arapçaya göre daha çok kulak tırmalar (atesitlere söylüyorum bırakın kalsın böyle).
çünkü bosna hersekten geldiğim gün uçakta 5 6 koltuk arkadaki adamın türkçe bişeyler anlatmasını yarım saat dinledim isteksiz kulağım direk oraya uyarıyordu.
tabi bosnada kulak aşina oldu yabancı dile..
biraz aklınızı kullanın görükörüne hayır diyip yobazlık etmeyin.
yanlış bir savunmadır. böyle bir gereklilik olamaz. zira sünnete aykırıdır.
evet ezan türkçe okunmaz, arapça okunur ve allah herşeyi bilendir.
dinleyin ağalar ve beyler ! neden mi arapça okunması gerekir ? ;
islâm evrensel bir dindir:
peygamber efendimiz (sav) için, ilahi Kitaba göre O "âlemlere rahmettir" (Enbiyâ:21/107), "Bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir" (Sebe' :34/28). Bu âyetlerin ilk muhatabı olan Hâtemu'l-enbiyâ Efendimiz (s.a.v.) vazifesinin şuuru içinde hareket ederek islâm davetini Araplara ve Arap Yarımadası'na mahsus (özgü) kılmamış, dîni bu dar çerçeve içinde tebliğ etmekle yetinmemiş, iran, Habeşistan, Bizans, Mısır gibi o çağın dünyasının bilinen kültür ve medeniyet merkezlerine mektuplar ve temsilciler göndererek farklı din, renk, dil ve coğrafyadan olan insanları islâm'a çağırmıştır.
Bu apaçık âyetlere ve tarihî gerçeklere rağmen, önündeki ağacı görüp koca ormanı göremeyen zihin miyopları gibi "Sen ancak uyarıcısın ve her bir kavmin de bir yol göstericisi (rehberi) vardır" (Ra'd: 13/7) meâlindeki âyete takılarak Peygamberimiz'in (s.a.v.) elçiliğini ve islâm'ın kapsamını daraltmaya, Araplara özgü kılmaya yeltenenler büyük bir gaflet ve yanılgı içindedirler.
ve şimdi gelelim mevzu bahis'e ;
ezan islamın şiar'larındandır.
Ezanın ortaya çıkışı ile ilgili sahîh hadîsler gösteriyor ki, ezan rüya ve ilham yoluyla bir iki sahâbîye öğretilmiş, Peygamberimiz (s.a.v.) bunun ilâhî bir yoldan geldiğini tasdik etmiş, benimsemiş ve sesi müsait bulunan ilk müezzin Bilâl'e okumasını emretmiştir. * *
------------------------------------------------------------------------------------
işte o tarihte bu metinle başlayan ezan onbeş asırdır bütün islâm aleminde "aynı şekilde, aynı metinle, aynı dilde" okunmuş, dili ve kavmiyeti ne olursa olsun bütün müslümanlar onu duyduklarında ezan olduğunu anlamışlar, gerekli tepkiyi göstermişler, çağrıyı almışlardır. Ezanın dili değiştirilecek olursa onun şiar olma özelliği kaybolur, ümmete ait olmaktan çıkar, sünnete aykırı "ulusal ezan" olur. Ezanı böyle bir değişikliğe uğratmak câiz değildir. Bazı fıkıh kitaplarında bulunan "Başka dilde okunan ezanın ezan olduğu anlaşılırsa okunan yeterli olur" cümlesi "başka dilde ezan okumanın câiz ve sünnete uygun olduğunu" ifade etmez, "böyle okunduğu takdirde ezan okunmuş olur, tekrar okunması gerekmez" mânâsına gelir. Ebû Hanîfe'nin de, "Kur'ân'ı namazda -dili yatmayanların- başka dilden okumaları câiz olsa bile sünnete aykırı olduğu için mekruhtur" demiştir. Ana dili ne olursa olsun bütün müslümanlar 15 asırdır okunan ezanı anlamakta, bundan büyük bir haz duymakta, minarelerinden bu ezanın eksik olmaması için Mevlâ'ya dua ve niyaz etmektedirler.
------------------------------------------------------------------------------------
vay anasını dediğim önerme, canım kardeşim sen sevdiğin bir yabancı şarkıyı türkçeye çevirip mi dinliyorsun?burger kinge gittiğinde steakhouse mu istiyorsun bifterkevi mi? hayır arkadaş ben de namaz kılmıyorum, sen de kılmıyorsun sana ne aq ezanın dilinden, ona uyanlar memnun halinden, sen memnun değilsen kaydet sesini türkçe ezan okurken 5 vakit dinle. azalarak bitin lütfen.
ezanın anlamını bilmeyen adamların gerekliliğidir.
neden mi? ulan mesela amerikalı bir müslümanın türkiyeye geldiğini farzedelim. ezan arapça okunduğunda o da anlayacak namaza çağırıldığını. ancak türkçe okunursa ilan verildiğini bile sanabilir. ingilizce gibi düşün. bu uluslararası bir durum.
gerizekalıların anlayacağı gibi anlattım. anlayın artık.
