ryu vs ken gibi örneklerinin bulunabileceği, iki tarafında destekçilerinin bolca bulunduğu uzun yıllardır süregelen ve kimin daha iyi olduğuna kimsenin karar veremediği yarışlardır.
komplekslerden arınıp maç sonunda kolkola yürümektir stadtan eve doğru, "nası koyduk lan akşam" geyiklerine geyik demeyip eğlenebilmektir. yıllar geçse de hatırlanıp gülübilmektir yeri geldiğinde. kızmadan, morarmadan, bozarmadan konuşabilmektir rakip takım taraftarlarıyla. dayak yiyen karşı takım taraftarını kurtarmaktır yeri geldiğinde. gerisi laf ı güzahtır.
bir tarafta işlerine gelen kararlar verilmediğinde ligi bitirtmeyiz tehditleri sonrası maçların istedikleri gibi sonlanmasını sağlayan hakem katliamları, 10 yaşında çocuğun bile anlam veremeyeceği illegal bahis sponsorlukları, yöneticilerin organize ettiği karaborsa bilet skandalları, mhk toplantısına tuttuğu takım nicki ile çıkmakta herhangi bir sakınca görmeyen kadrolu hakem hataları, ve şampiyonluk kutlamasında sanki kulübün başkanıymış gibi kutlama yapan tff başkanları varken rekabetten bahsediyor olmak bile komedi. yabancı hakemi neden istemedikleri akıl ve mantık yönüyle açıklayabildiler mi? rekabet eşit şartlarda yapılırsa rekabet olur.