'globalleşen' dünyanın hemen hemen her yerinde farklı milletten insanların olması sebebiyle ve türkiye gibi ülkede yaşayan yabancı müslüman sayısı bir hayli fazla olduğundan ötürü yapılan türkçe çağrı, onlar için hiçbir şey ifade etmeyebilir. işbu sebepten ötürü arapça okunan ezan en mantıklısıdır. keza başka müslüman ülkelerde o ülkenin dilinde ezan okunduğunu görmedim, işitmedim. ingilizce nasıl dünyanın birçok yerinde resmi dilse, evrenselse bu da* islam dinin evrensel dilidir. yani anlayacağınız araplara ya da arapçaya olan sevgiden değildir bu istek.*
kaldı ki türkçe olmasını isteyen güruh, *, *gerçekten inanan, takva sahibi insanlar olsa böyle bir istekte bulunmayacaklarını düşünmekteyim. din ırktan önce gelir. keza inananlar için ahirete göç edildiğinde 'hangi milletensin?' sorusu sorulmayacak, bunu da o güzel zihninize yazın.
yarın öbür gün yurtdışına gittiğinizde, o ülkede anlamadığınız bir dilde sizi megafondan bir şeyler dense 'ne diyor bu?' demeyecekseniz buyrun devam edin konuşmaya.
kişinin okuduğu ayetlerin ne anlama geldiğini bilip bilmemesi ise kendisinin suçudur. arapça dayatmasından değil. isteyen insan zaten okuduğunun ne anlama geldiğini öğrenir. ilkokuldan beri türkçe dersler aldığımız halde, öğretim hayatı bittiğinde hangi bilgi o zihninizde kalıyor da böyle bir konu hakkında anadil farkılılığından dem vurup iman yoksunluğunu, cahilliği buna verebiliyoruz?
konunun allah'ın bildiği dillerle alakası yok.
ezanın kendine özel bir ahengi var, duygusu var. bu aheng ve duygu, indiği dil ile bütünleşmiş. peygamber arap kavminde ortaya çıktığı için, ezanın arapça olması normal. arapça olunca, ona göre oluşturuluyor. türkçe'ye veya başka bir dile uygun değil.
zamanında türkçe okuyanları da gördük. ne bir aheng, ne bir duygu. şarkı diyorum ben ona çünkü insana ne huzur veriyor, ne de başka bir şey. kulak tırmalıyor sadece. bunun yerine müezzin çıkıp minareye "gençler vakit girdi, kılın" dese daha makbule geçer.
birileri boş milliyetçilik yapmaya çalışıyor. "her şey türk olsun kanka" olayından çıkınız artık. bu dünyada 6 milyar insan var.
Art niyetli acilmis basliktir. Sanki Turkce okunsa camiden cikmayacaksiniz. Kilisede de dualar Latince okunur. Arapca cok zengin ve genis anlamli bir dildir. Tam anlami ile ceviri yapmak asla mumkun degildir. Bunca teror, egitim sorunu, issizlik su bu arasinda tutup da ezanin diline takilmak da ayrica bir sacmaliktir.
islamın arapça devamlılığının, arap ırkıyla alakalı olduğunu sananların lafları. allah sadece arapça bilirmiş birde. peh.
arkadaşım bırakın bu türkçe ezan, türkçe ibadet geyiklerini.
kuran'daki dil ve anlatım arapça olarak bile tam anlamıyla çözümlenebilmiş değilken diğer dillerde net yorumunu bulmak imkansız.
bakınız bakara suresine. ''elif lam mim'' kısmı meallerde de Arapça halinde de aynı. buradan ne çıkarım yaparak ibadetimizi türkçe yapabiliriz. hangi yorum doğru? bilemeyiz..
ssg'nin bir yazısı var türkçe ezan hakkında. ama türkçe islam konusunda biraz eksik bir yazı. yani bahsettiğim anlatımın, dilin özgünlüğü ve diğer dillerde tam olarak yorumlanamaması yönüyle. http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=10144276
alıntı da yapayım silinir falan.
