar şarkısı.

    (bkz: ne dedim lan ben)

    sözleri şu şekildedir;

    Daha ilk günden sıkıyorum ama
    Emin ol bunlari bilmelisin
    Gözünü Korkutmak istemem ama
    Kurallarimi ögrenmelisin

    Herseyin bir sınırı var hayatta
    Benim sınırımı görmelisin
    Kendimi tanirim çabuk atlatirim
    Beni bir daha hiç göremezsin

    Eger beni deli gibi seveceksen
    Askımın degerini bileceksen
    Her gece gözümde tüteceksen
    Hayatima hosgeldin diyorum

    Ama bi kac günde biteceksen
    Baskaları gibi üzeceksen
    Habersizce çekip gideceksen
    Kusura bakma elveda diyorum

    Daha ilk günden sıkıyorum ama
    Emin ol bunlari bilmelisin
    Gözünü Korkutmak istemem ama
    Kurallarimi ögrenmelisin

    Herseyin bir sınırı var hayatta
    Benim sınırımı bilmelisin
    Kendimi tanirim çabuk atlatirim
    Beni bir daha hiç göremezsin

    Eger beni deli gibi seveceksen
    Askımın degerini bileceksen
    Her gece gözümde tüteceksen
    Hayatima hosgeldin diyorum

    Ama bi kac günde biteceksen
    Baskaları gibi üzeceksen
    Habersizce çekip gideceksen
    Kusura bakma elveda diyorum

    Eger beni deli gibi seveceksen
    Askımın degerini bileceksen
    Her gece gözümde tüteceksen
    Hayatima hosgeldin diyorum

    Ama bi kac günde biteceksen
    Baskaları gibi üzeceksen
    Habersizce çekip gideceksen
    Kusura bakma elveda diyorum
    1 ...
  27. 16.
  28. "Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger."

    şiir hafif bir melodi gibi akıyor, (sonuna doğru şiddetlense de anlam) ve can baba burda yina yapacağını yapıyor.
    lisede bir şiir dinletisi, baba kontenjanından gelmiş adam ve bu kadar aşk-meşk derken sıkıntıdan patlamak üzere; derken bu dize çalınıyor kulağına; öyle içten öyle dolu dolu bir kahkaha patlatıyor ki, ne zaman duysam bu şiiri o ses de arkasından geliyor.
    1 ...
  29. 17.
  30. kesinlikle arkasından bir şart cümlesi gelecek korkulan kelimelerden birisi.
    0 ...
  31. 18.
  32. 19.
  33. Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
    ikincisinde daha çok hata yapardım.
    Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
    Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
    Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
    Temizlik sorun bile olmazdı asla.
    Daha çok riske girerdim,
    seyahat ederdim daha fazla.
    Daha çok güneş doğuşu izler,
    daha çok dağa tırmanır,
    daha çok nehirde yüzerdim.
    Görmediğim bir çok yere giderdim.
    Dondurma yerdim doyasıya,
    Daha az bezelye.
    Gerçek sorunlarım olurdu
    hayali olanların yerine.
    Yaşamın her anını gerçek ve
    verimli kılan insanlardan olurdum.
    Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten.
    Anlar, sadece anlar, siz de "an"ı yaşayın.
    Hiçbir yere, yanına; termometre, su, şemsiye ve
    paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben.
    Yeniden başlayabilseydim,
    ilkbaharda, papuçlarımı atardım.
    Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla.
    Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
    çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer...
    Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum...
    Ölüyorum...
    1 ...
  34. 20.
  35. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
    1 ...
  36. 21.
  37. Can Dündar'ın güzel bir eseridir..Tüylerim diken diken olur her dinleyişimde..
    Link:
    http://www.izlesene.com/video/muzik-eger---can-dundar/929007
    0 ...
  38. 22.
  39. Bittiğinizi düşündüğünüz anlarda hayata daha sıkı sarılarak yaşamaya devam ettiren Rudyard Kipling'in kaleminden çıkma şiir.

