sürekli takip ettiğim bir dizi değil sadece arada sırada bakıyorum. bu diziyi biraz izlenilebilir birşey varsa
o da yiğit özşener'in varlığıdır bence.adam resmen döktürüyor. benim görüşüm tabi. klişe bir senaryo ve basit bir intikam öyküsü. o zaman yıllarca dalga geçilen yeşilçam'ın günahı neydi. biz halk olarak seviyoruz zaten böyle
dramatik ve arabesk öyküler. sonuçta izlenilebilir bir dizi ama kesinlikle efsane kategorisine sokulamaz.
fazlaca abartılmış bir intikam duygusunun ekranları kasıp kavurduğu dizidir. izlemek isteyen için o kadar çok sebep barındırır ki içinde.. şiiler okunur dizide, bol müziklidir, gözü yaşlı sahneler vardır, baldır bacak teşhir edilir.. daha neler neler.. anlamadığım Ramiz dayının bu işi niye bu kadar ciddiye aldığıdır.. sanki intikamı alan ezel değil de o dur. acele etme der durur.. "cengiz" rolündeki arkadaş için bi yükseliş dönemi olabilecek olan bu dizi, Kenan imirzalıoğlu için duraklama hatta gerileme dönemidir. oynadığı rol hiç kasmamaktadır kendisini.. tatile mi çıkmıştır nedir..
jeep'lerin oyuncu muamelesi gördüğü dizidir. yönetmen ekrana öyle bir yerleştiriyor ki arabaları, ister istemez, oyunculardan daha fazla dikkat çekiyorlar.
Tüm oyuncuların rollerinin hakkını verdiği dizidir.Cansu Dere hariç tabi.
Ali karakterinede aşırı sempatim var.
Kötü bir karakter bu kadar mı iyi oynanır.
Türk dizileri furyasında çıtayı oldukça yükseltmiştir.
Önyargıyla bakılmamalıdır.Oscar Wilde şiirleriyle tadından yenmezdir
izlemeye iki dakikadan fazla dayanamadığım dizidir. dakika tutmadım tabiki lafın gelişi. gerekliliği konusunda tartışılır verilen mesaj ne intikam mı? boş işler efenim sıradaki.
--spoiler--
herkes doğasının gereğini yapar yeğen. bin kere ihanet etseler sana, çaresi yok!
bin kere gidersin yanlarına. çünkü sen ömer'sin.
--spoiler--
bana ve ev arkadaşıma asla bir ezel olamayacağımızı, asla insan bile olamayacağımızı öğreten dizi. biraz izledik bu akşam, bir sahnede ezel abi scrabble taşlarını araklayıp gizlice bir şeyler yazıyor, sonra bir açıyor ki kızın adını yazmış oraya, "bahar". ev arkadaşım diyor ki, "vayy bee adama bak, biz olsak ne yazardık?", sonra ikimiz de aynı anda cevaplıyoruz, "vercen mi?". işte bir yanda ezel, bir yanda türk genci. bi de kızıyoruz kadınlara dizi izliyorlar diye, ben de kadın olsam bizi izlemez, dizi izlerdim anasını satayım, haklılar.
efsane diziler vardır türk televizyon tarihinde. her diziyi izleyen klasik ev hanımından cnbc-e gencine kadar herkes sever. çemberimde gül oya, ikinci bahar, 7 numara, yeditepe istanbul, benim için sultan makamı vs. gibi.
ezel de bu efsane diziler arasında girmiştir gözümde. hatta üst sıralarda yerini almıştır. cnbc-e gençleri de izleyebilir yani. hatta önyargılarını kırarsalar bayılarak izleyecektirler. kızmayın la, ben de bir çok yabancı dizi izledim, yarı cnbc-e genci sayılabilirim belki.
bu dizi sadece oyuncular değişip abc kanalında yayınlanan yabancı bir dizi olsaydı herkes bayıla bayıla izlerdi. oyuncuları az çok sinema kültürü olan herkesin onaylayacağı gibi kesinlikle gayet iyi. tek eksik halka olarak cansu dere gösteriliyor, ki bence o da ondan beklenen zaten donukluk olduğu için başarılı. bak diziyi, abc de elin yabancısının okuduğu, herhangi bir altyazı çeviricisinin çevirdiği şiirler eşliğinde izlemek varken, adamlar sana tuncel kurtizin sesinden direk çeviri haliyle şiir dinlettiriyorlar, sırf bunun için bile izlenir lan.
cengiz'in yardırdığı bölüm olmuştur. eyşan'ın babasıyla birlikte tarihin en iyi kötü adamları listesine kafamdan girdi kendisi.
