bak şimdi ne diyeceğim, hemen bir güzellik yapıyorsun babama sayısal falan parayı vurduruyorsun. keza zara yeni sezon kendini aşmış bir güzellik ile göz kırptı bana geçenlerde. param yok, öğrenciyim ben çok da şey yapmadım. dolabımı yenilemek istiyorum, o zaman ne yapıyorsun; kendine iyi bakıyoosuun, öpüyosuun.
sen ne kadar yavşak bir şeysin lan gösterip gösterip sonra uyandırma lan birşeyden de. bugün hayatımın en boktan gününü yaşattığın için senin ben amınakoyum. lan herkese bana yaptığını mı yapıyorsun bilmiyorum ama ben o kadar dayanıklı değilim lan. yapma ya hayatımda nadir güzelliklerimi de alma lan elimden. ne kaldı olum daha alacağın ne kaldı lan. ya beni al yada sevdiklerimi benimle bırak yeter lan artık yeter. sikerim böyle haytın ızdırabını ya beni al yada sevdiklerimi almayı kes lan elimden. yeter lann harbi yeter al artık şu canımı.
"herkes, birbaşkası olmak ister aslında. bu yüzden kimse kendisi kalamaz.
kimi insanlar da yüklenemeyecekleri ya da sürdüremeyecekleri masalları yaşamaya kalkışır!..."
yol dediğin nedir ki, geçer gidersin rüzgarlı kızım. yol değil, yolculuktur önemli olan. nasıl yolculuk ettiğindir, nerede durduğun, nerede mola verdiğin , ne zaman yoluna devam ettiğin, hangi sapakları kullandığın, hangi dönemeçleri aldığın, ne zaman yavaşlayıp ne zaman hızlandığındır. kiminle yolculuk yaptığındır!...
aynı zamanda bir jehan barbur şarkısıdır. sözleri:
sıra bana geldi de
ben mi savdım şansımı
görünürde kimse yok, baktım
seni de alıp tüketmişler
kendilerine benzetmişler
unutmuşuz gerçeği
bürünmüşüz bir surete
her şeyin var mı
ben de bu kadar çok
onda hiçbir şey yok,yok yok
seni de alıp bitirmişler
kendilerine inandırmışlar
sıra bana geldi de
ben mi savdım şansımı
görünürde kimse yok, baktım
sana kandım ey hayat keyfine bak
yola gelmez kaderim beni çöz at
en derin yaralarla başlar en derin gülücükler...
en yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı...
en derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı...
ey hayat sen nesin lan,
seni hiç sevmiyorum, allahın gücüne gider mi bilmiyorum ama.
ki o da olmasa zaten verdiği canı çoktan almıştım.
hayat diyeceyim şu ki, sen bana pandik attıkça, ben sana tecavüz edeceyim. *
sen ki koca bir bunaksın beyaz ve yolunmuş saçlarınla. unutursun yaptıklarını ve yeniden zarar vermeye başlarsın bize. güneşinden mahrum edip yıldızlarından saklarsın. aydınlıklar yoktur senin için. karanlıksın, karanlıktakileri barındırırsın.
ey hayat!
sen ki yaşlı bir cadısın korkunç kahkahalarınla. dünyanın başına geçer ve karıştırırsın o büyük kazanını. içine her zehir attığında bir kahkaha daha atarsın lağım çukurunu andıran tek dişi kalmış ağzınla.
ey hayat!
sen ki dengeni kaybedensin elindeki bastonunla. bir gün güldürürsün, bir gün öldürürsün. her çukura basışında bir kez daha vurursun kafamıza bastonunla. acıdan bağırdığımızda çukurundan çamur atarsın üstümüze, battığımız yetmiyormuş gibi en derine.
ey hayat!
sen ki öldürmeden yok edensin. güldürmeden ağlatan, sevdirmeden ayrılan.