bir coşan sel gibiyim engeller aşıyorum
gecenin sükununda sensiz dolaşıyorum
ne çıkar aramasan, sormasan, hiç gelmesen
ben seni iç dünyamda tadarak yaşıyorum
gözümde dertli yaşlar, dinmese de yavaşlar
günüm sesinle başlar ey sevgili sevgilim
gece düşümde güya sen gelmişsin olur ya
birden parladı dünya ey sevgili sevgilim
ne çıkar aramasan, sormasan, hiç gelmesen
ben seni iç dünyamda tadarak yaşıyorum
gözümde dertli yaşlar dinmese de yavaşlar
günüm sesinle başlar ey sevgili sevgilim.
eski türk filmi müzikleri tadında, özel sözleri ve gönülden hissedilen yorumuyla, çok özel, güzel bir hümeyra eseri.*
&feature=share
--spoiler--
bir coşan sel gibiyim engeller aşıyorum
gecenin sükununda sensiz dolaşıyorum
ne çıkar aramasan, sormasan, hiç gelmesen
ben seni iç dünyamda tadarak yaşıyorum
gözümde dertli yaşlar dinmese de yavaşlar
günüm sesinle başlar ey sevgili sevgilim.
--spoiler--
''Kafama bir düşünce saplandı: Yaşamımda ilk kez, onca şair tarafından dile getirilen, onca düşünür tarafından nihai bilgelik olarak ortaya konan gerçeğı gördüm. Gerçek: insanın özleyebileceği nihai ve en yüksek hedef, sevgidir. O anda, insan şiirinin ve insan düşünce ve inancının vermesi gereken gizli anlamı kavradım: insanın sevgiyle ve sevgi içinde kurtuluşu. Dünyada hiçbir şeyi kalmayan bir insanın, kısa bir an için de olsa, sevdiği insana ilişkin düşüncelerle ne kadar mutlu olabileceğini anladım. Tam bir yalnızlık konumunda, insan kendini olumlu eylemle dile getiremediği, çektiği acılara doğru bir tavırla -onurlu bir tavırla- katlanmaktan başka yapacak hiçbir şeyi olmadığı zaman, sevdiği insana ilişkin içinde taşıdığı imgeye sevgiyle yoğunlaşarak doyuma ulaşabiliyordu. Yaşamımda ilk kez, “Melekler, sonsuz bir ilahi mutluluğa ilişkin düşüncede kayboldu,” sözlerinin anlamini kavradım.
'' O ana kadar çok iyi öğrendiğim tek şeyi biliyordum: Sevgi, sevilen insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Sevgi en derin anlamını, kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. sevilen kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmaktan çıkıyor.''
''sevgimin, düşüncelerimin ve sevgilimin hayalinin gücüne hiçbir şey dokunamazdı.''
hümeyra'nın yıllanmış şarabının ruhu tam da varoluşçu psikotersapist viktor'umuzun auschwitz yıllarında bireysel ve evrensel en büyük farkındalığını anlatıyor adeta; 1997 yılına 95 yaşına kadar yaşamış olan viktor belki de bir yerlerden bu şarabı müzikal olarak da tatmıştır kozmos'un sonsuz titreşimlerinde.