1955 yapımı siyah beyaz türk filmi. yönetmen ve senaryo orhan elmas, oyuncu kadrosu mahir özerdem , hümaşah hican , orhan elmas , atıf kaptan , mualla fırat, ali korkut bulunmaktadır.
başrollerini kadir inanır ve fatma girik' in paylaştığı 1973 yapımı müthiş bir film. özellikle film boyunca yakılan ağıtlar, göz yaşartır. ali, ezo, yusuf ve meryem' in hazin hikayesi...
fragamanlarda hala köylü şivesi ile konuşan ama havuzlu evlerde, malikanelerde geçen bir yaşam sürmeye başladığı görülen bir gelinin hikayesi. saçma değil, artık saçmanın daniskası. müzik değişmiyor yannız:
"aldılar elimden ezzzzzzoo geliniii, saramadımm yarin inceee belini"..
sabah akşam ezo ezo diye yırtınan, ağlayan, sızlanan eşşek kadar bir adamı içinde barındıran film. ulan işin güzün var memlekette tek o kız mı kaldı da ezo ezo deyip duruyon denyo. dünyanın en güzeli bile olsa neye yarar seni istemiyorken.
gerçi bu denyo filmin ilk bölümlerinde ezo'nun sevgilisiydi. nasıl oldu da bu hale geldi anlayamadım. bir de ilk bölümlerdeki süper kötü adam şimdi ezo ile kanka olmuş. şu senaristlerde var ya; doğuyu batı yapacak yetenek var helal olsun.
müthiş bir bölüm tanıtımı hazırlamış dizi. kaçıncı bölümü bilmiyorum, diziyi bir kez dahi izlemedim, ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok ama yayınladıkları bir bölüm tanıtımında feryal güney'in seslendirdiği aynalı körük türküsüyle nurgül yeşilçay ve diğer kadınların bir oynayışları var ki youtube dan tekrar tekrar izliyorum valla.
Ezogelin ilkbaharda fırata inse
O kırmızı yanaklara zülüfler düşse
Son günlerde hallerinde bir durgunluk var
Sanki birikmiş bir yağmur var gözlerinde
Sıcak toprak, yeşil yaprak, serin çardak ezo
Güzel gözlüm, temiz özlüm, ömür sözlüm ezo
Ölüm varsa senden olsun al bu ömrü ezo
Seven kalbi bilir allah sebat eyle ezo
Canım sevgilim, güzel nergisim
Ezogelin güzel yarim, her şeyimsin benim.
yakında kaldırılmasına kesin gözüyle baktığım dizi. bir mucize olur da kaldırılmazsa kaçıncı bölümde istanbul'a geçiş yapılacağını dikkatle not edeceğim. bu konuda ciddi nefret besliyor ve istatistik tutuyorum.
show tv'ye kurtlar vadisi'nden başka dizi yakışmıyor arkadaş.
gaziantep yöresi, uzun havası. Nuri Canatan dan alınmıştır. ayşegül ün okuduğu şekliyle şöyledir:
ezo gelin benim olsaydın da
seni vermezdim feleğe feleğe feleğe
güzel yosmam başın için olsun da salma beni dileğe
annen huridir sen benzersin meleğe
neneyle neneyle
bahtı karam neneyle
çık suriye dağları na da
bizim ele el eyle
el eyle aman el eyle
gel kara yazılım
gel sılada nazlım
gel bahtı karalım gel oy
ezo gelin çık suriye dağları nın başına başına başına başına
güneş vursun kemerinin kaşına
bizi kınayanların bu ayrılık gelsin başına
neneyle neneyle
bahtı karam neneyle
çık suriye dağları na da
bizim ele el eyle
el eyle aman el eyle
gel kara yazılım gel
gel sılada nazlım gel
gel bahtı karalım gel oy
asıl adı "zöhre" olan ezo gelin, 1909'da gaziantep'in oğuzeli ilçesinin uruş köyünde doğmuş. nüfus kaydında halen bekar görünen ezo'nun üçü erkek üçü kız, altı kardeşi vardır.
ezo, erken gençliğinden itibaren, güzelliiğiyle dikkatleri üzerine toplarmış, hatta düğünlerde çevre gençleri gelini unutup ezo'yu seyrederlermiş.
