aslında kalbi çok temiz olan aynı zamanda allah la kul arasına girilmez diyen ancak kendine gireceklerden haberi olmayan yazarın içinde bulunduğu içinden çıkılmaz durumdur .
bir şeyi yargılamak için onu yapmak gerekmez. onun dışarıdan da iyi bir gözlem ile ne olduğunu anlayabilirsin, ayrıca içinden çıkılamayan bir durum da yoktur, bunu konuşmak herkesin hakkıdır.
eğer durum duymaya varıyorsa o zaman ülkede hiçbir yerde müzik sesi duymak istemeyenler de dışarı müzik sesi taşıran heryeri sesini kıstırmaya hak bulur kendinde. önemli olan toplumun dinamiklerinin "aidiyetine" göre olan kişilerce yorumlanmasıdır. hristiyanların çanına karışmak gibidir bu, niye çan çalıyorsunuz diye çıkışmak gibi olur. ecdadımız hristiyanın çanına karışmamışken içimizden birileri ezana karışıyorsa bundan sadece acı duyabiliriz.
eğlence yerlerinin belirli bir ses seviyesinin üzerine çıkması yasaktır. belli bir desibell oranını geçtikleri zaman bu işletmelere ceza kesilir.
birisinin müzik sesinden rahatsız olunulduğunda da iki medeni insan olarak bu konuyu konuşup/tartışıp tatlıya bağlayabilirsiniz. bir kişinin pazar sabahı komşusunun kulakla cinsi münasebette bulunan müziğiyle uyanması kişilik haklarına yapılmış en saygısız harekettir. bunu yapan kişiyle konuşur bu durumun ne kadar rahatsızlık verici bir şey olduğunu anlatırsınız ve karşınızdaki varlık da yaratık değil de insansa sizi anlayışla karşılar ve böyle bir problem kalmaz.
ancak ezan konusuna gelince sesinin duyulup duyulmaması konusuyla ilgili olarak;
eskiden malum radyo yoktu, tv yoktu alarmlı saatlar vb.ler yoktu, internet yoktu(açıp saatine bakmak için) ama günümüz koşullarında namaz kılmak isteyen bir kişi için her türlü imkan var takviminin sayfasına bakması ya da herhangi dini yayın yapan bir kanalı açıp bakmasıyla zamanlama sorunu kalmayacaktır.sesten dolayı insanlar rahatsız oluyorsa bu çözüm olabilir.
ancak benim için ezanın duyulup duyulmamasından daha önemli olan ezanın;
türkçe mi arapça mı okunuyor olmasıdır. çünkü müslümanlığı sadece arapça ibadetten ibaret sanacak kadar aptal bir düşünceye sahip olunulması ne kadar şekillerle sınırlandırıldığımızın bir göstergesidir.
buna karşılık olarak şöyle denilmesi mümkündür:
"iyi de arapça'dan türkçe'ye çevirisi sırasında anlam kaybolması olacaktır onun için indirildiği dilde ibadet edilmesi daha hayırlıdır." bu düşünceye karşılık olarak onlarca ilahiyat fakültesine ve bu fakültelerin öğretim üyelerine yazıklar olsundur arapça'dan türkçe'ye kur'anı çeviremedikleri için.ve bir ekleme daha "Kur'anı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.) [Hicr 9]buna bağlı olarak korkmaya gerek yoktur.
şimdi ezanı tartışan kişilerin namaz kılmamasıyla kast edilen şey inanmadığın bir şey hakkında nasıl oluyor da konuşma hakkı buluyorsun gibi bir düşünceyse;
kimsenin; eli, gözü, kulağı kapalı değil ve bilgi toplumunun birer üyeleriyiz bunun için sosyal ve kültürel yaşantımızda günde 5 vakit karşımıza çıkan bir olguya karşı duyarsız kalmamız kadar saçma bir şey yoktur. ve hepimiz bildiğimiz bir şeye karşı gerçeklik ve saygı sınırları içerisinde görüş bildirme hakkına sahibizdir.
ayrıca namaz kılmak islam'ın 5 şartından sadece bir tanesidir. birini yerine getirmeyen birisinin dinden (müslümanlık'tan) afaroz edilmesi gibi bir şey söz konusu olamayacaktır.
kadınlar camide erkekler ile saf tutmalı diyen bir bayanın kadın ile erkek namaz kılma şekillerinin farklı olduğunu bilmememsinden çok daha masumca olan vak-a. gelde arama buzağıyı öküzün altında.
türbanı tartışan kişilerin erkek olması gibi bişiler. erkek bakış açısıyla geliştirilmiş bir çeşit koruma formülü.. kimi neden koruduğuna gelince saç telinden bile etkilenebilecek , kıl tüy demeyecek erkek güruhunun kendini dizginleyeceği sanılan düşünce şeklinin kadın üstündeki hakimiyet arayışı.her konda fikri olan ama fikri yaşadığı role uymayan insanların fikri yansıtma şekli.
Hiç içki içmemiş hocalar içki hakkında, zina yapmamış olan hocalar zina hakkında söz söylerlerken ateistlerin dahi ezan hakkında söyleyebilecekleri düşünceleri mevcuttur.
kemalci aydın- ezan türkçe olmalı.
sufi vatandaş- neden ama?
k.a- anlamıyorum.
s.v- ama asli lisanı bu, dünyanın neresine gidersen git, ezanı duyduğun zaman "vakit" keyfiyetini anlıyorsun.
k.a- e tamam ama, burası türkiye.
s.v- öğle namazı kaç rekat?
k.a- ..
s.v- namazın şartlarını bilirmisiniz?
k.a- ..
s.v- müslümanmısınız?
k.a- ellmadrl.. elhümde..elihamder..e elbette tabiiki müslümanım.
s.v- anladım tamam.
komünizmi tartışan herkesin komünist, atatürk'ü her ağzına alanın atatürkçü olması nasıl beklenemezse ezandan bahseden herkesin de namaz kılması beklenmemelidir. bu duruma şaşıranları veya yadırgayanları yadırgatacak durumdur.
Alkışlanası başlıktır...TÜrkiye'de horoz çoktur, herkes bilmediği konularda yorum yapmaya bayılır... Buda ülkem gerçeğinin acımasız ve bir o kadar da traji komik örneğidir...