--spoiler--
ezel: eyşan madem sevmiyordu seni, neden evlendi seninle?
(cengiz pavyon assolistine döner [bu kısmı anlamak için izlemeniz lazım, yazarsam bi sayfa dolar * ] ve ezel'e cevap verircesine assoliste doğru bağırır.)
cengiz: bakma kızım, bakma artık oraya çok geç! yaktık artık bütün köprüleri, dönüş yok. oraya dönersen yanarsın. söyleyecen şarkıyı, çaresi yok. niye mi? çünkü öyle bir halt ettik ki beraber, artık gidecek başka yerin yok. buradan ancak benimle çıkarsın, elin mecbur artık bana.
şimdi bir iki kelam da benim etmek istediğim dizi. Öncelikle ilk bölümünden beri izliyorum kusursuza yakın ilerliyor dizi. hatta ilk bölümlerden sonra, iyi ama o nasıl bu nasıl bir çok mantık hatası var bu dizide diyen sözüm ona televizyon eleştirmenleri çıkmıştı, kapaklarını almışlardır sanırım. çokça bahsedilen övgülerin dışında bir iki noktadan da bahsetmek isterim.
--spoiler--
öncelikle harika bir web sitesi var, sitesini ziyaret ederseniz her karakterin hikayede bir yere sahip olduğunu anlayabilir ve ufak sırlar da edinebilirsiniz. bunun yanında örneğin eyşan'ın teyzesi, sadece hikayede belirli bir kaç yerde öyküyü sağlamlaştıran yan bir karakter olsa da yine web sitesinde gördüğümüz kadarıyla nerede, nasıl yaşadığı hatta hayatını nasıl sürdürdüğü bile düşünülmüş, bu güçlü bir karakter alt yapısı oluşturduklarını gösteriyor. ayrıca şunu görmemiz lazım ki dizi ilk akla geleni yapmıyor, ramiz dayı'nın gizemleri olduğu, kara kaşı, kara gözü için ezel'e yardım etmediği kesin zaten web sitesinde de yazdığına göre eski bir kumarhane sahibi, soyulan kumarhane ile ilişkisi de muhakkak, ancak ezel'i kullanması, hepsinden yekün olarak intikam alması için çok daha büyük sebepleri olduğu da kesin. bazı arkadaşlarım 8.bölümde serdar'ın resmine baktığı için onunla bağlantı kurmuşlar ancak serdar gibi kolay ulaşılabilir ve kolay intikam alınabilir birisi için bu kadar plan fazla, ayrıca bu durumda diğer karakterlerin plana dahil olması için bir sebep de yok. bunu da ilerleyen bölümlerde göreceğiz.
--spoiler--
bir de türk televizyonları için bir övgü kaynağı olmasının yanında, reytinglerdeki rakibinin arka sokaklar denen hilkat garibesi olması da ayrıca düşündürücüdür.
dün akşam yayınlanan bölümünde gecenin yıldızı olarak ölen güvenlik görevlisinin yetimhanede bulunan oğlunun (atakan yağız)muhteşem performansı geceye damga vurmuştur. oturduğum yerde çocuktan korktum bana da birşeyler soracak diye.
--spoiler--
- çocuğum diye mi sormuyorsun ha, ne çocuğu be ben var ya dünyanın en çabuk adam olan adamıyım. 2 yaşında adam oldumben. senden daha adamım var mısın iddiaya?
- sorsana işte babama ne olduğunu biliyor muyum? ( o anda yüzünü ali'ye dönerek ) biliyorum vurdular babamı
- sor, nasıl olduğunu biliyor muyum? biliyorum. arkadan bir ibne geliyo bir tane sıkıyor, karın boşluğuna geliyo babam düşüyor. ( bu sefer ali'nin karşısına gelerek) eline tabanca şeklini vererek ali'nin şakaklarına dayar, sence babam babam bir şey diyo mu ha boom ve babam ölür.
- sorsana gazeteci babamı vurana ne olduğunu biliyor muyum? biliyorum hapse attılar böyle bir yer daha beterdir inşallah geberiyordur orda.
- 25 eylül 2005 sen evinde yılbaşını kutluyorsun ben burda her yıl o günü kutlarım. nasıl kutlarım sor? kaçarım burdan sokağa çıkarım sonra böyle aklıma getiririm yaşasa ölmese o herif naparım, çocuğu olsa naparım, kardeşi olsa naparım?
