hayat, dibini göremediğim ve akıbetinden haberdar olamadığım bir kuyu adeta.
kimi zaman çok kalabalık, çok sıkışık, çok iç içe yaşıyorum birçok şeyi...
hislerimin kargaşası, yoruyor.. boğuyor beni.
derinliğine hapsolduğum kuyularda gizlidir belki de, mutluluğun gizemi.. kimbilir... hayat ne garipsin !
olabildiğince haykırıyorum...
ben burdayım, ben burdayım... ben bu-ra-day-dım !!
lütfen yok sayma artık beni !
içinde olmayı istemediğim bir çembere dahilim şimdilerde, artık çember dışına taşma çabam yarım.
biliyorum bir el... bir el çekip alacak beni bu kargaşadan.
geleceğinden emin bekliyorum, sıkılmadan hayıflanmadan...
her şeyim olamadan ellerimden kayıp giden hiçbirşeylerime sadece bakmakla yetiniyorum. hayat.. çok acımasızsın.
kendime biçtiğim ömür kırk yıl ve yaşadığım yıl sayısı otuz. az kaldı be gülüm, biraz daha sabır ha! verdiğim rahatsızlıktan dolayı son nefesimde özür dilesem yumuşamaz mı katı yüreğin? olsun, yine de ben seni çok sevdim. hakkını verdim mi bilmem; fakat aşık oldum, sonra terkettim, aşık oldum terkedildim, aşık oldum ağladım. bu seni mutlu eder mi?
hayat beni neden yoruyorsun ?? ben o kadar çabalıyorum içime polyanna kaçmışcasına mutluyum, umutluyum ama sen neden huzrsuzluk yapıyorsun ?? kıskançmısın sen ?? nesin sen ?
benden aldıklarını koyacak bir yer bulamadıysan geri ver, söz senden daha iyi bakacağım diyordum ya vazgeçtim. senin gibiyim bende işte bi öyle bi böyle.
Uçsuz bir iskeledeyim şimdi... Adımlar atıyorum bucaksızlığa doğru... Denizi seyrediyorum alabildiğine, taşlar sektiriyorum içimin halkalarını oluşturan...
Hafızamı zorluyorum her halkada ama hatırlayamıyorum... Ne zamandan kalma bir alışkanlıktı bu bilmiyorum. Hatırlamıyorum...
Şimdi ardımda boyumca dalgalar bıraktım.
Rüzgarın uğultusuyla dans ediyorum. Çıplak ayaklarımın değdiği her kum tanesi içimin ateşini körüklüyor. inançlarımla daha bir güçlendiriyorum alevleri. Sonra birer birer ateşe atıyorum düşlerimi, sevinçlerimi, hayal kırıklıklarımı, suskunluklarımı... Ama en çokta acılarım yanarken zevk alıyorum. Daha da büyüyor ateş sahte yüzler yanarken. Karşı koyamıyorum ateşin büyüsüne...
Korkuyorum...
Gökyüzünde denizyıldızlarını seyretmeye koyuluyorum. Dolunaysa denize düşmüş dalgaları kucaklıyor. Bulutlarsa ayak izlerimi saklıyor haylaz bir çocuk edasıyla.
Neler oluyordu? Her şey yer mi değiştiriyordu yoksa değişen dünya mıydı? Tıpkı gerçeklerle yalanların yer değiştirdiği gibi..
şimdi ben, yok denecek kadar çokum.
firardayken insan ve buz kesiyorken hava,
soğuk en çok parmak uçlarıma yakışmaz.
şimdi vakit seyir defterimde yorgundur,
şimdi feryat en çok sesimin tonunda vurgundur
ve şimdi hayat;
cevabini bildiğim en zor sorudur.
kuleler yaptırdım içime
11 eylül gibi vurulmak isterim.
kalbini çarpanlarına ayıra bilen varsa gelsin.
yoksa, zerafet bu başta döndürme kuvveti değildir.
cüceler yaptırdım içime,
görmek isteyen varsa eğilsin.