Ezan, müslümanları namaza çağıran çağrı olarak tanımlanır. Ezan, müslümanlığın ilk zamaları olan 600'lü yıllarda inanaları camiye çağırmak yapılan bir uygulamaydı. Ancak zaman ilerledikçe ve bilim geliştikçe ilk olarak ses megafondan verilmeye başlandı. Çünkü ana yerleşim yerleri gelişiyor ve büyüyordu. BU andan itibaren gürültü tufanı başladı. Öyle bir gürültü ki hala günümüzde zamanı tuttutramayan müezzinler sayesinde en az yarım saat süren bir gürültü tüm şehirleri kaplamaya başladı. zaman ileliyor ve her şey ve özellikle saatler dijital olmaya başlıyordu. Tüm namaz vakitleri zaten biliniyor, buna yönelik yıllık imsakiye takvimleri yayınlanıyordu. Saatlerin ve cep telefonlarının gelişimi ile birlikte aslında zamanı belli olan namazlar daha rahat takip edilebiliyordu. Yani ezanın camiden megafon aracılığı ile okunmasına gerek bile kalmamıştı. Ancak gelin görünki din kendini her alanda, her yerde ve her zaman göstermek zorundaydı. Ezan için türlü arayışlara girildi. Kimi ezanın okunmasına bile gerek olmadığını savunurken, kimi de ortak radyo yayını ile aynı anda camilerden okunmasını önermişti. Son öneri neden kabul edilmedi bilmem ama ben ilk öneriyi her zaman savunumuşmdur. Çünkü kur saatini ve kalk git namazına diyebilirim herkese. Aynı şekilde kilise çanları için de bu sorun geçerlidir. Ancak tüm dinler bunun geleneksel bir kavram olduğunu savunurlar. Bence bu sadece bir savunmanın altına gizlenmekten başka bir şey değildir. Mesele gelenekler değil, her alanda dinin yaptığı gibi beyin yıkama ve kendini hatırlatmadır. Bir çocuk yetiştiriyorsanız bunu çok daha rahat anlarsınız. Çünkü çocuklarımızı asla tarafsız yetiştirmediğimizi görebiliyorum. Hakim sesler insanda merak uyandırıyor ve onu sorgulatıyor. insanoğlu kolay olan kavramı kabullenmekte bir numarıdır ve kimsenin bunu bile bile yapmaya hakkı yoktur.
Çözüm yazımın içinde belirtildi zaten. Ezana ve çana bu devride gerek yoktur. insanlar inançlarını başkalarına empoze etmeden yaşamalıdır. Fakat açıkça belirtmek gerekirki bu konuda hiç bir ümidim yoktur. Çünkü dinler, içlerinde hoşgörü barındırıyorlarsa bu uygulamaları çoktan değitirmiş olurlardı.
edit: sizi gördüğüme mutlu oldum. düşümcemde yanılmadığımı kanıtlmaya devam edin (hoşgörü) ve eksileyin. umurumda mı sanki?
illa çare aranacaksa sesi kötü hocaların minareye çıkmasına çare aranmalıdır. ezan asla sırf namaza davetten ibaret değildir. her şeye böyle basit anlamlar yükleyip olmasa da olmaz diyemeyiz. bir milletin kültürü tarihi ve inançları belli semboller üzerine kuruludur, ezan bu toplumun mayasıdır, olmazsa olmazıdır, çanakkalede yatan binlerce şehit sırf o ezanın sesi dinmesin diye şehit düşmüşlerdir.
mcdonalds gençliği işte, her şeyi ne kadar basitleştiriyor.
hergün onca araba gürültüsüne, onca fabrika gürültüsüne, her yerde çalan demet akalın gürültüsüne vs. dayanıp ezanın sesine dayanamayan insanın aradığı çözümdür. öncesinde saydıklarıma bi çare bulmuştur da mı sıra ezana gelmiştir yoksa direkt dine karşı bi kastı mı vardır bilmiyorum.
ezana gürültü diyebilen bünyenin aradığı çaredir. o kadar hoşgörüden dem vurup içinde ezan sesine bile tahammül edemeyen bünyenin serzenişidir. çare ise basittir;
imana gelmesi ile her şey çözülür. Allah hidayet nasip etsin diyorum.
