ibadetin dili olmaz. ister allahım diye dua edersin, ister tanrım diye... o seni türkçenle de duyar, başka dilinle de. adnan menderes dini siyasete alet etmiş ve bu anlamda halkın vicdanını sömürmüş bir politikacıdır. gelir gelmez ezanı arapçaya çevirip, atatürk'ün kurduğu laik, demokratik mirasa baltasını vurmuştur. ardından marshall yardımları ile türkiye'nin dışarıya borçlanmasının ve bağımlı hale gelmesinin de adımlarını atmıştır.
"anayasayi osmanlica'ya cevirdi, arapca ezan okunmasi yasagini kaldirdi, din derslerini ilkokullarda zorunlu kildi. 27 kasim 1954'te dini temel alan siyasetinin kaniti olan "siz anayasayi degi$tirip hilafeti bile getirebilirsiniz" sozunu sarfetti. ve menderes hukumeti, en buyuk aydinlanma hareketlerinden biri olan koy enstitulerini i$levsiz birakti." *
siz isterseniz, hilafeti bile geri getirirsiniz" diyen bir popülistten bahsediyorum.
menderes yonetimi; ataturkculuge, kemalist devrime kar$i bilincli ve gerici bir harekettir.
işte türkçe ezan;
işte türkçe ezan hakkında yobaz zihniyetin söyledikleri;
&feature=related
not: istek üzerine yazılan bu entry'deki sert ifadeler yumuşatılmış ya da tamamen silinmiştir.
anlamadığım bir husus var yeri gelmişken belirteyim buradan da;
birileri ezan sesinden rahatsız olur altında çeşitli bahanelerle.
gürültü kirliliği vs.
şimdi,
müslüman kesim olarak oturup ezanı beklesek, yobazın tillahı oluruz bu kimselerin nazarında.
fani dünyanın fani dertlerinde vakitler unutuluyor insanlık hali olarak. bunu hatırlatan bir ezan var, yobaz olmamamız için size göre yararlandığımız bir ezan var onu da ses gürültü kirliliği vs diye öteliyorsunuz.
ee hacı ya yardan ya serden geçin artık ?
işin komik tarafı da bu güzel sesten rahatsız olanları kilise çanı ( örnektir, hristiyanlık ya da kilise çanı ile ilgili herhangi bir rahatsızlığım bulunmamaktadır, hristiyanlar alınmasın ) hiç mi hiç rahatsız etmez.
o ses etmedikleri kilise çanı da benim bütün pazarlarımı ortadan ikiye ayırmasına rağmen hiç sesimi çıkarmam ben aksine. zira ben ezanı nasıl duymak istiyorsam ülkemde, hristiyanların da kilise çanına ses çıkarmam inançlarına olan saygımdan.
hadi gelin toptan tüm dini çağrısı olan dinlerin çağrılarını yok sayalım ülkemizde. yer mi ?
ayrımcılık yok, ne kadar kilise çanı varsa toplansın, ne kadar minare varsa yıkılsın.
kolay mı?
ulan ne kadar namazla abdestle işi olmayan tip varsa rahatsız olur, türkçe mevzuatına hiç girmiyorum bile.
hacı ezanı beğenmezsin, islamiyeti sevmezsin ama türkiyedeki dini tatillerde benden önce tatil yolunu sen tutarsın, işine gelen şeylere niye hiç sesin çıkmaz ?
kendisini ses kirliliği diyerek aşağılamak için arka arkaya entryler giren bir iki tane mahlukatın, suratına şehitlerin tüküreceği günü iple çekmekteyim.