--spoiler--
--spoiler--
turkce ezan savunucularinin "arapcasi anla$ilmiyor" gerekcelerini makul bulmak mumkun degil. amerikalilar can seslerinden mors kodu mu cozuyorlar ki onlar can sesi yerine ingilizce bir anons talep etmiyor? ezan'in anla$ilir bir dilde olmasi gerekliligi nerden geliyor? hani her ezan'da ayri bir bilgi veriliyor olsa mesela arapca namaza katilim istatistikleri, o vakitte namaza katilanlara verilecek surpriz odullerden bahsediyor olsa "anlamiyoruz firsatlari kaciriyoruz" kismini anlayacagim ama bu statik metin yahu. turkce anlaminin ne oldugunu da cogu turk musluman bilmez. bunu savunanlar ya hayatlarinda hic sembol gormemi$ler ya da neyi savunduklarini kendileri de bilmiyorlar.
$ahsen iki yildir duymadigim ezan sesini haydarabad'da kutub $ah mezarlarinin orda bire bir aynen duymaktan gayet memnun oldum. bir turk'e rastlamak, turk bayragini gormek gibi turkiye'de okunan ezanin aynisini dunyanin alakasiz bir ucunda duymak ho$uma gitti. "arapca len bu" diye hakir gorme ihtiyaci duymadim. bu arada ne hazindir ki ihtiyac da arapca.
diger yandan ezan di$indaki islami ogeleri bir "turkce islam" kapsaminda turkcele$tirmek iyi de olabilir. oturulur ba$tan sona suresiydi tabiriydi terimiydi her $ey turkcele$tirilir. turkcele$tirmekten kastim da oturgacli goturgec komedisi haline getirmek degil, turkce bilen birinin anlayacagi hale getirmek. bu guzel de olabilir okudugumuz surelerin ne anlama geldigini biliriz bir sure sonra agzimizda yuvarlana yuvarlana orjinaliyle alakasiz belki de kufur haline donmu$ tekerlemeleri cahil cahil soylemekten kurtuluruz. ama "turkce ezan" olasi bir islami turkcele$tirme operasyonunun parcasi olmamalidir, olsa bile son sirada yer almalidir.
(ssg, 12.10.2006 02:56 ~ 05:15)
--spoiler--
cahil cühela söylemidir. bilmemelerinden değil öğrenmek istememelerinden korkarız.
allah alimdir, herşeyi bilir. siz ne biliyorsunuz ona bakın.
kaldı ki ezanın arapçası, türkçesi olmaz. ezan ezandır.
ulan bir de bunlar otun bokun evrensel olmasından dem vurur. evrenselliğe neredeyse kutsallık atfeder. ezanın evrensel olması neden rahatsız ediyor sizi arkadaş.
ayrıca ezan türkçe olsun, namaz türkçe olsun, duayı türkçe yapalım diyenlere bakın hepsi de namazla, ezanla, abdestle, dua ile ilişkisi olmayan insanlardır.
hem iki yüzlülerdir, hem cahillerdir, hem de fasıklardır.
levent kırca'nın geçenlerde söylediği :
'Şimdi ben dualarımı Türkçe yapıyorum. Atatürk Türkçesiyle dualarımı ediyorum. Ondan sonra da diyorum ki kendi kendime ulan, her şeyi bilen yüce rabbim. Türkçeyi mi bilmiyor lan.'
sözlerinin etkisinde kaldığı belli olan bireyin espirili bir dille düşüncelerini açıklamaya çalışması.
