ezik bir lisede okumuş olmanın sonucudur çoğunlukla. ya da ortalama üstü bir liseden mezun olup 0 çalışmayla "üniversite üniversitedir, hele bi girelim gerisini sonra düşünürüz" denilerekten girilmiştir.
her ne olursa olsun, eninde sonunda ya sıkılıp bırakacak, tekrar üniversite sınavlarına hazırlanmaya başlayacak, ya da okulu tamamen bırakacak, ya da mutsuz ve daha da kötüsü umutsuz olarak mezun olacaktır.
o yüzden liseli kardeşlerimizin yerinde olsam hiç buralarda takılmam, hiç ders kaçırmam, hiç liseli başlıklar açıp sözlüğü sikmem, gider hep ders çalışır güzel güzel okulları tuttururum. :P
not: eklemezsem olmaz, iyi bir üniversite deyince herkesin aklına ilk önce iyi bir iş imkanı sunması, gelecekte sunacağı zengin imkanlar falan gelir, ancak iyi bir üniversite öncelikle size iyi bir iş bulduracağı için iyi bir üniversite değildir. o da vardır ama en önemlisi iyi bir üniversite iyi bir arkadaş çevresi demektir, iyi bir öğretim görevlisi kadrosu demektir.
mesela derse girdiğinizde size önünde okuduğu, muhtemelen yıllardır da hep aynı şekilde okuttuğu bilmem kaç yıllık teorik bilgileri bilekleriniz ağrıyana kadar yazdırması değildir,
mesela bir soru sorduğunuzda size "burada patron benim" mesajı vermesi de değildir öğretim görevlilerin,
aynı şekilde o öğretim görevlilerin ortalama bir kariyerle oturup 80 dakikalık dersin 15 dakikasında kendisinden, kedisinden, sevgilisinden, parasından, kariyerinden bahsedip duygusal, ego mastürbasyonu yapması da değildir,
veya en basitinden, sizin başınıza dikilen okutmanın sizi "yoklama sopası" ile dövmesi de değildir,
iyi bir üniversitede ne kadar farklı ve marjinal olursa olsun düşüncelerinizle dalga geçilmez, ötekileştirilmez, görmezden, duymazdan gelinmez.
iyi bir üniversitede bir profesör size "berke bey" diye hitap edebilir, oysa kötü bir üniversitede sizinle küfürlü konuşan bir asistana rastlayabilirsiniz. daha kötüsü de, kimse sen ne yapıyorsun hocam demez.
iyi üniversitede kıymetiniz bilinir, ülke için değerli bir asset olduğunuz düşünülür. kötü bir üniversitede muhtemelen tek derdi akşam olup evine gitmesi olan, zamanı doldurmaya çalışan çğretim görevlilerine göre "idare edilmesi gereken" sürülersinizdir.
iyi bir üniversitede ciddiye alınırsınız. sınıfta, öğrenci işlerinde, yemekhanede, hatta kampüste. kötü üniversitelerde sizi en çok ciddiye alanlar gözü açgözlülükten fır fır dönen yobaz ev sahipleridir.
iyi bir üniversite size para kaynağı muamelesi yapmaz, mümkün olduğunca her şeyi ücretsiz veya cüzi ücretle sunar, kötü bir üniversitede hemen her şey için para ödemek zorunda kalırsınız.
iyi bir üniversitede güzel kızlar olur:)
iyi bir üniversitede iyi ki okumuşum dersiniz, güzel hayaller, anılar biriktirirsiniz.
kötü bir üniversitede ise en iyi anılarınız genelde yurtta geçer, çünkü okul o kadar boktandır ki, yurt hayatı ve yurttaki "normal" arkadaşlık ortamı bile size iyi gelmeye başlar.
iyi bir üniversite, hayattır.
kötü bir üniversite, zulümdür.
şakası bir yana, varsa liseli yazar bunları okuyan, otursun çalışsın. inanın zekayı falan değil bildiğin ezberi, soru ezberlemeyi ölçen bir sınav şu üniversite sınavları. 9 ay ezber yapın, birinci sınıf bir okulda okuyun. 4 ay ezber yapın, ikinci sınıf bir okulda okuyun. yazık, en verimli ve güzel çağlarınızdasınız, üç kuruşluk insanlara kendinizi eğlence malzemesi yaptırmayın, hele ki potansiyeli olup da çalışmadan bir yerlere gelmek, bazı puanlar toplamak geçmesin aklınızdan, aklınızı alırlar sonra.
Necmettin erbakan üniversitesinde okumak gibidir. Kampüs namına bir şey yok her fakülte ayrı bir ilçede. 2.5 genel ort ve 60 geçme notuyla adeta bir odtü, boğaziçi tribi atıyor.
