milletimizin geleneklerinden biri olmuştur artık. elbette saygı duyarım o nedenle benden kaynaklanan yüksek sesli bir müzik varsa sesini kısarım ama kulaklıkla müzik dinlerken kimseyi ilgilendirmez. geçen otobüste müzik dinlerken herifin teki arkadan dürttü ezan okunuyor dedi lan sen kimsin ben kimim, benim seninle ne gibi bir muhabbetim oldu ki beni uyarıyorsun dercesine bir bakış attım kulaklığı geri taktım.
sonra arkamdan konuşmaya başladı büyük ihtimalle ''ah ah bu 11. nesil de çok saygısız olmuş'' diyerek.
daha önce uzun uzadıya yazmıştım lakin sıkılmayıp tekrar yazacağım. ezan, müslümanlığın yayıldığı dönemlerde "bilal habeşi" tarafından çıplak sesle okunmakta idi. Bu yüzden ibadet edenlerin, edecek olanların bu çıplak sesi duyabilmesi için, ibadete ve ibadet edecek olanlara saygı duyanlar, ellerindeki gürültülü işleri bırakır imiş. Çünkü çıplak sesin duyulması zor, bir de islamiyet yeni yayılıyor, farzları henüz alışkanlık haline gelmemiş o yüzden insanlar ezanı duymazsa kolaylıkla ibadet saatini kaçırabilir. o yüzden insanlar gürültü çıkartan şeyleri bir kenara bırakırmış, hani o dönem pek yaygın değildir ama sokak müzisyenleri falan varsa def-ney falan çalıp "taleal bedru aleyna"yı söylemeye ara verip, ezanın sesinin duyulması için susarmış...
lakin gel zaman git zaman hani teknoloji ilerledi ya, insanların kollarında saatler, islamiyet yayılalı yüzlerce yıl olmuş ezan vakitleri artık ezbere biliniyor, olmadı, internet, olmadı akıllı telefon uygulamalarıyla ezan vakitleri, olmadı ezan vakti ezan okuyan radyo, olmadı televizyon... zaten artık ezan da çıplak sesle değil, koca koca hoparlörlerle okunuyor. değil müzik, şehrin gürültüsü, kulağındaki kulaklık, kapalı ortam içinde bulunman falan ezan sesini duymana engel olmuyor. hal böyle olunca da insanların ibadetine ve ibadet etmek isteyenlerin ibadet vaktinin geldiğini öğrenmesine engel olmuyor hiçbir şey. o yüzden müziği kapat, sesini kes, ezana saygı duy falan... bunlar hep eski dönemin dinamiklerinin yanlış okunup günümüze kalması. yani, ezan bir ibadete çağrı sesi, bir ibadet biçimi değil, hıristiyanlarda çalan çan da aynı şekilde ibadete çağrı sesi. çan sesini duyunca müziği kapat demekle aynı şeydir.
zira ezanın manası "Allah en büyüktür, onun en büyük ve tek olduğuna şehadet ederim, haydi namaza" gibi anlamlar içermektedir. davet ve çağrı sesi, bu sesin duyulmasına ve ibadet etmek isteyenlerin ibadet vaktinin geldiğini öğrenmesine engel olmadıktan sonra, kimse ezana saygısızlık etmiş olmaz. ezana saygı duymak, müziği kapattırmak değildir, ezana saygı duymak, birazdan abdestini alıp camiye gitmektir. bunu yapıyorsan eğer, eyvallah. bunu yapmıyorsan eğer, karışma birader milletin ezana nasıl saygı duyup duymadığına.
Ezan sadece namaza çağrıdır. Dini bir değeri yoktur. Dolayısıyla ezan okunmaya başladığında yattığınız yerden kalkmanıza, sekse ara vermenize veya müziği kısmanıza gerek yoktur.
Hatta ben ezanı bastırmak için müziği daha da açarım. inanılmaz rahatsız edici bir gürültü.
Ezanın vasfı belli. Hacı, buyur namaza gel.
E gidiyor musun? Hayır. O zaman niye şov pesinde koşuyorsun?
E gidiyor musun? Evet. Demek ki ezan işlevini yerine getirmiş. Müziğini dinlemeye devam et.
Bizim bu milletin enteresan şeylere olan takıntısı hiç bitmeyecek.
Ezan da olsa içinde Allah ve Muhammed ismi hurmetine dahi saygi göstermek gerektiğini düşünüyorum. Aslında gecen serdar tuncerin derdimden başka sermayem yok kitabında saygı konusu geçmişti. Aslında insan kendine saygı duyduğu kadar saygı gösterir. Kendine saygın varsa kapıdan giren birini görünce bile istemsiz kalkarsin .Çocuk dahi olsa ona saygili davranirsin ve ezan okununca Allah'ın seni gördüğünü bilip ona olan saygını gösteriyorsun. Bence asıl mutluluk saygı duymak ve saygı görmek .insan değerli olduğunu düşünüyor .