en tepesindeki o küçücük tuvaletin kapısının arkasında "seni seviyorum aşkım" yazan ve başkada hiçbir dilde hiçbir yazı, çizik vs. bulunmayan kule. her gün milyonlarca ziyaretçi çıkıyor o kuleye ve tuvaletlerini kullanıyor. hiçbirinin aklına gelmemiş bir şeyi sadece bizim milletimizin insanının akıl etmiş olması çok düşündürücü yahu. gören yabancılar onun türkçe bir yazı olduğunu anlamasalar keşke. gerçi aşkımdaki "ş" ele veriyor her şeyi. türk milleti olarak her gittiğimiz yerde iz bırakma endişemiz mi var ne? heee bu arada dokunmaya kıyılamayan notre dame kilisesi'nin duvarlarına kazılmış sinan kalp necla'yı saymıyorum bile.
rivayete göre ünlü bir fransız şair kuleyi hiç sevmez fakat bu kulenin hep altında otururmuş,sonra meraklı bir arkadaşı sormuş üstat sen hem kuleyi sevmiyosun hemde hep altında oturuyosun neden diye sormuş.
şairse,koca şehirde etrafıma baktığımda bu lanet kuleyi görmediğim tek yer burasıda ondan demiş.
paris'in en kötü yapısıdır.
şairin biri sürekli onun altında şiirlerini yazarmış
sormuşlar, herhalde çok seviyorsunuz bu kuleyi;
yok demiş, bu demir yığınını görmediğim tek yer burası bu güzel şehirde o yüzden burda yazıyorum.
ben de parise gittiğimde entrylerimi hep onun altından yazarım. o demir yıgınını görmediğim tek yer orası oldugu için.
sonra bir gün picasso, platini ve ben seine nehrinin kıyısında oturuyoruz... yok artık!
fransada devam eden türkiye mevsimi etkinlikleri çerçevesinde , bu gece saat 21.00'de türk bayrağının renkleriyle ışıklandırılacak olan ; paris deyince akla gelen ilk mimari yapıdır... ışıklandırma işlemi , fransız faşistler tarafından tepki toplamış , paris belediye başkanı bertrand delanoenin protesto edilmesine sebebiyet vermiştir...
1. ve 2. katına iki katlı asansörlerle çıkılabilir. Çocukken babama sormuştum en üst kata çıkarken yorulmadın mı diye, babamda asansörle çıktık demişti. ben de o zamanlar hep merak etmiştim asansör dik (90 derece) olmayan bir yere nasıl çıkar diye. Çocuk aklı işte, hep dik olarak hareket eden asansörleri görmüşüz, hiç düşenememişiz asansörlerin aynı anda hem yatay hemde dikey olarak hareket edebileceğini. Ayrıca en üst kattan stade de france görülebilir.
hic kule gormesek yazilan tanimlara inanacagim neredeyse... demir yığını desem birilerinin gucune gidecek biliyorum. seine nehrinde opera esliginde seyahat etmek cok daha keyifli...
paris'in sembollerinden biri haline gelmiş olan metal aksam ağırlıklı üçgen şekilli kule. adını mimarından almıştır. mimarı aynı zamanda izmir'deki konak pier'in de mimarıdır.
paris halkının demir bayan adını verdiği 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde inşa edilmiş bir kuledir.
ii. dünya savaşı sırasında, işletim sistemindeki hasarlar sebebiyle asansörler devre dışı kaldığında, adolf hitler kuleye yaya olarak çıkmak zorunda kalmıştır.**
vaktinde ünlü fransız yazar* eyfel kulesinden nefret ettiğini söyler dururmuş.
fakat her öğle yemeklerini bu kulede yermiş. yazar bir gün yine öğle yemeğini kulenin en üst katındaki lokantasında yerken garson ünlü yazara "efendim bu kuleden nefret ediyorsunuz da neden öğle yemeklerinizi yemek için bu kuleye geliyorsunuz?
yazar cevabı yapıştırmış, "buradan nefret ettiğim doğrudur. öğle yemeği için buraya geliyorum çünkü bu kulenin pariste görünmediği tek yer burası."
özünde bir demir yığını olmasına rağmen, ışıklandırmasıyla son derece romantik gözüken devasa kule. özellikle en üstü katına çıkarken binceğiniz asansörle uçuyormuş gibi hissedebilirsiniz.