ezel dizisini hiçbir zaman izlememiş, ama sadece final bölümünü izlemiş namı değer victim in haykırışlarıdır. eğer diziyi daha önceden izleseydi hiçbir sorunun cevapsız kalmadığının hepsinin aslında mala anlatır gibi anlatıldığı dizi olacağını görecekti.
meraklanmayın güller gelecek sezon neden 6 ay ve o ortamın nasıl sağlandığı elbet anlatılacaktır. sezon finalinin amacıda merak değil midir zaten? emin ki zaten dizinin benim gibi takipçileri son 8 dk yı anlamamıştır. e hal bu durumdayken anlatmayacak değiller tabikide gelecek bölümlerde.
deniz yıldızı, türk malı, küçük kadınlar gibi dizilere alışmış bünyeye ezel dizininin ağır gelmesi sonucunda kurulan cümle. bir ezeli değil sizleri de severek izliyoruz.
ya sadece ezeli izleyip bu yorumlar yapılıyor ya da diğer dizilerin reklam aralarında açıp ezele bakıyorsunuz. kurtlar vadisi denen dizi bilmem kaç bölümdür devam ediyor canım ülkemde etsin etmesine lafımız yok türk yapımı kaliteli bir dizi lakin polat adı verilen süper kahramanın eli tabancalı adamların üstüne ağır abi edasıyla yürümesi, profesyonel adamın üstüne silahsız gidip tekmeyle adamın silahını elinden düşürmesi gerçek sayılabiliyor ise ezel gerçeğin ta kendisidir hatta çoğu insan tarafından görülemeyen gerçektir.
tam anlamıyla türk televizyon tarihinin en iyi işinin cinayetidir. ezel 13-15 bölümlük bir dizi film olmalıydı. kısıtlı konuyu sündürmek uğruna berbat ettiler olayı. cansu derenin vitrin mankeninden hallice oyunculuğuda cabası. o değil bahara yazık oldu. ' seviyo deme abla, nolur seviyor de' diye diye öldü garibim. artık olay ezelin intikamından çıkıp ramiz dayı olayına dönecek 2. sezonda belli. ne olursa olsun çok yazık oldu çok. arşivlik bir dizi film olabilirdi.
başlamadan önce hakkını verelim. ezel yerli diziler içinde şimdiye kadar üzerinde en fazla kafa yorulmuş senaryoya sahip dizidir. zaten bu ikili (kerem deren - pınar bulut) daha önce de birlikte kayda değer şeyler yapmışlardır. bunun yanında görüntüler, kurgu, oyunculuk vs. hemen her açıdan yerli dizilerden birkaç gömlek üsttedir. ayrıca finalinden sonra insanları 3 ay bekletmeyip kenan birkan'ın kim olduğunu açıklamıştır ki bunu yaparak kalbimizde en birinciliğe oynamıştır.
ama, ezelin çekilmeyen yanları da yok değil. özellikle son bölümlerde diyaloglar sarktıkca sarktı. önceleri sadece ömer'in annesi bir cümleyi on defa tekrarlardı zamanla ezel, mert, eyşan, cengiz.. hepsi böyle oldu. 'abimi aldın benden, benden abimi aldın anlıyor musun? abimi aldın benden. benden abimi aldın' diye böyle sonsuza kadar devam etmesi insanı gerçektende yoruyor. bir yerde 'abini de seni de..' diyesin geliyor. tabi bunu yapmalarının nedeninin dizinin 90 dakika sürmesi olduğunu biliyorum. her hafta 90 dakika dizi senaryosu yazmak her baba yiğidin harcı değildir. bu ikili başta da dediğim gibi en iyisini başarıyor... en azından başka dizilerdeki gibi saatlerce birbirlerinin suratına bakıp 10 dakikada beş adım yürümüyorlar. hep bir vukuat, bir ali cengiz oyunu, bir koşuşturmaca... izleyiciyi boş bırakmıyor yani.
beni rahatsız eden bir diğer yan ise görüntü kalitesi. dizi atv'ye geçtiğinden beri sanki karanlıklaştı ayrıca tuncel kurtiz'in yüzündeki kırışıklıkları görmekten bıktım. aslında tv programlarında küçük ekranı avantaj haline dönüştürmek için yüz çekim bolca kullanılır ancak artık büyük ekran tvler var. bol bol sivilce, kıl filan izliyoruz... lafım o ki rötuşluyorlar mı ne yapıyorlarsa yapsınlar, şu görüntüleri bir düzeltsinler artık.
neyse bir diğer konu ise oyuncuların kelimeleri yayarak konuşmayı adet haline getirmesi. özellikle cengiz her saniye orgazmın doruklarındaymış gibi sesler çıkarınca insanın sinirleri bozuluyo. hayır sevişecekse önce gitsin sevişsin, öyle gelsin. insan gibi konuşan ezel karakterleri istiyorum, fazla birşey değil.
son olarak da şu aşk meselesini daha fazla uzatmayıp direk maceraya bağlasalar tam süper olacak. iyi bir sezon bekliyor bizi. yavaş yavaş anlayacağız dayı nasıl sakat kaldı, ezel'le nasıl ayrı düştüler, cengiz'le şebnem'in işi ne en önemlisi de şebnem ile tevfik'e ne oldu?merakla bekliyoruz.
son olarak cansu dere o dudakları kökünden aldırsa bundan daha güzel olur. yada onun yerine calimeroyu alsınlar. o en azından sevimliydi.
Alzaymır hastası bir bunağın kendini mafya sanmasını konu alıyor. Çevresindekiler de ayıp olmasın diye ihtiyar adamın kendilerine biçtiği rolü oynuyorlar.