Zaten onca insan ezan dinmesin diye değil bu organizmalar uğruna can verdikleri değerlere hakaret etsin diye çanakkale'leler de, sina'lar da can verdi. insan inanmasa bile bu uğurda ölenlerin anısını yaşattığı için saygı duyar.
ama insanlardan saygı beklenir kendine insan diyen organizmalardan değil. Bir de atatürk gibi birini beklerlermiş ezan türkçeleşsin diye. O numarayı bu millet bir defa yer, daha çok beklersiniz siz.
islam dininde namaz vaktinin geldiğini insanlara haber vermek için yapılan, bazı insanların gürültü kirliliğinden başka bişey değil lan bu herkez saatini biliyor, saat gelince gidip kılsınlar namazını dediği çağrı. 1388 yıl önce herkezin kolunda saat yoktu malesef.
ramazan günü birahanelerde içip içip anırarak şarkı söyleyenler ses kirliliği yapmıyor, (maltepe de karşılaştım geçen gün) ulan ağzınızla için kafa sikmeyin desek şeriatı getirecek oluyoruz hürriyet, milliyet peşimizde koşuyor ama ezan ses kirliliği yapıyor öyle mi? bide türkçe okunsun muhabbeti var ki en saçması da o hani, ulan dinliyor musun ezanı yok, hoşuna gidiyor mu yok, kullanıyor musun yok, bide gürültü kirliliği yapıyor türkçe okunsun diyorsun, türkçe olunca bokken tezek mi olacaksın yok, dinleyen, kullanan kimse o karar vermesi gerekirken, nerede ezanla işi olamayan adam var geliyor onlar talep ediyor türkçe olsun diye.
not: (istek üzerine yazdıklarımdaki sert söylemleri yumuşatıyorum). atatürk zamanında türkçeleştirilmiştir. adnan menderes ise halkın vicdanını sömürmek adına iktidara gelir gelmez ezanı tekrar arapça'ya çevirerek, ülkeyi oldukça kötü koşullar altına sürükleyecek politik hareketlerinin başlangıcını yapmıştır.
günün 5 vakti duyulan,cami müezzininin veya imamın arapça okuduğu insanları namaza ve camiye çağırış mesajıdır.dünyanın kulağa hoş gelen en güzel sesler bütünüdür.
en gerçek hüzündür ezan. günde beş kere ölümü hatırlatır. belki bu vesileyle insanlar günahtan yada haramdan alıkoyarlar kendileri. kalbiyle dinleyenler için her okunduğunda sonsuz huzur vardır. ezan her zaman makamıyla ve ahengiyle okunur. kimileri bunu duyabilir, kimileri duyumaz.
biz, kısık sesleriz... minareleri,
sen, ezansız bırakma allah'ım!
(bkz: dua)
(bkz: arif nihat asya)
bir tanıdığın dedesi müezzinmiş zamanında, anneannemin söylediğine göre o kadar güzel sesi varmış ki küçük ilçede namaz kılan kılmayan onun sesini dinlemek için sabah ezanına kalkarmış. ben nadir rastladım güzel ezana, yürekten etkilenmek ezana günümüzde pek rastlanır bir şey değil ya da benim şansızlığım mı ki denk gelmemişim çok... hoparlörün sesi cızırtılı çıkar, müezzinin sesi boğuk çıkar, ezanlar birbirine karışır.
bir atasözü vardır: Kalpten çıkan söz, kalbe kadar gider. Ağızdan çıkan söz, kulağı geçemez.
yüreğimi okşayan sesler olmadığına göre, pek yürekten çıkan sesler de yok galiba... insanlar birbirlerine karşı güvensiz, selamsız, sevgisiz. küçültmüşüz belki de kalplerimizi ya da boş hayallerle doldurmuşuz yer kalmamış sevgiye. çekiniyoruz yürekten söylemeyi, kaybetmekten korktuğumuz için. aslında kaybedecek bir şeyimiz de yok. hayallerimizin kurbanıyız işte... müezzin ezanı okudu mu okudu, halk duydu mu duydu. biz işlerimizi yaptık mı yaptık ne kadar yürekten olmuş kimin umurunda, herkes kendi telaşında etrafındaki olan bitenleri kaçırıyor. kimisi kaşıktaki yağı dökmüş etrafı seyrediyor, kimisi kaşıktaki yağı dökmemiş etraftan habersiz. bilmezler ki ne yağı dök ne de etrafındaki olan biteni kaçır. bu da her işe sevgiyle başlamakla olur, sevgi de kalpten çıkar.
Yunus der ki Ey hoca
Gerekse var bin Hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir.