müslüman olan bir toplumda eşcinsellerin ne işi var diyen toplumun kabul etmeyeceği gerekliliktir. anadili türkçe olan ve büyük çoğunluğu arapça bilmeyen bir toplumun ezanının arapça okunması alışılmışlıktan başka bir şey değildir. ne anladığını sorsan bilmez her 5 kişiden 4buçuğu. bunlar kuranın da arapçasını okurlar bir şey anlamazlar ama okurlar işte. okusan ne fayda be ey cühela ne anladın diye sormaz mı bu yaradan sana.
müslüman vatandaşlarımızın ezanı anlayarak dinlemesi kadar saf, güzel bir eylem yoktur. Ezanı türkçe okuduğunuzda bir farklılık oluşacağı gözlemlenebilir. çünkü arapçadan bir şey anlamayan bir ateist, hristiyan vatandaş bile allah birdir gibi başlayan ezanla birlikte müslüman olmaya karar verebilir, içindeki o ruha ulaşabilir. Tabi şakirtlerde bunu anlayabilecek kapasite mevcut olmadığında hemen tekbir eşliğinde beni eksileyeceklerdir.
ezanın türkçe okunmasının önünde hiç bir yasal engel yoktur. kemalist rejim arapça ezanı yasaklamıştır. adnan menderes arapça ezanı serbest bırakmıştır. türkçe ezanı yasaklamamıştır. sadece namaz kılan ezan okuyan kesim tercihini arapça ezandan ve arapça namazdan yana kullanmıştır. isteyen varsa ezanı her dilde okuyabilir, arkasında cemaat bulur mu o ayrı konu.
arap olmayan müslümanlar 1300 yıl akıl edememişti kendi dilinde ezan okumayı. 19-20. yy'larda akıl etmişler. bu işte bir gariplik yok mu? bu iş batı kaynaklı milliyetçilik akımıyla ilgili olabilir mi acaba?
ezan sesini duyunca bunun ezan olmadığını dünyada bilmeyen yoktur neredeyse gayri müslimler bile bu nidanın ne anlama geldiğini biliyorlardır, o yüce sesin ne anlam ifade ettiği hepimizce malumdur, islam sadece arapların veya türklerin değildir, evrenseldir, öyle ise tüm dünyaya hitap etmelidir ve tüm müslümanların tek millet olduğunun da göstergesi olmalıdır ayrıca kendi orjinal hali ile bir anlam ifade ettiği gibi, o haliyle de bizim bilmediğimiz bir takım mana ve değerleri vardır, ezanın kendi orjinal halinin kendine has bir misyonu olduğu gibi, dayanılmaz bir cazibesi de vardır, islam dünyasının ortak ifadesi, bağı, iletişimi ve zenginliğidir, bir çok insan bir çok dil öğreniyor veya değişik dillerden az çok anlayabiliyor, bizlerde biraz zahmet ederek bu şaheser nidanın ne anlama geldiğini pek ala çok kolay öğrenebiliriz ve öğrenmeliyiz de, ezan ilk defa ülkemizde 1932 yılında türkçeleştirildi 1950 yılına kadar sonra tekrar eski orjinal şekline dönüştürüldü, doğrusu da buydu yani olması gereken oldu. islam ibadet dili kendi orjinal diliyle kalmalıdır, aksi durum dinin yozlaştırılması, güçsüzleştirilmesi, gözden düşürülmesi düşüncesinden öteye gitmeyecektir.
namaz kılıpta* bunu isteyen kimse yoktur. bu işin milliyetçiliği olmaz. ilgilenmediğin bir konu üzerinde istekte bulunmak çok garip. hani bir kuş kiliseye girmişte haçın üstüne sıçmış ya, papaz da demiş ya; hristiyan olsan haçımı pislemezsin müslüman olsan kiliseme girmezsin; sen nesin? işte o hesap.
anadile ibadet hakkı tabi herkesin ama ezanın türkçe okunduğunu düşünüyorum da çok komik olur, kesin gülerim ben okunduğunda. alışmışlık var şimdi. o namelerle türkçe anlamı okunsa, hey allahım ya akşam akşam aklıma gelene bak...hani derste komik bir şey olunca duyulmasın diye sessizce katılır ya insan işte öyle olurum ben.
menderes o dönemi çok önceden doğru bi' gereklilikle sonlandırdı. hayal ürünü bi' gereklilik aramanın anlamı yok. yok ben bokunu çıkarayım arkadaş diyorsan, buyur seni inönü dönemine alalım.
islam'ın yanlış yorumlanması sayesinde kendi ülkemizde asimile ediliyoruz..
araplaşıyoruz..çocuklarımıza arap isimleri koyuyoruz,araplar gibi giyiniyoruz falan..
böyle yapınca cennete gideceğini yada sevap kazanacağını sananlar var..bu adamların fantezisine göre tövbe haşa allah(c.c) da arap çünkü..
kimse de kalkıp sormuyor ''araplar bu kadar kutsal bir milletse kerbela çölünde peygamber sülalesinin tamamını şehit etmek gibi bir rezilliğe nasıl imza attılar'' diye..