islam'ın bütünlüğünü korumak için yapılmış bir uygulamadır ezanın orijinal halinde okunması. bakın arapça demiyorum, orijinal halinde diyorum. bir dilbilimci olarak şunu söyleyeyim : hiçbir dilden diğer dile yüzde yüz doğru çeviri yapılamaz. bu imkansızdır. en basitinden; ingilizcede "how are you doing?" dediğimizde bunu türkçeye "nasıl yapıyorsun?" diye mi çeviriyoruz? hayır tabi ki de. çeviri, yetenekli bir çevirmenin elinden çıkmazsa rezil bir hale dönüşür. yetenekli bir çevirmen de, iki dil arasındaki mesafeleri kısa etmek için yeteneğini kullanmak, yani kendinden katmak zorundadır. örneğin şiir çevirilerini şairlerden başka kimse yapamaz, yapmamalıdır. kur'an'ın da çok nesnel ve teknik bir kitap olduğunu söyleyemeyiz değil mi? ezan'ın nesnelliği de katiyen sözkonusu değildir, ezan resmi değil içten ve samimidir. ve bu denli sıcak bir metin, anlam kaybettirilmeden yahut yeni anlamlar kazandırılmadan çevrilemez, bu imkansızdır.
ekber'i nasıl çevireceksiniz? ulu kelimesi sönük kalır örneğin. çok yakın bir anlam kazandırırsınız, lakin bu anlam yüzde yüzü ifade etmediği için, yani arapça olmadığı için değil orijinali olmadığı için çevrilmesi sağlıklı olmaz. islam'ın bütünlüğü budur zaten; dünyanın her yerinde aynı namaz kılınır, aynı ezan okunur. müslüman müslümanın kardeşidir; birbirlerini anlamasa da aynı dili namaz esnasında konuşurlar. arapçayla alakası yok, islam endonezya'ya indirilseydi ortak dilimiz bahasa olacaktı. dil şovenizmine lüzum yoktur.
ezanın türkçe olarak okunduğu dönemde koca ezan türkçeye çevrildi de tek bir kelimesi çevrilmedi. o kelime ne biliyor musunuz?
--spoiler--
tanrı uludur, tanrı uludur.
bilirim, bildiririm ondan başka yoktur tapacak.
bilirim, bildiririm onun elçisidir muhammed. (s.a.v)
haydin namaza, haydin namaza.
haydin felaha*, haydin felaha*.
tanrı uludur, tanrı uludur, ondan başka yoktur tapacak.
--spoiler--
yahu allah kelimesi bile çevrilmiş tanrı yapılmış, felah kelimesi neden çevrilmedi?
hadi türkçeleşmiş, benimsenmiş diyelim, atıyorum kalem gibi kitap gibi bir kelime olmuş ondan çevrilmemiş. yahu siz hiç konuşurken "şükür felaha erdik" falan diyor musunuz? o dönem kullanılıyordu desek, yahu resul kelimesi elçiye dönüşmüş, şahadet ederim kalıbı bilirim bildiririme dönüşmüş, ilah kelimesi kullanılmamış bile; laf dolandırılarak tapmak fiiliyle ifade edilmiş anlatılmak istenen.
felah'ın anlamı nedir biliyor musunuz?
kurtuluş.
haydin kurtuluşa... haydin kurtuluşa...
neden çevrilmemiş felah kelimesi neden!
acaba millet kurtuluş kelimesinden etkilenip de camiye gelmesin diye olabilir mi?
düşünün birazcık, sizi daha kolay yönetmek için uydurulan resmi tarih yalanlarına ve beyninizi programlamak istedikleri resmi sistematik ideolojiye kanmayın. farklı olmaya çalışın, dogmalarınızdan arının. dünyada varolan her şeyin, her fikriyatın ve her şahsın yargılanabileceğini, yanlışlanabileceğini, eleştirilebileceğini unutmayın.
***
her ezan farklı makamda okunur. hepsinin de kendine has bir tınısı, bir müzikalitesi vardır. insanın yüreğine işleyen bir sesi vardır. mihmandarlığını yaptığım yabancı devlet bakanlarından biliyorum; ezanı ilk defa duyanlar o kadar etkileniyorlar ki. koca bakan yürümeyi kesiyor, ezan okunurken dikkat kesilip ezana kulak veriyor. sonra da hiç öyle bir planı olmamasına rağmen, belki bir toplantısı olmasına rağmen ve birazcık acele bile etmesi gerekirken bazı işlerinden feragat ediyor ve bir camimizin içini gezmek istiyor, ben de gidip gezdiriyorum. onu geçtim, 3 satır yazının türkçesini ezberlemek de hiç zor değildir.
