ezel'in gençliğini oynayan yeni kenan olma yolundaki arkadaşın ismini bulamadığım dizi.
mimikler, gülüş acayip benziyor. kenan gibi doğru yolu izlerse iyi bir jön daha gelebilir.
--spoiler--
sakın tek bir kelime dahi edeyim deme. sakın tek bir yalan daha söyleme!
niye biliyor musun? çünkü inanırım.. onca şeyden sonra.. şimdi tek bir cümle et.. gözlerime bakıp, beni sevdiğini söyle.. gerçek olmadığını bal gibi bilirim, ama yine de sana inanırım. o yüzden tek bir an bile beni gerçekten sevdiysen, sakın!
--spoiler--
--spoiler--
oysa herkes öldürür sevdiğini
kulak verin bu dediklerime
kimi bir bakışıyla yapar bunu,
kimi dalkavukça sözlerle,
korkaklar öpücük ile öldürür,
yürekliler kılıç darbeleriyle!
kimi gençken öldürür sevdiğini, kimi yaşlı iken
şehvetli ellerle boğar kimi
kimi altından ellerle öldürür;
merhametli kişi bıçak kullanır
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
kimi yeterince sevmez, kimi fazla sever,
kimi satar, kimi de satın alır;
kimi gözyaşı döker öldürürken, kimi kılı kıpırdamadan
çünkü herkes öldürür sevdiğini
ama herkes öldürdü diye ölmez.
--spoiler--
show tv'nin yeni dizisi. bugüne kadar deliyürek,kurtlar vadisi, acı hayat vs. derin devletli,ağır abili,çeteli dizilerin takipçisi olmamış biri olarak diyorum ki bu dizi çok farklı. kimse ağır abi dizisi diye düşünmesin. diyaloglar süper,dizi geçmiş ve gelecek arasında gidip gelirken ki başarılı bağlantı yönetmenin başarısı.oyuncular çok başarılı.kenan imirzalıoğlu her yeni işinde daha da gelişmiş olarak çıkıyor karşımıza. diğer oyuncular da mükemmel.cansu dere de kendinden beklenmeyecek kadar iyi oynuyor. konu çok güzel.böyle devam ederse çok güzel ama konu biraz kısır gibi.dizinin ilk 3 bölümü bir film gibi adeta.konu tükenecek diye korkutuyor.gününü ve saatini hatırlayıp takip ettiğim 2. yerli dizi. *
alexandre dumas'ın monte kriso kontunu hatırlatmıştır diyecektim ki; resmen ordan alınmıştır kurgusu, senaryosu. ezel efendi parayı duvarın içinden çıkarınca ahanda tamam dedim. ama olsundur. bu diziyi kötü yapmazdır. selenadan prenses perfinya dan daha güzel. ***
bir şekilde beni kendine bağlamış dizidir. bunun sebebi heyecanın yüksek olması mıdır, bir adamın bir gecede hayatının kararması mıdır, oyunculuğun iyi olması mıdır, çekimler midir bilinmez ama kaliteli durmaktadır. umarım saçmalamadan başarılı bir şekilde devam eder.
ne monte cristo'dan, ne lost'tan ne bilmem neden esinlenmiş dizi. esinlendiği tek mecra mısır ve mumyalarla ilgili filmlerdir. bakın mesela son bölüm direkt mumyanın intikamı tadında geçmiştir. o estetik ameliyat dedikleri bildiğin mumyalama olmuş. e bir nevi reankarnasyon da var, daha ne olsun.
aşk-ı memnu, yaprak dökümü gibi saçma sapan edebiyat uyarlamalarından tanıdığımız ay yapım'ın en faideli faaliyeti olmuştur sanırım. Klişeler varmış, mantık hataları varmış vesaire, bunların olmadığı kaç tane sanat eseri var ki zaten. Ki tv dizisi bir eğlenceliktir, sanat eseri değil. hoş bir seyirlik olmuş, televizyondaki onca saçmalığın arasında her hâliyle farkını ortaya koyuyor.
Ömer hayyam'a, Oscar Wild'a selam duruşu yapmış cümlelerini düzgün ve şairane seçen dizi. Ömer karakterini oyuna getirenlerin isminin Ali ve Cengiz olması beni benden almıştır. Şimdi gelelim oyunculuklara; Oyuncuların hepsi karakterlerine cuk oturmuştur. Işıkçı için ise şunu söylerim sayesinde türk dizilerinde gördüğüm en iyi sahne ışıklandırılmasından birisini gördüm kendisine bir teşekkürü borç bilirim.
bir iki bölümünde sırf poker masası göründüğünden; ''allahım adamın eline bak ya, ne kadar ballı şu ezel piçi ya!!'' dedirten ve erkeklerden tarafından sıklıkla takip edilen dizi. bende takip ediyorum allah için ayrıca şunu söylemeden geçmek istemiyorum. bir gün arkadaşlarla oturuyoruz, ezel dizisinin muhabbeti açıldı.
