hocam sigara dumanı gibiymişsin. Uçup gidiyormuşsun. Öyle Diyorlar. Ben daha başlamadım sigaraya. Ama bu hipotezi bende de doğruluyorsun biliyor musun?
Bugün varsın, yarın yoksun. Kocaman bir çığlık olsun.
Bazen gerçekten yaşamayı çok beklediğimi düşünüyorum. Bekledim. Hem ilk hem sonmuş gibi.
afedersin ama, amına koyim senin lan. sevdiğim kızın bana abi demesinden bile betersin olm. dahası sevdiğim bi kız bile çıkmadı karşıma. of amına koyim nerde kaldı lan şu büyük?
ya sen nasıl bir şeysin? gerçekten çok merak ediyorum. şu an, sinirden patlayacam. ulan her zaman, en kötü şeyleri neden en iyi insanların başına getiriyorsun? hep kötüler mi kazanacak anasını satem? o zaman, neden iyi insan olmanın bir erdem olduğu söyleniliyor. senin bana attığın kazıklardan da, senden de bıktım lan. ne şirret bir şeysin.
sen... en ummadığım zamanlarda darbeyi indiren hayat.. bazen beni gerçekten çok yoruyosun. oturup ağlamakta çare değil artık. genç yaşıma rağmen hayat beni çok yordu. ama herşeye rağmen iyiki hayattayım ve iyiki hayatta zevk veren şeyler hala var.
Uyandım; üstümde geceden kalma tutarlı sarhoşluklar, her kutlamada kendini tekrar eden ezberlenmiş yüz ifadeleri, bir de yabancı gözler üzerinden tanımladığım kendiliğim var tabii... Öyle bir uyandım ki... Üstümde 2010 uyuyordu; ölü toprağı gibi ağırlık yapıyordu. Makyajımı silmeden, üstümü değiştirmeden sızıp kalmıştım bir köşede. Köşeler bana, artık tekrarlanmaktan yorulmuş umutlarımı hatırlatıyordu. Sokağa çıktığımda, yeniliğin sayfasını aralayacak bir ayraçtım. Gökyüzüne baktım; yeni yıl bizi kar yerine güneşle karşılıyordu. Neye yormalıydım bu durumu? Yeni yıl sabahı yağan kar,önümüzde açılan el değmemiş günlüklerin beyazlığı değil miydi? Yani bu yıl, bizi bekleyen herhangi bir yenilik yok muydu? Güneşi hayra yormalı diye düşündüm. Belki eskinin sıcağında ılınacağız bu yıl, kendimizi aşinalık yarattığımız hikayelerde yeni bir karakter yaratmaya zorlayacağız. Diye umdum. Belki de... Dünden bu yana ömrümden eksilen bir gün mü yoksa koca bir yıl mı anlayamazken, eskiyen bir şey olmadığını, hayatın beni beklemekten hiç yorulmadığını fark ettim. ihtiyaç zamanlarında birbirimize güç veren yegane şeylerdik bunca zamandır. Hayat, beni kendine katmaya o kadar meraklıydı ki, yaşama karşı verdiğim o hezeyanlı direnişten vazgeçtim. içindeyim ey hayat! Uyandım!
sen benimle ne kadar uğraşsanda ben seninle inadına dalgamı geçiyorum hayat. beni asla yıldıramayacaksın.çünkü ben çok güçlüyüm.beni çok yorduğunun farkındayım ama asla pes etmeyeceğim.bekliyorum sıradaki oyununu. bakalım bu defa neyle geleceksin karşıma? ama şunu iyi bil ki ben artık seninle kartlarım açık oynuyorum...
çok süpersin aynen böyle devam et. ne bok yediğin belli olmasın, bir öyle bir böyle harbi topsun lan sen. valla korkmasam bensiz bırakırım seni de işte g.tüm yemiyor. neyse sana hayırlı işler.
