insanın ruhunu okşayan insanı dinlendiren, gerçekten müziğin ruhun gıdası olduğu hissini veren, yormayan müziklerin sahibi gruptur. en beğendiğim parçaları ise mutlu aşk vardır.
yıllardır sürdükleri müzik serüvenlerinin yeni halkaları için söylenecek tek bir şey var kötü. eski şarkılarındaki samimiyeti, güzelliği yeni şarkıları için söylemek pek mümkün değil.
uzun süre üretimle geçmiş bir müzikal hayatın bu tip sektelere uğramasını normal karşılayabilrdik. ama 1980 adlı tamamen ticari bir şarkının akabinde bana bir koca lazım gibi tamamen abidik sözler üzerine kurulmuş bir şarkının gelmesi ezginin günlüğü'nün müzikal anlamda sıkıntıları olduğu gerçeği ile karşılaşmamızı sağladı.
çeyrek adı ile toplama bir albüm yapıp durumu bir süre olsun kotarabildiler ezginin günlüğü şarkılarını iyi söyleyen bir kaç şarkıcı sayesinde. ve lakin bu toparlanış bana uzun soluklu olacakmış gibi gelmiyor. oturup bir karar alır ve bundan sonra yaptığımız şarkıları yeniden seslendirip best of olayına girelim derlerse eğer dökülen itibarlarının bir kısmını yerden kaldırabilirler. ya da konserlerine giden sadık kitleye son çıkardıkları iki albümden (bkz: ilk aşk) ve (bkz: dargın mıyız) şarkılar söylemezlerse dinleyici kitlesini korumuş olurlar. bu albümlerden şarkı söyleneceği bilmek bile tedirgin edici.
gerçek anlamıyla sanat yapan sanatçılardan oluşan, her türden müzik dinleyicilerinin kendilerinden bir parça bulacaklarını düşündüğüm, ülkemizin nadide değerlerinden biridir. en son tribüte bi albüm düzenlemişlerdir.
bir kuş konsa badi parmağıma repliği ile hafızama kazınmış, adam gibi adamlardan oluşan, polemik falan yaparak değil sanatları ile gündeme gelen mükemmel gurup.
türkiye'de gerçek müzik yapan ender gruplardan biri. kısa bir süre önce odtü-vişnelikte verdikleri konserde dinleyenleri bambaşka dünyalara götüren, müzikle insanları etkilemeyi çok iyi bilen, yıllandıkça tatlanan şarkıların sahibi grup.
kendileriyle en iyi arkadaşımın ipodunda tanışmıştım. narin bir grup olduklarını tahmin ettim. daha sonra ilgilenmeye başladım ve hayranları oldum denebilir. kaliteli müzikleri dinlenilesi, konserlerine gidilesi bir gruptur. yalnız bir kış akşamında, camınıza vuran yağmur sesleri eşliğinde, yaza özlem duyarken, martı isimli şarkıları bu duruma birebir uyar, dinlenilmelidir. bu kaliteye rağmen mütevazılıklarını hiç bozmayan bir gruptur. bu kış tayyare kültür merkezinde beni kendilerine tekrar hayran bırakan bir avuç müzik insanıdır, iyidir, hoştur ve iyi ki varlardır. naif ve kırılgan müzik topluluğu da denebilir.
eski tadında olmayan müzik grubudur. nasıl olsun; hüsnü arkan 93'de yaptığı o güzelim bir yalnızlık ezgisi albümü sırf politik temalar içeriyor diye neredeyse utanıyormuş. halbuki biz, yani grubunun dinleyicileri, ağırlıklı olarak sabah türküsü, ölüdeniz ve ya seni düşünmek gibi albümleri ile sevmiştik ezginin günlüğü'nü.
herşeye rağmen müzisyenlerden oluşan bir gruptur. müzik yapmaktadır, notalı motalı falan yani. shakespeare, aragon gibi şairlerin şiirlerini besteleyebilme gibi bir maharetleri de var. bu anlamda grubu komik, ilginç ve alakasız bir şekilde ozan arif'le kıyaslayan bünyeler maalesef ki bu işten pek çakmamaktadır. ozan arif'le kıyaslanacaksa mesela grup yorum kıyaslanabilir, o da en fazla politik kutuplaşmada tuttukları konum bakımından, yoksa müzikal açıdan bir tutmak müziktan anlayan bünyelerde kahkaha etkisi yaratacaktır büyük ihtimalle.
tadını damağımızda bırakan şarkıları söleyen ender grup
sigaramın dumanına sarsam saklasam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevgilim incitir beni .
( parsellemeselerdi sarkılarını daha güzel olurdu. )