***
uzun lafın kısası... boşverin bunları. ezan okunduğunda alnınızı secdeye götürmeye bakın.
bır adayı zıyaret etmekte olan bır ıspanyol mısyonerı, üç aztek rahıbıyle karşılaşır.
''nasıl dua edersınız?'' dıye sorar onlara.
''tek bır dua bıçımı bılırız bız'' dıye cevaplar azteklerden bırı. ''şöyle derız: 'tanrım, sen üçsün, bız üçüz. merhametını esırgeme bızden''
''güzel dua'', der mısyoner. '' ama tanrı'nın sızden tam olarak bekledığı dua değıl bu. ben sıze çok daha ıyı bır dua öğreteyım.''
dın adamı onlara bır katolık duası öğretır ve ısa'nın öğretısını yaymak üzere yoluna devam eder. yıllar sonra, onu ıspanya'ya gerı götüren gemı aynı adaya bır daha uğrar. üst güverteden bakarken, o üç rahıbı kıyıda yıne görür ve el sallar.
bunun üzerıne üç adam, suyun üstünde yürüyerek ona doğru ılerlemeye başlar.
''peder! peder!'' dıye bağırır ıçlerınden bırı, gemıye yaklaştığında. ''tanrıyı hoşnut kılan o duayı bıze yenıden öğret; bız onu bır türlü anımsayamadık.''
''hıç onemı yok,'' der, mucızeyı gören mısyoner. ve tanrı'dan, O'nun her dılı bıldığını daha önce akıl edemedığı ıçın, af dıler.
evet ezan türkçe okunmaz, arapça okunur ve allah herşeyi bilendir.
dinleyin ağalar ve beyler ! ;
islâm evrensel bir dindir:
peygamber efendimiz (sav) için, ilahi Kitaba göre O "âlemlere rahmettir" (Enbiyâ:21/107), "Bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir" (Sebe' :34/28). Bu âyetlerin ilk muhatabı olan Hâtemu'l-enbiyâ Efendimiz (s.a.v.) vazifesinin şuuru içinde hareket ederek islâm davetini Araplara ve Arap Yarımadası'na mahsus (özgü) kılmamış, dîni bu dar çerçeve içinde tebliğ etmekle yetinmemiş, iran, Habeşistan, Bizans, Mısır gibi o çağın dünyasının bilinen kültür ve medeniyet merkezlerine mektuplar ve temsilciler göndererek farklı din, renk, dil ve coğrafyadan olan insanları islâm'a çağırmıştır.
Bu apaçık âyetlere ve tarihî gerçeklere rağmen, önündeki ağacı görüp koca ormanı göremeyen zihin miyopları gibi "Sen ancak uyarıcısın ve her bir kavmin de bir yol göstericisi (rehberi) vardır" (Ra'd: 13/7) meâlindeki âyete takılarak Peygamberimiz'in (s.a.v.) elçiliğini ve islâm'ın kapsamını daraltmaya, Araplara özgü kılmaya yeltenenler büyük bir gaflet ve yanılgı içindedirler.
Ezanın ortaya çıkışı ile ilgili sahîh hadîsler gösteriyor ki, ezan rüya ve ilham yoluyla bir iki sahâbîye öğretilmiş, Peygamberimiz (s.a.v.) bunun ilâhî bir yoldan geldiğini tasdik etmiş, benimsemiş ve sesi müsait bulunan ilk müezzin Bilâl'e okumasını emretmiştir. **
------------------------------------------------------------------------------------
işte o tarihte bu metinle başlayan ezan onbeş asırdır bütün islâm aleminde "aynı şekilde, aynı metinle, aynı dilde" okunmuş, dili ve kavmiyeti ne olursa olsun bütün müslümanlar onu duyduklarında ezan olduğunu anlamışlar, gerekli tepkiyi göstermişler, çağrıyı almışlardır. Ezanın dili değiştirilecek olursa onun şiar olma özelliği kaybolur, ümmete ait olmaktan çıkar, sünnete aykırı "ulusal ezan" olur. Ezanı böyle bir değişikliğe uğratmak câiz değildir. Bazı fıkıh kitaplarında bulunan "Başka dilde okunan ezanın ezan olduğu anlaşılırsa okunan yeterli olur" cümlesi "başka dilde ezan okumanın câiz ve sünnete uygun olduğunu" ifade etmez, "böyle okunduğu takdirde ezan okunmuş olur, tekrar okunması gerekmez" mânâsına gelir. Ebû Hanîfe'nin de, "Kur'ân'ı namazda -dili yatmayanların- başka dilden okumaları câiz olsa bile sünnete aykırı olduğu için mekruhtur" demiştir. Ana dili ne olursa olsun bütün müslümanlar 15 asırdır okunan ezanı anlamakta, bundan büyük bir haz duymakta, minarelerinden bu ezanın eksik olmaması için Mevlâ'ya dua ve niyaz etmektedirler.