Hayat ne garip bugünlerde ; Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı !..Daha büyük evlerde kalıyoruz ama daha küçük ailelerde yaşıyoruz..! Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı !..Diplomamız bol ama sağduyumuz az..! Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı !..ilaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı..! Sorumsuzca para harcıyoruz ama az gülüyoruz..! Trafikte çok hızlıyız ama çabuk parlıyoruz !..Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz..! Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz !..Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik..! Çok konuşuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz !..Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik..! Hayata yıllar ekledik, yillara hayat katamadık !..Ay' a kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komşumuza geçmek için karşıya geçmiyoruz..! Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine
inemiyoruz !..Havayı temizledik ama ruhları kirlettik..! Atomu parçaladık, önyargılarımızı yıkamadık !..Çok yazıyor ama az gelişiyoruz..! Daha çok plan yapıyoruz ama daha az sonuç alıyoruz !..Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla..! Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı !..Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi..! Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı !..Bilgisayar ağları kuruyoruz, bilgi otoyolları inşa ediyoruz ama kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz..! Dünya barışı der, silahlanırız !..Daha mutlu olmak için somurtarak çalışırız..! Yani bugünlerde ; Eve çift maaşın girdiği ama çiftlerin boşandığı !..Güzel evlerin yuva olamadığı..! Kısa seyahatlerin, kağıt mendil gibi ilişkilerin ; Yıka çık gönüllerin, tek geceliklerin !..Kilo dertlerinin ve her derde deva vitaminlerin..! Vitrinlerin dolu ama gönüllerin boş olduğu ; Günlerde yaşıyoruz !... *
Kimi için mutlu huzurlu bi yaşam sağlayan, kimi içinse hüzünlü buruk bir yaşam. Evet herkes hakkında farklı düşünüyor. Bazen olan biten olaylar karşısında yenik düşüp bırakıyorlar seni. Son veriyorlar hayatına, sana!
herkese iyi davran olur mu?
şu ana kadar tanıdığım en güzel kız, 18 yaşında kendisinden 9 yaş büyük biriyle evlendi(rildi).
su gibi güzelliği bir yana asalet timsali bir hatun. yüzünde nur var. öyle diyeyim.
lise2 deydi daha...hazırlığı atlayamamıştı. biz öss kasıyoruz. dersleri zayıf, ağlıyor. belli, okumak istiyor. ketum da biraz...anlatmaz öyle aile meselelerini, ama özel okulda paralı okuyor. belki de durumları yok. haberi geliyor sonra, evlenecekmiş diye duyuyoruz. isteyenler o biçimdir zaten diye tahmin ediyorum. muhafazakar aile...betül kapalı, çevre belli... sonra toparlamış kendini biraz. soruyorum yurda gelince, doğru diyor. okul bitince evleneceğiz. seviyor musun peki, nasıl oldu bu iş, okul ne olacak soruları kafamda cirit atıyor... ama "hayırlı olsun" demekten başka bir şey diyemiyorsun. çünkü artık 'kızım dengesiz o çocuk yea' geyiğini yapmıyoruz. müstakbel kocası... -mış gibi davranma evresine çoktan girmişti canım arkadaşım. olgunluk abidesi olmuş. başka bir zaman dayanamadım, üniversite okumayacak mısın peki? dedim. herifçioğlu zenginmiş. almancı mantalitesine benzer bi olaymış meğerse, hollanda'ya taşınacaklarmış da, orada okurmuş da... içim nasıl acıdı. kendi inanmıyor bu söylediklerine... tek kelime etmedim bu sefer. okuldakilerle bağını koparmaya başladı, nişan alışverişinde bilmem ne provasında haberlerini aldık hep...bunları duyduktan sonra türevle kosinüsle nasıl uğraşayım hacı ya!
mesele 18 yaşında evlenmesi değil... ne ilk ne son arkadaşım küçük yaşta evlenen... mesele, bu kızın ailesinde olduğu gibi; "nasıl olsa evlenip çoluk çocuğa karışınca ev hanımlığı yapacak" hipoteziyle "hayırlı bir kısmet" ile evlenmesinin uygun görülmesi ve eğitiminin amınakoyulması! yalan oldu tabi o üniversite mavalları... zaten işleri bozulmuş damat tarafının, türkiye'ye dönmüşler. sormadım, ama anladığım kadarı ile, kızı rahat eder diye güvenilen zenginlik suyunu çekmiş. şimdi mezunlar buluşmasındaki resmine baktım. sınıf arkadaşları, biz...konuştuğumuz konular okul, kariyer bilmem ne... betül eve gidince yemek yapacak ya. hani öğrenci yemeği falan değil...sindiremiyorum arkadaşım! hayatından memnun olsa, veya en azından o izlenimi verse, tebessümden ileri gülüşleri olsa, gıkımı çıkarmayacağım. mutlu mesut geçinsinler. ben de kariyer manyağı, işkoliğin teki olmıcam zaten...ama, hayat! çok reröröymüşsün be... ne farkımız vardı...neyi olduramadın be hüsnü amca... veya ne oldu da verdin kızını...