- sor gazeteci sor senin kim olduğunu biliyor muyum? biliyorum...
--spoiler--
ezel in ali ye "kerpeten abi" demesiyle, desmond un jack e "brother" demesi arasında paralel evrenler kuramına göre 2 dakika geçmiş olması gerekmektedir ancak schafer in sunduğu ezel in yalnızca reklam arasının 6 dakika sürmesi bu teori yerle bir etmektedir.
umuyoruz ki ay yapım yine ay yapımlığını yapıp tutan diziyi boktan senaryoyla uzatarak ekstra sezonlar eklemez.tüm dizilerinin ilk sezonu izlenebilir oluyor fakat sonrakiler...
dün akşam yayınlanan bölümünden önce tam anlamıyla konsantre olarak seyretmediğim, ancak son bölümü itibariyle türk dizi sektörünün üzerinde olduğuna karar verdiğim yapımdır...
''ali'' karakterini canlandıran barış falay'ın oyunculuğu, dizinin en dikkat çeken noktalarının başında geliyor. yazılan karakteri bu kadar başarılı bir şekilde hayata geçiren çok az oyuncu var bu ülkede, barış falay'da bunlardan biri... diğer oyuncuların da elek üzerinde kalmayı başardıklarını düşünüyorum ama dediğim gibi ''ali''nin olayı herkesten farklı. başından beri çok net bir şekilde takip etmememe rağmen dizide yaratılan gizem havasını türk dizilerinde çokça göremediğimi de rahatlıkla söyleyebilirim. bu da dizinin izlenebilirliğini oldukça artırıyor. teknik olarak baktığımda ise sahne geçişleri de genel olarak başarılı diyebilirim rahatlıkla... özellikle dün akşam yayınlanan 8. bölümde yer alan pavyon sekansındaki geçiş oldukça etkileyiciydi. ayrıca müzikler yerli yerinde ve kurgu gayet sağlam.
kısacası günümüzdeki boş türk dizilerini ele alırsak eğer, ezel çok ama çok farklı bir yapım olduğunu adeta bağırarak söylüyor izleyicisine. benim içinde, canım ailem'in yavaş yavaş bozulmaya başlamasıyla birlikte onun yerini alacak bir türk dizisi oldu diyebilirim bugün itibariyle.
kaliteyi ön planda tutun, herkes izlesin ya da en azından saygı duysun.
en bomba bölümlerinden birini bu gece patlatmış olan dizidir! sinema tadındadır!
televizyon karşısında sinirimden hop oturup hop kalktım lan! bu ezel'deki resmen peygamber sabrı!
--spoiler--
o binanın tepesinde o cengizi milyon kere aşağı ittim
kardeşi mert'e 'abin buyduuuu!!!' diye ayar verirken 'yeter ulan!' demek suretiyle cengizin ağzını burnunu dağıttım
babasının yanındayken 'baba ben ömer'im!!!' diye itirafta bulundum
en çok da mert ayar verdiğinde 'sen nerden biliceksin!! sen abim hakkında ne biliyorsun lan!' diye çemkirirken 'ben senin abinim!!' diye bağırdım!
--spoiler--
anam! psikolojik deli* miyim neyim hemşerim?! sahiden bu bölüm oturamadım yerimde! aptal döngüsel hayatımızda bile canımızı sıkanın ağzını burnunu kırmak istiyoruz. * hele bir de böyle bir olay olacak da duracaksın! aammman amaaannn, evlerden ırak kardeş! ayrıca kenan imirzalıoğlu, o nasıl bir oyunculuktur! o nasıl bir bakıştır! o nasıl gözlerdir, nasıl ifadedir!! adam resmen gözleriyle konuşuyor, hem de cümle cümle!
evet, entrymin başında tanımını yapan efendi sözlük yazarı formatında başladım, sonra spoiler veriyorum havası yaratıp okuyucunun dikkatini topladım, sonunda da yurdum insanı psikolojisinin gözüne vurdum!
bir 'ezel içerikli entry'min daha sonuna geldiğimiz bu gecede.. herkese esenlikler.. bla bla bla..
peşin büdüt: gerçekten güzel dizi.
kenan imirzalıoğlu denen zaat-ı muhterem; burayı eğer okuyorsan ve üstteki tiksinç entryimden sonra benden iğrenmediysen bana bi şans ver! ha? evimin kadını, çocuklarımızın anası olurum diyorum bak! bi düşün!