------------------------------------------------------------------------------------
mantık çerçevesinde ezan namaza çağrıdır diye bakacak olursak çoğu kişi ezanın ne demek olduğunu bilmez. hristiyanlarda çan çalar ibadete çağırmak için ki bu ortak müzik dilidir. amaç çağırmak olunca 5 vakit namaz kılan babanneme "come on, it's time to pray" demek gibi anlamsız kaçar arapça. ama tabulaşmıştır. yıktırmak istemez kimse.
ama en ilginci küçükken bir hocam* bana kuranı arapça oku demişti. arapça anlamıyorum ki hocam ne dediğini nasıl bilicem dediğimde olsun arapça okumak onlarca kat daha sevap demişti. e anlama kavrama aydınlanma? sevap olan bu değil miydi?
ezanın bir sembol olduğunu bilmeyen cahil söylemi. birader, yıl olmuş 2012. istersen istiklal marşının da bestesini değiştirelim rock müziğine uyarlayalım. ya da ankara havası şeklinde olsun. ha, nasıl olur. hani malum ilerledik ya modernleştik ya.
ilgi çekmek adına yapılmış söylem. ezan evrenseldir. namaz kılan biri ezan'ı duyduğunda yahu ne oluyor diye şaşırıyor mu? üstün bir arapça bilgisine de ihtiyaç yoktur. basittir zaten.
bilinmeyenin içinde var olduğu düşünülen kutsiyettir bizim insanlarımızı etkileyen. din bezirganlarının eline de hep bu bilinmeyenlerden ötürü düşmüş-kandırılmıştır ama olsun, asla vaz geçmez! "belki de kimselerin bilemediği ve yaratıcıya ulaşması gereken bir mesaj gizlidir de benim cennetlik olmamı sağlar" diye düşünür.
bir de şu var elbet;
'allah-u ekber!' yerine 'tanrı uludur!' demek, aynı anlamı veriyor olmakla birlikte günlük konuşma dilindeki sözcüklerin kullanımıyla oluşturulduğundan yaratıcıya hitabet için yeterli görülememekte, sıradan gelmektedir her nedense! ya da halk nazarında, bu düşüncenin oluşturulmasına özellikle gayret sarfedilmiştir, ne bileyim!
yoksa, bir arap için de aynı şey söz konusu değil midir? o da kendi diliyle yakarmaktadır, yaratıcısı olarak düşündüğü tanrısına!
Şu türkçe ezan ve ibadet meselesi Nedense bir tek müslümanların ibadetleri söz konusu olduğunda tartışılıyor. Hristiyanların ayinlerindeki ibranice ve aramice ilahiler ve dualara kimse itiraz etmiyor. Yahudiler de aynı şekilde. Ama müslümanlara gelince yok anlaşılmıyor yok allah türkçe bilmiyor mu... Allah her dili biliyor elbette. Ayrıca allah sizin asıl niyetinizi de biliyor!
din hakkında yeterli bilgisi, hoşgörüsü ve ilmi saflıkta bir merakı olmayan terbiyesiz ve bir o kadar da heyecanlı ergenlerin dilindeki safsatadır.