inançsız biri olarak tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki sesi güzel bir imam veya müezzin okuduğunda muhteşem bir şeye dönüşür ezan. kaldırılmasına da gerek yoktur. kilise çanı da bana gizemli gelir mesela. diyeceğim bunlara kafanızı takmayın gençler siktir eyleyin. sesi güzel bir abimize denk geldiğiniz de tadını çıkarın.
ezanı çok duymak isteyenler bir yerlerine minareyi sokabilirler ne de olsa çok dindarsınız içinizde hissetmeniz gerek.olmadı suudi arabistana uçak bileti alın ve yolda demet akalın dinleyin.
edit:hoşgörü müslüman olmayanlar zorla ezan sesi dinletmek mi?
hocam simdi ahiret expressten bi' bilet aliyorsun; aktarmasiz tek gidis olaraktan; sonra ezan duymaz oluyorsun. Onun yerine kabir melekleri bulbul gibi sakiyor.
Hosgoru, dinler ve empoze cabalari konusunda haklisin. Fakat $u sartla: tum halkin algi ve egitim seviyesini yukselteceksin; koyun vatandasin kalmayacak; herkes hur iradesiyle 'dusunebilir' olacak; dini oldugu gibi orijinalinden halka ogreteceksin; o zaman tum misyonerlik objelerini kaldirabilirsin tum dinlerden. Vatandas diledigi gibi inanir ve yasar. Ama insanin inanma gudusunu yonlendiren mahlukatlar oldukca, zor dostum fikrin, zor.
ezan bir çağrı olduğu kadar bir uyarıcıdır. şöylede bir durum varki örneğin 1000 müslümanın yaşadığı bir yerde inançsız 100 kişi varsa hangi akla hizmet ezan yasaklanır, gerçi tarihtede değişik örnekleri varya neyse.
ruhu dinlendiren ilahi müzik ? tahtaya inanırsanız tahtanın gıcırtısı da ruhunuzu dinlendirir, duvarı olmayan sosyal bi hapisanenin gardiyan sesleri gibi.
Şu teypten dinletme olayına bir çare getirseler be kardeşim. Çıksa müezzinim minareye. Okuyup katsa ezana kendi yorumlarını. Dinin doğallığını ezanın okunuşunda da hissetsek. Bu vesileyle inançsız arkadaşların rahatsızlık duymayacağı, hatta büyük bir hazla dinleyeceği bir ses çıksa ortaya.
Eskiden öyle miydi? müezzinlere öğretilen musiki, konservatuvarda yoktu. şimdi sesi güzel olanı, bir kaç nağme bileni müezzin yapıyorlar. Ne koma basabiliyorlar ne de oktavları geniş. Ancak bağırıyorlar. kimin müezzinliği nerde öğrendiği belli değil. ezan lan bu... ayıp... ezan dediğin şöyle iç gıdıklar, ezgisiyle hayran bırakır. hüşû içine sokar. makam farkları çat diye anlaşılır.
ayrıca camiiler de eskisi gibi değil, sohbetleşme, buluşma, münazara mekanı olmaktan çıktı. ya turistler giriyor, ya abidler. "Eskiden öyle miydi?" gençler ilmi münazaralarını camiide toplaşıp yapardı, sade ibadetin değil ilmin de yuvasıydı. ama gel gör ki şimdi herkes ya kafasına eserse nafile kılmak için veya turistik amaçlı gidiyor, ya da vakitten vakite saf tutmaya...
yapacaksanız doğru dürüst yapın arkadaş, camiiye bakış açısını değiştirin bir kere... her şeyi benden beklemeyin...
radyo yayını gündemdeydi... ona da gelelim:
yaptın diyelim, tek bir merkezden okuttun ezanı, e müezzinler nasıl istihdam edilecek? bu ülkede dinle ilgili meslekler aç mı kalsın? bunlar öğretmen mi ki açıkta kalsın senelerce, gerekirse her vakit için bir müezzin işe alınır, karışabilir misin? hatta giderler sırf müezzin için cami açarlar çamlıca'nın orta yerine... [bu paragraf için ergen notu : (bkz: ironi) ]
kısaca özetlemek gerekirse, alacaksın sağlam ses sistemi, müezzinleri musiki-şinas gibi yetiştireceksin. en azından kulak tırmalamayacaklar. sonra da çare aramayla uğraşmayacaksın...