ezo'yu isteyenler arasında civar zenginlerinin yanı sıra ensest takılan teyzesinin oğlu bile varmış.
ezo'nun güzelliği kulaktan kulağa yayılarak efasane olurken, diğer yandan, civar köylerde bir adamın adı dillerde dolaşmaya başlamış. komşu köyden "şitto" lakaplı hanefi açıkgöz isimli bir adammış. şitto şahane bağlama çalmasının yanında, süper de şarkı söylermiş.
hatta o dönemler "kambersiz düğün olur, şitto'suz düğün olmaz" gibisinden akıllara zarar bir deyim de türemiş.
ezo'ların köyünde bir düğüne ezo'da şitto'da davetli imiş. hal böyle iken, ne damat ne gelin gerekli ilgiyi görmemişler zira şitto ile ezo'ya bakmış herkes.
e tabi şitto'da ezo'nun ağzının içine düşmüş neredeyse, bu yüzden ezo'ya görücü yollamış amma ve lakin görücü ala ala "düşünelim" cevabı almış.
araya zaman girince şitto kendi köyünden biriyle değişik töresini uygulamaya karar vermiş, ama araya girenler olmuş, değişik gerçekleştirilememiş ve bu yüzden de eş-dost'un yüzüne bakamaz olmuş.
bir süre sonra yine eş-dost sayesinde şitto ile ezo'nun arası yapılmış ve evlenmelerine karar verilmiş fakat başlık parası ya da türevleri kullanılmamış zira şitto'nun ezo ile evlenmesine karşılık, ezo'nun ağabeyi zeynel'e, şitto'nun halası verilecekti.
kış ortasında doğru, iki düğün birden kurulmuş, şitto ile ezo'nun düğünü şitto'nun köyü olan beledin köyünde, zeynel ile hazik'in düğünü ezo'nun köyü uruş'ta kurulmuş.
daha sonra şitto ile ezo mutlu bir yaşam sürerlerken, aralarına arabozucular girmiş. yemeyip içmeyip dedikodu yapmışlar, olan olmayan bir çok laf taşımışlar.
şitto ile ezo daha ilk yıllarını tamamlayamaan ayrılmışlar ve şitto öykülerini bir cümlede özetlemiş. "kötü talih geç buldum, tez yitirdim"
şitto ile ezo boşanınca değişik töresine göre halası da geri dönmüş.
efsane güzeli ezo, şitto'dan ayrıldıktan sonra altı yıl dıl kalmış. yöre halkının anlattıklarına göre ezo bu süre içinde daha da güzelleşmiş.
genç yaşlı, zengin fakir bir çok talibi çıkmış ezonun. her talibi neyi var neyi yoksa ezo'nun önüne seriyormuş. ezo tam altı yıl evlenme önerilerini geri çevirmiş.
sonunda ailesinin de ısrarları üzerine kendisine genç kızlığından beri talip olan teyze oğlu memet ile evlenmeye yanaşmış. türkmnen oymağından olan memet suriye'nin carablus ilçesinin türkiye sınırına yakın kozbaş köyünde oturuyormuş.
ezo 1936 yılının güzünde uruş'tan kozbaş'a gelin gitmiş. bu evliliği de değişik töresine göre olmuş onu alan memet, kardeşi selvi'yi ezo'nun ağabeyi zeynel bozgedik'e vermiş.
ezo ile memet'in iki kızları olmuş. ilki fazla yaşamadan ölmüş, celile adlı ikinci kızları ise halen sağ olup suriye'de yaşamaktaymış.
ezo'nun ikinci kocasıyla geçimleri yerindeymiş fakat ezo köyünü özlüyormuş hatta ölümünde uruş köyünü gören bir yere gömülmek istiyormuş. öyle de olmuş.
suriye'ye gidişinin yirminci yılında 1956 güzünde ezo yatağa düşmüş, verem olmuş.
öleceğini anlamış ama tek avuntusu olan kızı celile'yi yatağının başından ayırmamış.
ezo gelin, bir cuma akşamı son nefesini vermiş. eşi ve yakınları vasiyetini dikkate alarak onu arasıra tepesine çıkıp yaşlı gözlerle köyünü seyrettiği bozhöyük'ün en yüksek noktasına gömmüşler.
işte adına türküler yakılan, ezo gelin budur.