Fuat Börekçi caddesi.
Ankara ulus/ rüzgarlı' da bir cadde.
Arkadaşın öğrenci evini boyamak için, ucuz yollu boya almak için gitmiştik.
Ama Nasıl açız, Nasıl açız yareppiii öyle böyle değil, hava buz, parasızız, acınacak haldeyiz.
Nalbura vardık, tabelasının yanında caddenin tabelasını okudum.
Fuat Börekçi caddesi. Börekçi mi?! Börek.. üfffssss... Nasıl börek yanı?! Kıymalı mı, yok yok peynirli, ayyyy patatesli mi acep...
O gündür bu gündür o caddenin adını unutmam, hatırlayınca içim cızlar. Açlığımız gelir aklıma da içim burulur.
Sonradan öğrendim, Ankara' nın sayılı siyaset adamlarından biriymiş, bilmiyordum.
Ama o' nu unutamıyorum adı ve soyadı mıh gibi kazındı beynime...
Deli gibi acıkmış bir insan için, börekçi soyadı nedir, Nasıl bir anlam taşır bilemezsiniz a dostlar...
ilkokul da saçma bir tekerleme öğretmişlerdi. 23 Nisan zamanıydı ama 23 Nisan la alakası yoktu. Elime de bir bond çanta tutuşturdular ve şunları dedim;
Ben banka müdürüyüm
Evraklarla süslü masam
Tomar tomar paralarla
Doludur her an kasam.
gürbüz tam bir canavar, tüm sınıf ondan korkar. Kapıdan içeri girince, saklanır kekstralar. nazlı okul birincisi kekstra tek eğlencesi, kekstrasını tam yerken aa! gürbüz yanına geldi, nazlı kafayı kullandı kekstrayı ters çevirdi, jölesi altta kalınca, gürbüz onu kek sandı gürbüz gittiği anda, kek, yine kekstra oldu nazlı jölenin kremanın tadına yine doydu aaha. kek değil, kekstra!