mehmet rauf'un ün yaptığı psikolojik eser. servet-i fünun döneminde yazılmıştır.
suatın bayan süreyyanın erkek olmasının sebebi kişilerin aldığı sorumlulukların normale göre uyarlanmasıdır. bir kadının daha narin olması gerekirken kitapta suat her şeye göğüs geren ve eşi süreyyayı incitmekten kaçınan onun mutluluğu için fedakarlık yapan biridir. süreyya ise karamsar denilebilicek biridir ve suatın ruh değişimlerini pek fark etmez, dırdırcı demek daha doğru olabilir.
mehmet rauf'un bu kitabı yazmasının sebebi halit ziya'ya duyduğu hayranlık olduğu sanılsa da bu yanlış bir olgudur.
kitaptaki süreyya mehmet rauf'u, suat mehmet rauf'un eşini ve necip ise tevfik fikret'i temsil etmektedir. böyle bir söylenti vardır en azından edebiyat dünyasında.
servet-i fünun zamanı insanların düşünce tarzı da ele alındığında kitap hakkında yapılan mehmet rauf betimlemeleriyle neredeyse aldatmayı bile çekici gösteriyor şeklinde bir yorum yersizdir. suat zaten içinde bulunduğu durumdan ötürü vicdan azabı çekmekte ve huzursuz olmaktadır. ahlak kuralları daha katı olan servet-i fünun döneminin yazarı mehmet rauf suat ile necibi birbirlerine karşı besledikleri ve olmaması gereken ahlaksız diye nitelendirdiği his yüzünden cezalandırmıştır.
servet-i fünun romanında iyilerin ödüllendirilmesi kötülerin cezalandırılması da sıkça görülür.
ilk psikolojik roman. mehmet rauf'un 10 sayfada sadece suat'ın dönüp süreya'ya bakışını anlattığı isim tercihleri ile insanı ' ulan hangisi kadın hangisi erkek ' ikilemine sokan bir kitaptır.
Merkezi istanbul'da olan siktiri boktan bir tercüme bürosu/ büroları grubu.
Sahibi, AKP Yaşlılar ve Bakımı Birimi gibi adını tam hatırlayamadığım, AB'ye Uyum Çerçevesinde yürütülen bir çalışmanın başkanıyla evlendikten sonra devletten aldığı projelerle köşeyi dönmüştür. Hala AB'nin kapı eşiğine bile gelememiş olmamızın en büyük sebeplerinden biri de, bu büronun projelerdeki yanlış yunluş götü başı karışık çevirileridir.*
mehmet rauf'un bir romanı.konusu galiba bir yasak aşktı
eylul ayı bence en güzel aydır. ne yazın boğucu sıcaklığı vardır, ne de kışın soğukluğu tatlı bir sıcaklık hissedilir sonra tabiat en güzel rengini almaya başlamıştır.
okulların açıldığı ay. duygusallığa gerek yok. ulan şöyle bir bakıyorum, entry'lerin %50'si aşkların başlangıcı, sonların bitişi, beyaz sayfa açılışı...
çok cenabet bir aydır.
12 eylül, 11 eylül, 6-7 eylül olayları, tuncel kurtizin ve turgut özakmanın ölümü, demokratikleşme paketinin açıklanması vs.vs. hep mi eylülde olur böle şeyler, ben ölmeden bitse de kurtulsak ipnetordan. eylül ayından korktuğum kadar yılandan korkmam.
sonbahar, marlboro gibidir... Agir baslar, daha hafif biter... Eylul cok agir gelir... Kasımla daha durgun daha hafif biter sonbahar... Sonra pamuguna geldigini farkedip firlatip atarsin, hayat budur...
nihayet bitiyor kurtuluyorum esaretinden. şu yaşıma kadar hiç bu ayı böyle kasvetli ve krizli yaşamamıştım. ilk günler normaldi lakin doğum günü ver arkasında tüm hüznünü çökertti içime, uyku düzenim talan oldu , yeme içme nadiren. ölmeyecek kadar yaşamak gibi.
bitiyorsun güle güle eylül.