Ezanın bir amacı vardır o da insanlara vakitin girdiğini belli edip namaza çağırmaktır. Bunun usulu arapça okunmasıdır. Müslüman ülkelerin bir ortak yönüdür. Hangi ülkeye gidersen git ezanın okunduğunu ve vaktin girdiğini anlarsın. Eger arapça okunmasa bir ülkeye gittiniz mesela onların dilinde okunsa bu ne der anlamazsınız ( büyük ihtimal ).ille de ne anlama geldiğini bilmek isteyenler araştırır bulur.
zamanında denenmiş toplum yadırgamış ve nihayetinde tekrar arapça olarak okunmuş.lakin şunu unutmamak gerek o ezanın türkçe okunmadan önceki döneminde (yani 1932 öncesi) imamların hutbeleri de arapça okuduğuydu.halk hocanın anlattığından hiç birşey anlamıyordu.sonra ise ezanla birlikte türkçeleştrildi hutbe.1950 de ezan tekrar arapça olarak okunurken, hutbeler ise türkçe okunmaya devam edilidi.
Allah en büyüktür (dört defa söylenir)
Allahtan başka ilâh olmadığına şehadet ederim (iki defa söylenir)
Muhammedin, Allahın elçisi olduğuna şehadet ederim (iki defa söylenir)
Haydi namaza (iki defa söylenir)
Haydi kurtuluşa (iki defa söylenir)
Allah en büyüktür (iki defa söylenir)
Allahtan başka ilâh yoktur (bir defa söylenir)
bütün her şeyi geçtim, dini boyutunu, etik değerini, olması gerekeni falan... ezan böyle olsa daha iyi olmazdı ya. her şeyin bir usulü var. fransa'da fransızca mı okunsun ezan? almanca'da almanca mı okunsun. tüm dünya'da tek dil olsun. arapça ise arapça. flemenkçe ise flemenkçe. eğer siz bunu bir yerden bozmaya başlarsanız her şeyi bozulur, diğer dinler gibi olur. zaten islam'a uygun yaşayan biri, bunları araştırır, neyin ne olduğunu öğrenir, bilir. dert etmeyin. ezan okunuyorsa camiye gidin. bu kadar basit.
yok artık ezanı da kendinize mi benzetecek siniz dedirten bir başlık. bazı şeyler vardır olduğu gibi değerlidir ve bu değer yargılarını bazen aşmamak gerekir tıpkı ezan meselesinde olduğu gibi.
linç korkusuyla gerçek fikrini açıklayamayan biri tarafından söylendiğini düşündüğüm söz. halbuki hiç okunmamalı. okunacaksa da çıksın şerefeye yalın sesiyle okusun ezanını. megafonu açmakla yetinmeyip çarşıya pazara burnumuzun dibine dayadıktan sonra makamdan tilavetten anlamayan fırça bıyıkları anırtmanın alemi nedir arkadaş? varsa din diye birşey, mühümse eğer kul hakkı o denli, halis muhlis gevur olarak hakkımı helal etmiyorum. avaz avaz anırtılarını megafon cızırtılarını sabahın beşinde kulağıma dayama hakkını nerden bulduklarını da anlamıyorum. istemiyorum la ezan falan.. çanını davulunu böğürtüsünü türkçesini arapçasını istemiyorum arkadaş.
ben internetten 1945 lerde okunan Türkçe ezanı dinledim bazı şeyler tabu olarak kalması gerekir. Şimdi ki ezan 1400 yıllık ezan buna dokunulmaması imanımız açısından çok iyi olur diye düşünüyorum.
insanın aklına şöle bi soru geliyor, ulan hadi türkçe okundu diyelim ki geçmişte de türkçe okundu, sanki millet akın akın camilere koşacak yada ne bilim millet hidayete erecek diye düşündüğüm olay.
bundan iki yıl önce falan mahallenin marketinde duyduğum söz.
adam rahatsız , ezan türkçe olsa çoluk çocuk hep beraber ne güzel dinlerdik diyor. ezanı müzik ve melodi açısından eleştiriyor. ne güzel. türkçe olursa dinleme vaadi de veriyor. ilginç. evet.