Çağdaş ingiliz-Amerikan edebiyatının önemli görülen şairlerinden biridir Ezra Pound, ancak sonraları mussolini'nin propogandalarının bir parçası haline gelmiştir.
elbetteki bu şair için çok fazla şey söylenebilir ancak, ekşisozlukten "ooof" isimli yazarın ezra pound yorumu üzerine ne yazılsa eşek osuruğu kalır, işte o yorum;
<<imagism futurism derken kafayi yemis olan sair. bu abinin bi tane canto kitabi vardir ki insan daha eline almaktan korkar. hic sevemedim ben pound u, entellektuel olup ustune fasist olmak kiro gelio bana.>>
radyo yayınlarıyla amerikan askerlerine, italya'ya karşı silaha sarılmamaları çağrısında bulunduğu için ikinci dünya savaşından sonra italya'da abd işgal kuvvetleri taarfından hücre hapsine mahkum edildi. daha sonra washington'a götürüldü, vatana ihanet suçundan yargılandı, suçlu bulundu. cezaevi yerine, deliliğe dayalı vatan hainliği hükmüyle 12 yıl akıl hastanesine kapatıldı. özgürlükler ülkesi, medeni abd hükümeti önemli yazar ve şairlerin baskısına 12 yıl direndi.
(...)
otuzlu yıllar ve sonrasında savaş boyunca mussolini'nin baş savunucusu oldu. bir yandan da, sanki iki ayrı kişiymiş gibi, daha önceki taslağı doğrultusunda kantolarını yazmaya devam etti. kendini kullandırdı ama şiirini kimseye kullandırmadı
(...)
(...)
savaş bitince italya'ya giren amerikan ordusu pound'u vatana ihanetten tutuklayıp pisa'daki bir askeri hapisaneye kapattı. pound o zamana kadar "tuhaf bir adam" denecek ölçüde delirmişti: paranoya ve manik depresyon mertebesi. daha fazla değil. ama pisa'da kapatıldığı kafes şeklindeki daracık açıkhava müzesinde gerçekten delirdi. önemli bir adamdı kaldırıp aramazlardı, revire alındı. bir süre sonra kendine geldi, daktilo istedi. revirde geçirdiği haftalar boyunca "pisan catos"u yazdı (74-84. kantolar). yıl sonuna doğru amerika'ya götürüldü, muayene edildi, deli olduğuna karar verildi ve washington'da bir akıl hastahanesine kapatıldı. böylece idam edilmekten kurtulmuştu. hayatının son oniki yılını delilerin arasında geçireceği halde aklını yinede toplayarak ve en müthiş kantı dizisini ("rock drill: cantos 85-95") burada yazacaktı.
(...)
(...)
eski dostları birer ikişer öfkelerini unutup ortaya çıktılar. eliot'ın öncülüğünde bir kurtarma harekatı başladı, mektuplar, ziyaretler, demeçler filan.(...) (...)sonunda bir yol bulundu, bir şeyler kitabına uyduruldu, savcı suçlamaları geri çekti ve pound 1958'de serbest bırakıldı.
(...)
(...)
akıl hastahanesinden çıkınca yine olanca azametini üstlenip vapura atladığı gibi italya'ya döndü ve napoli'de kendisini karşılayan gazetecilere nazi selamıyla poz verdi. bu sefer yüzünde muzip bir ifade vardı.
(...)
Imagist şair..'den öte imagismin babası, atası herşeyidir. Siyasi görüşlerinden çok bu edebi duruşu anlatılmalı bence. In a station of the metro adlı en kısa şiirinde imagismin en süper düper örneğini vermiştir bence. Şiir 14 kelimeden oluşur, ve hatta tam bir cümle bile değildir. 2 satırdır.
The apparition of these faces in the crowd ;
Petals on a wet, black bough.
Şair nasıl yazdığını da anlatmış. Yapılan bir röportajda var. Şiir ilk gelen ilhamla 32 mısra yazılıyor. Sonradan evinde sakin kafayla biraz imagism serpiştirerek 2 mısraya düşürüyor, böyle bişi demek. Yazınsal değil duygusal ve psikolojik bir bilgi verererek daha çok mana çıkarılabilecek şiir budur işte.
Şiirdeki "apparition" kelimesi dışında bütün kelimeler somut kelimeler.
Kalabalığın içinde belirip kaybolan bu yüzler;
Islak boğuk bir dal üzerindeki yapraklar gibiler. (Çeviriyi şimdi yaptım. tüm telif elif herşeyi benim)
Şairimiz yağmurlu bir Londra gecesinde, ilk kez şahit olduğu metronun çıkışında karşılaştığı bu manzara karşısında nutku tutulmuş bir vaziyette, belirip kaybolan bu güzel ve sevimli yüzleri yağmur altında ıslanakalmış koyu renkli çiçek yapraklarına benzetiyor.
"apparition" üzerine:
1.Yüzlerin çokluğu ve birbirinden faklılığı hepsinin ortak yanı olduğundan senden çok var edasıyla insan yüzlerine yapılan bir serzeniştir.
2.bana göründüler tabirinin altında yatan öteki dünyadan olan hayalet veya cinlerin (cin demiyor muyduk yoksa??) ya da hortlamışların (güzel isim olur aslında gılgamış toktamış satılmış gibi) mezara benzeyen metro çıkışından bir anda yukarıya fırtlaması gibi de algılanabilir apparition kelimesi. Apparition görünmek anlamındadır da.