ziya gökalp'in düşüncelerini benimsemiş insandır. örneğin ziya gökalp 1918 yılında yayınlamış olduğu ''Yeni Hayat'' adlı şiir kitabındaki Vatan şiirinin girişinde ezan konusuna şu şekilde değinmiştir;
''Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,
Köylü anlar manasını namazdaki duanın,
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur,
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hudâ'nın,
Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın''
burda net olarak söylememiş olsa da düşüncesinin türkçe ezan ve türkçe kur'an okunması yönünde oldugu açıkla belli oluyordur.***
büyük ihtimal namaz kılmayan can sıkıntısından ne isteyeceğini şaşırmış kişinin söylemidir, olduki ezan türkçe okundu ilk yadırgayacak olanda yine kendisi olcaktır insanoğlu memnunsuzdur. ezanı ister türkçe ister arapça okusunlar verilmek ıstenilen mesaj namaza davettir türkçe okunulduğu zaman ki farkı ne olacaktır değişen ne olacaktır merak konusu.
bunu söyleyen insandan istenilicek olan bu yaşına kadar yürüyerek geldiyse hayatının gerikalan dönemini amuda kalkarak devam etmesidir.:)
ezanın türkçe, ingilizce ya da başka bir dilde okunması pek fark etmez fakat arapça olmasındaki ahengi japon ile bir türkün aynı safta namaz kılmasındaki duyguyu nasıl anlatabilirsiniz ki.
burada japonca ya da türkçe okunsn farketmez önemli olan içinizdeki niyettir.
yaradan'a nasıl yakın olduğunuz daha da önemlidir.
camilerin yapim ve gunluk masraflari, imamin maasi verdigi vergilerle odendigi icin, bunu soylemeye ve istemeye hakki olan insandir. kendi camini kendi paranla yap, imamin maasini, su parasini sen ode, o zaman istedigin dilde okut ezani. aynen lailik anlayisini cok begendiginiz abd'deki gibi. kiliseye giden insanlarin parasiyla doner kiliseler. o yuzden de kilislelerin incil'i latince mi ingilizce mi okuduguna kimse karismaz. ama onun parasini ben verirsem o zaman herseyine karisma hakkim olur.
not: amerika'da dindar insanlarin cogu gelirinin yuzde onunu kiliseye bagislar. bizim musluman dindarlar ise sirtini devlete dayar, konus babam konus.
türkçe konuşulan bir ülkede insanların türkçe anlayabildikleri düşünüldüğünde doğru şeyler söyleyen insandır.
bakmadan konuşup yorum yapan bilgisiz kesim yerine bu insan bakmıştır.
araştırmıştır.
ve kuranın en çok dediği şeylerden birini yapıp düşünmüştür.
kuran yusuf suresi 2 ayette
'Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik.'
demiştir.
o halde allah'ın dili arapça diye değil, araplar anlayabilsinler diye arapça indirilmiştir.
şimdi bu ülkede türkçe konuşan, türkçe anlayan, türkçe düşünen insanlar yusuf suresindeki mantığa göre kuran da türkçe okunmalı, ezan da diyen insandir.