çeyrek asrı geçkin ömrümde duyduğum en tehlikeli yalandır.
'bir halk nasıl bölünür' diye uzun uzun düşünülmüş, arkasından bu fikir öne sürülmüştür zannımca.
sen türkiye gibi bir ülkede, baş örtülü ve çocuklu bir kadını köşeye sıkıştır, üzerine işe, taciz et; o kadın bir de akp belediye başkanı'nın gelini olsun; elimizdeki görüntü kayıtlarını açıklayacağız de; olayın üzerinden 1 sene geçsin ama ne kayıt açıkla ne de yasal işlem yap; üzerine bir de karşıt kayıtlar çıktığında sessiz kal.
yalancı gazetecilerin; "görüntüleri izledik", "konuşma yetisi yitirmiş", "korkunç bir şey" vs. diyerek belli bir kesimi tahrik ettiği yalanın üzerinden 1 yıl geçti.
şerefsizce, haince, müslümanlıkla alakası olmayan sırf kendini eleştirenlere karşı bir cephe oluşturmak için 3-5 kişilik bi orospu çocugu grubu tarafından kurgulanmış yalan beyan.
çamur at izi kalsın dedikleri bu olsa gerek. yoksa yalancının mumu yatsıya kadar mı yanar mı deseydim. neyse ya neyse ki caddelerde bile kıçımıza kadar kameralar ile donatılmışız.
akıl var mantık var. biri yolda giderken diğerinin gelip üzerine işemesi gibi bir durum olabilir mi? hedef tutmaz en basitinden. ek olarak eylemlere katılan kişiler bölücü değil birleştiriciydi kimse böyle bir durumdan bahsedemez. yardımlaşmanın alası yaşandı keza biri işeyecek olsa lk başta eylemciler pataklardı.
bize yürürken işeyen bir örgütün olduğunu göstermiştir. yalnız kadındaki rahatlığa ayrı bir parantez açmak gerekir. kadını dövüp yerlerde süreklemişler üstüne işemişler. kadın 2 dakıka sonra hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etmiş. (bkz: go go power rangers) (bkz: yersen) *
olayın aslı şudur;
bi gün yine eylemdeyiz. polis tasmasından boşalan köpek gibi saldiriyor üstümüze her zamanki gibi. kaça kaça kabataş'a kadar gelmişiz arkadaşlarla. hava sıcaktı epey ve biz de yorgunluğun da etkisiyle hayvan gibi su icmekteyiz. tabi bu suyun dışarı çıkması da lazım vücuttan. kimse bizi dükkanına kabul etmedigi için, etrafta musait bir yer bakmaya başladık. tshirtünde #direngezi yazan arkadasa tip tip bakışlar da gelmeye başlamıştı. çıkar olm şunu, üstsüz gez, yaz ayı zaten, turist sanarlar dedim, demez olaydim. ciddiye aldı bu salak, çıkardı üstünü. durağın o tarafa geçerken, arkadaki agacin dibine işeyelim dedik. dört kişi baraj kurarken her birimiz sırayla işini görecekti. ben işeyip baraja duracakken, tam o esnada, yerde bi yirmibeş kuruş gördüm. ben eğildiğim sırada, bebe arabasını geri geri yanastiran bi türbanlı bacı, sen gel takıl bana küüüt yere kapaklan. hem de bizim barajın ortasına. bizim üstsüz arkadaş normal olarak işiyordu o an. kadın önüne doğru düşünce haliyle çiş şeysi biraz yüzüne geldi. o neyse de, fuat salagi kadını bi anda görünce orta yerde, köpek sanıp tepmeseydi iyiydi. bi de ben, kadın bana çarpınca dengeyi yitirip, bebe arabasının üstüne düşmeyeydim keşke. neyse biz hemen kaçtık, karşıdan geçen çarşı grubuna katıldık, yittik arada.
vay efendim sonra birsürü laf etmişler arkamızdan. yok kadını dövüp yere sermişiz, yok yerde tekmeleyip üstüne işemişiz, bebeyi de dövmuşüz falan. ayıptır amk, allahtan korkun.
bir iki tesadüfi kazayı abartıp, politika malzemesi yapanları da ayriyeten kınıyorum.
bütün konuşmalarında bu konuyu açarak, toplumu ikiye bölen bir başbakana sahibiz. bir de bu görüntüleri izlediğini söyleyen köpek katili ismet berkan var, açıklayamadı henüz ne seyrettiğini. yalanlarınız bitmedi lan ne biçim bi ülke olduk arkadaş.