evladım, bir metalica'nın veya ne bileyim edit piaf'ın veya elvis presley'in ya da her kim olursa olsun, şarkılarını türkçe söyle bakayım ne oluyor? en büyük hayranları bile kusar. ezan elbette bunlarla mukayese edilmez fakat sana bir fikir verir.
ezanın bir kalıp olarak farklı bir işlevi vardır. o işlev, sadece namaza çağırmak değildir. öyle olsaydı, bugün dünyanın hiçbir yerinde artık ezan okunmuyor olurdu. hristiyanlar da çan çalmazlardı. (bu gözle bakarsak onların tanrı'sı dil bilmediği gibi müzikal olarak da çok ilkel olmalı)
ezan, dünyanın her yerinde okunan ve müslümanları ortak bir paydaya çağıran sestir.
fakat asıl mesele makam meselesidir. o senin aklının almayacağı kadar derin bir mesele. hadi sen git, boncuğunu bul!
"Hristiyanların ayinlerindeki ibranice ve aramice ilahiler ve dualara kimse itiraz etmiyor" gibi garip argümanlarla tartışılan konudur. Lan sanki hristiyanız, yahudiyiz de hristiyanın yahudinin derdi bizi gerecek. Bununla beraber kaç tane hristiyan evde incil okurken latince okumaktadır? Ayrıca Yahudilerin yüzde 90ı ibranidir yani ibraniceyi iyi kötü bilir. Yahudinin ibranice tevrat okumasıyla ve anlamasıyla Türk'ün Türkçe Ezan dinleyebilmesi arasındaki bağlantı nedir?
BUnunla beraber Türkçe ezan konusu TÜrkçe ezan olsun! millete zorla dinletilsin konusu değildir. insanların Türkçe ezan konusu açıldığında kafire saldırırmış gibi saldırmaya şartlanmasıdır. Bir Türk'ün Türkçe ezanı beğenmesi en doğal hakkıdır, Sen çıkıp da hayır beğenemezsin! olmaz! ezan dediğin arapça olur! kafir! gibi hayvanca karşılıklar vermen asıl Türk için üzücü olandır. Yani olayın istiklal marşıyla onun bestesiyle vs alakası yoktur. Nitekim Türkçe ezana hayvanca saldıranların istiklal MArşının en büyük düşmanı olduğu da bilinir, 30 ağustos, 19 Mayıs, 29 ekim gibi istiklal Marşı'nın verdiği feyizle kazanılmış başarılara bugünlerde nasıl davranıldığını hepimiz iyi biliyoruz.
Makam, ezgi meselesine gelirsek ezanda, makam ve ezgi Türk kültürüne özgüdür, Yani evrensel değildir haliyle ortak bir dil oluşturuyor ezan yeavv gibi gibi argümanlar saçmalıktır. Gidin müslüman bir arap- afrika ülkesine hoca ezan okumaya başlayınca kulaklarınız tırmalanır, bu ne lan böyle! dersiniz Allah'ın ululuğu Muhammed'in adı bu kadar çirkin yankılanır mı dersiniz. Yani Ezan'ın makam güzelliği Türk'ün, Türk'e eseridir.
Tanrı sözcüğünün yozlaştırılması da dinsizlerin Türkçe ve Tek ilah'ı yani el-ilah'ı yani Allah'ı Türkler müslüman olduğundan beri karşıladığı için son 50 yılda solcular ve Yobazlar tarafından art niyetli olarak yapılmış bir şeydir. böylelikle binlerce yıllık Türklüğün kültürel bağlarını, dilini ve binlerce yıldan beri inandıkları tek ilahına olan sevgisini parçalamaya çalışmaktır. Ve bilinmelidir ki Türk Tanrı'ya yani Allah'a Türk gibi sevgiyle bağlandığı için binlerce yıl boyunca dünyanın en büyük milleti olmuştur.
yüzlerce yıldır ezanda aynı şeyler söylenmektedir. hergün farklı birşey söylense türkçe olması mantıklıdır. ezanın namaza çağırdığını, ezan okunan tüm bölgelerdeki tüm dil sahipleri bilir.