Türk dizilerine olan inancımı zedelemiş ve zedelemekle kalmayarak beni seyirsiz kafir etmiş dizi. 1 üç 5 bölüm derken, 7 sekiz dedik ve tamamen mahalle baskısı sonucu yarısında zikeyim öyle işi dış sesiyle çıkıverdim. Sanırım hasta kızcağızın vurulduğu bölüm idi.
Mantık dairem ve havsalam ömer gibi bir hıyar'dan ezel gibi bir piçin çıkmasını alamadı/kaldıramadı. Sonra ne olduysa bundan sonra oldu: ecnebilerin dizilerine müptela oldum.
Öğle yemeğimi yerken hala bazı sahnelerini izlediğim, ilk bölümleri türkiye ortalamasınca gayet başarılı olsa da daha sonrasında senaryoda bir takım zorlamalar yapıldığını düşündüğüm, yine de her şeye rağmen kaliteli olan dizi.
Mukemmel başlayan ama gittikce kotulesen bir dizi. Netflix'deki ilk 40-50 bolumu tavsiye ederim, sonrasini bosverin. bu kadar güzel bir dizinin bile boka sarmasıyla, son bölümleri bile ilk bölümleriyle aynı güzellikteki behzat ç.'nin bu topraklardan çıkan en güzel dizi olduğu tekrar tescillendi.
bundan yaklaşık 2 yıl önce brezilyanın güzide şehri salvador da bir otelin restorantında yemek yerken televizyonda yayınlandığını görünce kahkahalara boğulduğum dizi. ramiz dayıya portekizce konuşmak yakışmamış.
öncelikle şunu kesinlikle söyleyebilirim ki türkiye'de çekilen diziler içinde en başarılı olanların başında gelen bir dizi. gerek senaryosu, gerek oyunculuklar, gerek diyaloglar, gerekse kendini direk belli eden 'emek'. hani birkaç öpüşmeli, birkaç adam öldürmeli dizi yapalım tadında değil. bilmiyom çok iddialı bir cümle olabilir belki ama ezel; türkiye dizi tarihinin dönüm noktasıdır. ezel izlediğimiz ilk 5 bölümüyle, kaliteli bir yapım nasıl olur bunu göstermiştir bizlere. şimdi dizide kendimizi bulmamızın sebepleri arasında güzel bir senaryo, oyunculuk v.s. var ama klasik, olmazsa olmaz şeyler de var tabi.
- aldatan sevgili (eski sevgili)
- satan bir kanka
- kanserli bir kız
- gözleri görmeyen bir anne
- varoştan zengin olma durumu
- hesaplaşma
hani bunlar biraz kurcalayınca göze çarpıyor ama dizi öylesine güzel kurgulanmış ve oyunculuklar öylesine güzel sergileniyor ki bu klasik kavramlar sırıtmıyor, göze batmıyor, izleyiciye 'bak işte kız kanser ya, zaten annesi de görmüyor e biz bu hikayeyi biliyoruz kardeşim' dedirtmiyor. hani artık bir kurtlar vadisi'nde olduğu gibi sniperı göre göre ördek yavrusu gibi çıkan elemanları görmek istemiyor seyirci. konusu istediği kadar güzel olsun, bağlayıcılığı istediği kadar fazla olsun artık kaliteli bir yapımı, güzel oyunculuğu ve tam bir bütünlük içinde verilen dizileri görmek istiyor seyirci. dediğim gibi ilk 5 bölümle şu ana kadar çok güzel bir noktaya gelmiş ve çoğu dizi izlemeyen kişileri bile ekrana bağlamıştır ezel. umulur ki bu şekilde devam etsin ve bizleri üzmesin, kalitesinden ödün vermesin. son olarak kenan imirzalıoğlu'nun oyunculuğuna değinecek olursak; kenan bu dizide seyirciye verilmesi gereken duyguyu tavırları, mimikleri ve bakışlarıyla tam olarak veriyor. kendine has karizması ve duruşuyla oyunculuğunu konuşturuyor. gerçekten izlenmeye değer, takdire şayan bir dizi. olmuş bu iş kardeşim. bizi böylesine güzel ve kaliteli bir yapımla tanıştırdıkları için emeği geçen, katkıda bulunan herkese teşekkürler.
--------------------
dizinin yaklaşık 40 bölümünü izledim. bu süre içinde kalitesinden ödün vermiyor. ezel'den daha iyi diyebileceğim tek türk dizisi behzat ç ancak behzat ç'deki başroller biraz öküz. ezel'deki başroller çok daha beyefendi. (kibarlar ve noktalama işareti kullanır gibi küfür kullanmıyorlar.)
"merhaba. ben cengiz atay. mahallenizin kara kedisi. kötü tohumu. kötü şeyler yaptım hayatta, evet. ama bana kötü diyen adam hiç sevmemiş demektir. çünkü siz kimi kandırıyorsunuz? birini sevmek, başka her şeyi daha az sevmek değil mi? birini seçmek başka her şeyi ateşe atmak demek. biriyle gitmek, biriyle gerçekten çekip dibine kadar gitmek, arkandaki herkesi öldürmek demek. işte o yüzden ömer, bana hikaye anlatma kanka. benden daha safsın diye daha çok hak etmiyorsun eyşan'ı. haksız mıyım? he?.. işine gelmeyince susarsın tabi. az değilmişsin sen de ha. tam kazandım dedim, son gülen sen oldun kanka. niye mi geldim? kıçımı kurtar diye geldim tabi! ne bok yicem ben şimdi! kız sana ihanet etti, yedi bitirdi seni, öldürdü! ama yine seni seçti.. çocuk senin çocuğun. aşk mı bu şimdi? hı? aşk her türlü boku yiyip, yine onun kapısının önünde mi bulmak kendini? niye gidemiyor bu kız senin yanından ömer? niye unutamıyor oğlum seni? bak senden bir şey istiyorum kanka. bir daha bana bakıp da seni düşündüğünde, alma oğlum yanına! öldün oğlum sen! n'apıcaksın gül gibi kızı? he? her şeyi hesapladım sandım. bir şeyi unutmuşum. ölüleri kandıramazsın.. ölüleri yenemezsin! o zaman ne kalıyor bize? gitmek kalıyor. görüşürüz ortak. orda buluşuruz diyeceğim ama, içimden bir ses aynı yere gitmeyiz diyor. ''
