"Rüyalarıma aşık oldum gücünden ötürü
Sana ağlamak zevk-ü sefa, gülürsem ölürüm
ilk işim seni bulmak olacak görünce günümü
çünkü bana bir tek sen yaşatabilirsin gülünecek ölümü
gülmek ne haddime, zifte döndü ciğerlerim
umrunda olduğum sürece, umrumda değil diğerleri.."
ve şarkı, başından başlar:
"Eylül 1, dışarda yağmurun gürültüsü
Tabiat ananın aynasında sararmış görüntüsün.
Ağaçların her bu mevsim kaybettiği senken,
Benim olmamanın yaşamak kadar çok değil üzüntüsü!
Yine de yağmura denk üzüntümün bedeli
Bu bedele karşılık bir kış ayı güzün tümü ödenir?
Suyun yer yüzünden alınıp bir ihanet seferi düşün.
Böyle bir şey var olsa tüm yapraklarımı dökerim.
inancım, bitmiyecek yağmurların kokusu.
Kalbimin üstünde ondan daha da hisli dokusun.
Bacaklarımı ellerimle destekleyip beş şişenin
Yardımıyla çıkıyorum aşk denen şu yokuşu
Zafer benim olduğunda, ödülüm sen ol
Eylül'ün başlangıcıyla, önüme sel o
Bacamda tüten duman, penceremde rüzgar
Bu rüzgardan daha şevkatli daha serin eser ol.
Seni ona buna değilde sana anlatabilsem.
Güneş bir parça daha sen damlatabilse!
Tam karşıma düşsen konuşsak söylesem ve dinlesen.
Yahut ben susup kalsam sen anlatabilsen.
Eylül bereketiyle geldi yapraklarımı döktü!
Her harfin toprağın altında milyonlarca köktür.
Sonunda çocukluğumu kaybetmekten ürküp,
Papatya bahçesinden salıncağımı söktüm.
Bu dağlar seninle ilgili hiçbir şey bilmiyor.
Bununla doğru orantıda hiçbir ağacın ilmi yok!
Orman oksijen yangının tehditindeki alâsın.
Malesef hiçbir adıma oksijen dikilmiyor.
Ormanları yok etmeden seni gerçekten sevemem.
Bir ağaç yüzlerce kalem 20 şiir senede
ilkokuldan liseye hatta sonrasında bi sene boyu
Karşılaştığım her işlemin sonucu sen eder
Tütünüm olmalıydı basmalıydı yarama
Emin olsam varolduğuna sıkıntıları aramam
inşallah beni hiç bir mühitte birkez bile bulama
Yinede birgün vazgeçersem eğer yıkıntıları arala
Hayır efendim ona ihanet derler zira gurur buna
Bir kadın yok hiç olmadı bakmayın siz kuruntuma
Islanan her mendil gibi inan birgün kurur bu da
Kıskanıyorum dudaklarını içtiğin her yudum sudan
Direncim, tükenmeyecek mürekkepler şöleni
Sevgi imparatorluğunda bu en parlak dönemim
iyice hantallaştım, haricen bir de şuvar
Elim bir kagıda bir kaleme bir başıma bir de sana yönelir.
Aşksa eğer aşka hicvin en üst perdesindeyim
Bu ödül sel suyun en derin mertebesinde mi?
Bunu kendime bilerek yapıyorum ve memnun halim
Derdin artık derdi var o benim çünkü dert elimdesin .
Yazmak değil yaşamak için muhakkaktır bilgi.
En zor yamaçlardan al bu kucaklarca bitki.
Ölümün kucağındayken neyi degiştirebilirsin ki?
Nasılsa tüm mutluluklar kucaklarda bitti.
Beni sefalet hücrelerine tıktı 5 kuruşluk ismin
Bu hücre istanbul'un gecelerinden pistir
Hala anlamış değilim sıra benim hakkımken
Nasıl oldu da başka birine bırakabildim pisti.
Sırtımda lastik izleri ve acı firen sesleri
Ben kazanın kurbanıyım haykırışımı resmedin
Bağırıyorum duymuyolar ses yerini bulmuyor da
Yine de sen hayalimden bi anlık vazgeçmedim
Bu devrin hiçbir şairi benimle yarışamaz
Beni sevmiyor olman hariç hiçbir şeyine karışamam
Sensizlige alışamam, sensizliğe barışamam
Yaşamda herkes hak verir de bir kısmını tanısalar
Rüyalarıma aşık oldum gücünden ötürü
Sana aglamak zevk-ü sefa, gülürsem ölürüm
ilk işim seni bulmak olacak görünce günümü
çünkü bana bir tek sen yaşatabilirsin gülünecek ölümü
gülmek ne haddime, zifte döndü ciğerlerim
umrunda olduğum sürece, umrumda değil diğerleri
bir yer verin, ayda geçse beklerim sıkılmadan
sen canım, cicim, anam, babam, balım, biraderim."