- aga ya dün ezel vardı. izledin mi? ne oldu ben kaçırdım azcık!
* ha izledim ya. ezel poker masasında elemanların eline verdi işte.
orda hemen ben devreye giriyorum :
- bende izledim ya ne güzel bölümdü o. adamın eli çok iyiydi abi. şans işte.
sonra okuldan çıktık arkadaşların evine gittik. baktık yine konu ezelden açıldı.
- dün de ezeli seyrettik işte.
* aga sende mi izliyorsun.
- tabi oğlum. kenan abin var orda izleyecen tabi!
*....
efendim kumarhane soygunu tam anlamıyla bir fiyaskodur gerçekten. ancak duruma bakıldığında, o kumarhanenin zaten başka türlü soyulamayacağı görülür. senaristler de halkın o kısımda biraz göz yummasını istemişler zannımca.
bunun dışında gerçekten senaryo, oyunculuklar felan muhteşem. şu ana kadar -samimi söylüyorum- hiçbir türk dizisini takip etmemiştim, etmeyi de düşünmedim. ancak gelin görün ki, bu dizi gerçekten beni sardı. yani bir ölüm kalım meselesi olmadığı taktirde her bölümü izleyebilirim diye düşünüyorum.
oyunculuklar, daha önce de söylediğim gibi fevkeladenin fevkinde. kenan'dan, cansu'dan felan yeterince bahsetmişler ama ben bunların haricinde, ömer'in annesi rolünde oynayan bayanı da çok beğendim. dizide pek ön planda değil ama, işini gerçekten layığıyla yerine getiren oyunculardan biri de o.
senaryo zaten alıp başını gitmiş. inanılmaz akıcılıkta bir dizi koymuşlar önümüze. tek korkum ise; karakterlerin geçmişlerini bu kadar hızlı geçmesinden dolayı gösterecek şey kalmaması, bu yüzden de tipik türk dizisi sonuyla, saçmasapan bir şekilde ilerleyip diziyi bitirmeleri. umarım böyle olmaz da, şöyle 2-3 sezonluk süper bir dizi keyfi yaşatırlar bizlere.
dediğim gibi, diziyi güncel olarak takip edeceğim, ilerleyen haftalarda görüşlerimi aynen bildirmeye devam ederim.
çoğu türk dizisinde olduğu gibi bu dizide de vardır hatalar ve klişeler elbet. ama o hatalara rağmen oturup izletiyorsa kenan ın gülüşü, cansu nun bakışı olmuştur bu dizi. umarız ki senaryo aptallaşmaz da izlemeye devam ederiz.
içinde bi dizi saçmalıklar olduğu inkar edilmesede kenan imirzalıoğlunun varlığı nedeniyle izlenecek dizi hele o sözler yokmudur içinde sevginin acımasızlığı adına sarfedilen daha ne olsun...
kenan imirzalıoğlu'nun deli yürekten bu yana sınıf atladığını gördüğümüz dizidir. hem oyunculuk anlamında hemde tipinin o toyluktan çıkıp oturmasıyla bence başarılı olmuş bu adam.
her şeyi geçtim tuncel kurtiz'in gökgürültüsüyle bezenmiş sesinden aşk üzerine yazılmış en güzel şiirlerden birisini dinlemiş olmak bile yeterli derecede izlenme sebebi yartıyor sanırım .
izlediğim kadarını anlatacağım sadece. eyşan ismindeki ablamız küçük kardeşiyle bir yolculuğa çıkıyor. aradan bir 5 dk geçiyor geçmiyor, eyşan ablamızı arkadaşıyla keyif yaparken görüyoruz.yok yok arkadaşı değilmiş, konuşmalardan anlıyoruz ki küçük(!) kardeşiymiş. biz 5 dk geçti mi geçmedi mi derken, meğer aradan yıllar geçmiş. küçük kardeşi nerdeyse ablasıyla aynı yaşa gelmiş, ablasında zerre kadar bir değişiklik yok. tamam değişim küçüklerde daha çok ortaya çıkar ama fazla da abartmaya gerek yok diye düşünüyorum.*