    Eğer

    Tüm çevrendekiler kendinden geçip de
    Seni suçladıkları anda soğukkanlı kalabilirsen
    Herkes senden şüphelendiği halde
    Onların kuşkularını hoş görebilirsen

    Bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan eğer
    Haksız şuçlamaya uğrar dakarşılık vermezsen
    Garez beslemediğin halde, gareze tahammül eder
    Akıllıca konuşmaz fazla uysal görünmezsen

    Düşünebildiğin halde
    Kölesi olmazsan düşüncelerinin
    Hayal kurma gücün olduğu halde
    Tutsağı olmazsan hayallerinin

    Eğer felaket ve saadetle yüzyüze gelirde
    Bu iki sahtekârı aynı şekilde karşılayabilirsen
    Tüm ömrünü adadığın şeylerin yılkıldığını görürde
    Kırık dökük araçlarla yeniden yapabilirsen

    Kalbini sinirlerini ve tüm vucudunu;
    iş işten geçsede gayen için diriltebilirsen
    Ve 'dayan' diyen iradenden başka bir gücün
    Kalmadığı halde dayanabilirsen...

    Ne dostların ne de düşmanların sözleri incitmezse seni
    Gereğinden çok bağlanmadan saygı duyarsan herkese
    Eğer her dakikanın doldurabilirsen altmış saniyesini
    O zaman dünya da senindir, içindeki her şey de
    Hatta daha çoğunu da ellerinde bulursun
    Asıl önemlisi oğlum o zaman gerçek ADAM olursun...
    0 ...
  40. 23.
  41. eğer herkes çıldırmış, seni suçlarken
    başını dik tutmayı,
    eğer herkes senden kuşkulanırken
    kendine güvenmeyi,
    ama bu kuşkuları da hoşgörüyle karşılamayı,
    eğer beklemeyi ve beklemekten bıkmamayı,
    veya hakkında yalan söylenirken
    yalan söylememeyi,
    ya da senden nefret edilirken
    nefret etmemeyi,
    ve yine de insanlara tepeden bakmamayı
    çokbilmişlik taslamamayı
    başarabiliyorsan:
    eğer düş kurmayı
    ve düşlerine tutsak olmamayı,
    eğer düşünmeyi
    ve düşüncelerini ihtiras haline getirmemeyi;
    eğer hem zaferi hem de felaketi göğüslemeyi
    ve bu iki sahtekâra da eşit davranmayı;
    eğer söylediğin gerçeklerin üçkâğıtçılar tarafından
    aptalları tuzağa düşürmek için çarpıtıldığını duymaya dayanmayı,
    ya da yaşamını adadığın eserlerin yıkıldığını gördüğünde
    eğilip, kırık dökük araç gereçlerinle onları yeniden inşa etmeyi
    gerçekleştirebiliyorsan:
    bütün kazanımlarını bir yere toplamaya
    ve hepsini bir yazı-turayla riske atmaya,
    ve kaybettiğinde yeniden baştan başlamaya
    ve kayıpların hakkında tek bir söz etmemeye;
    eğer yüreğin, sinirlerin ve kasların
    yok olduktan sonra bile
    onları yeniden dönüşün için zorlamaya,
    ve içinde onlara dayan! diyen
    iradenden başka hiçbir şey kalmamışken dayanmaya
    gücün yetiyorsa
    eğer erdemlerini koruyarak kalabalıklarla konuşmayı,
    ya da insanlığını unutmadan krallarla birlikte yürümeyi becerebiliyorsan,
    eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitebiliyorsa;
    eğer herkes sana güveniyor ama yapamayacağın şeyleri beklemiyorsa,
    eğer acımasızca geçen her dakikanın her saniyesini
    bir uzun mesafe koşucusu gibi hakkını vererek yaşayabiliyorsan,
    işte o zaman dünya ve içindeki her şey senin olur,
    ve daha da önemlisi...
    sen artık adam olmuşsundur oğlum."
    0 ...
  42. 24.
  43. "Eğer dalaverecilerin oyuncağı ve soytarıların maskarası olmak istemiyorsak, ilk kural, içine kapanık ve ulaşılmaz olmaktır."

    Arthur Schopenhauer
    0 ...
  44. 25.
  45. -eğer birine çok fazla değer vermişsem,
    o benim için daima haklıdır...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük