ey hayat

entry172 galeri0
    1.
  1. onur akın'ın yılmaz odabaşı'nın bir şiirinden bestelediği sarkısı. hele şu mısrası insanı gerçekten yaralar:

    ..birini sevmişsindir geçen yıllarda
    açık gibi bir yara gibidir hala
    hala çok özlersin onu
    ağlayamazsın...

    tam sözleri soyledir.

    ey hayat,sen şavkı sularda bir dolunaysın
    aslında yokum ben bu oyunda
    ömrüm beni yok saysın

    yaşam bir ıstaka
    gelir vurur ömrümün çoşkusuna
    hani tutulur dilin
    konuşamazsın

    tırmandıkça yücelir dağlar

    sen mahlupsun sen ıssız
    ve kalbimde kuşların gömütlüğü
    tutunamazsın...

    eloğlu sevdalardan dem tutar
    aşk büyütür yıldızlardan
    yasak senin düşlerin
    dokunamazsın

    birini sevmişsindir geçen yıllarda
    açık gibi bir yara gibidir hala
    hala çok özlersin onu
    ağlayamazsın

    yolunda köprüler çürür
    sesin,sessizlik sanki bir uğultuda
    savurur hayat kül eyler seni
    doğrulamazsın!

    yapayanlız bir ünlemsim
    dünyayı ıslatan şu yağmurlarda
    herşey çeker ve iter
    anlatamazsın

    yaşam bir ıstaka
    gelir vurur işte ömrünün çoşkusuna
    sesinde çığlıklar boğulur ama
    bağıramazsın...

    sonra vakit erişir,toprak gülümser sana
    upuzun bir ömrün ortasında
    ne hayata ne ölüme
    yakışamazsın!

    yazdırmalısın mezar taşına:
    ey hayat,sen şavkı sularda bir dolunaysın
    aslında hiç olmadım ben bu oyunda
    ömrüm beni yok saysın...
    8 ...
  2. 2.
  3. bu kadar mı güzel anlatır insan halini,şair gerçekten çok iyi anlatmış.
    1 ...
  4. 3.
  5. ilk okuduğumda beni zırıl zırıl ağlatan, içime işleyen şiirlerdendir.
    "...upuzun bir ömrün ortasında
    ne hayata ne ölüme
    yakışamazsın..."
    1 ...
  6. 4.
  7. merhaba. iyi değilsin biliyorum, her gün milyonlarca kişi sana farklı dillerde lanet okuyor, ana bacı sövüyor ve senden vazgeçiyor bir kısmı da. herkes seni kendilerinden çok ayrı bi yerde, bir boyutta sanıyordur belki de. bilmiyorlar ki, hayat demek ben demek! ben, iceu, ne yaparsam hayattır, ne düşünürsem de. benden gayrı bi hayat yok ki ben eğer oturup lanet okuyacaksam önce kendime, sonra o hayatımı zindana çevirenlere sonra yine kendime okumalıyım. tabii ne işe yarayacaksa... senin için öyle üzülüyorum ki, ama bir yandan da seviniyorum, sayemde anlamlanıyorsun.
    1 ...
  8. 5.
  9. yakala saçından tut hayatı çevir yüzüne, öp öp..
    2 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. asla dediğin her şeyi bir gün muhakkak yaşayacaksın diye bi kural mı var benim bilmediğim?
    yoksa bana özel mi tüm bunlar?

    Yaşamak zorunda olduğum insanları, yaşamak zorunda olduğum çevreyi, yaşamak zorunda olduğum şehri...

    Seçme şansım yok benim hiçbir şeyi.

    Sadece yaşama hakkım var.
    Seçenek tek, işine gelirse mi diyorsun yoksa hayat,
    Dalga mı geçiyorsun?
    yeni sürprizin ne?
    daha neler bekliyor beni?

    asla dediğim her şeyi yaşadığım şu hayatta, bir daha asla asla demeyeceğim...

    ama söylemeden geçemem;

    (bkz: hayat seni ben seçmedim)
    5 ...
  13. 8.
  14. hayat 1 sınavsa ben adımı yazar çıkarım.
    6 ...
  15. 9.
  16. 10.
  17. ve işte sigaramın son nefesini alıp içime çektiğimde ciğerlerimi okşayan hisle doldu kalbim
    evet bu bir hüzün, belki de en büyüğü
    sigaram bittiği için değil, sana elveda demem gerektiği için.
    hayır bağımlı değilim derim hep, oysa şimdi diyorum;
    'evet bağımlıyım'.
    eğer seninle daha fazla zaman için gerekiyorsa bir sigara, ki evreni içerim senin için,
    sevdiğim için...
    işte son nefesim bugün;
    dumana boyanmış biraz beyaz ve elvedanın siyahı var içinde.
    tanrım! bir de baktım ki biten bir sigara, oysa masamda var bir paket
    dedi ki bana 'muhtaçsın sevdiklerine,sevdiklerinde zamana' ve tamamladı;
    'zamansa bana'.
    yaktım bir tane daha şimdi.
    hani vardır ya,
    hinlik peşindeki yaramaz bir çocuğun, gizli ve sessiz olması gereken bir anda,
    geri adım atarken bastığı çalıdan çıkan o ses! ve o his.asla tarif edilemeyen o his...
    işte onunla büründü beyaza nefesim.
    belki korku, belki heyecan, belki ikisi birden, belki hiç biri.
    belki de daha fazlası.
    belki değil, mutlak olansa 'ben'dim.
    evet bendim o his,
    bendim.
    sana elveda demem gerekince buldum kendimi kendimde,
    o his kapladı içimi.
    o his 'ben'dim.
    şimdi fark ettim de, kendimi bulmuşum sana elveda derken.
    gözlerimi kapatıp söylemem gereken tek bir kelimeyi aklımda milyonlarca kez tekrarladıktan sonra,
    ağzımdan dökülecek her bir harf için defalarca pişman olacağımı bilmeme rağmen söyledim ya;
    'elveda'
    ...
    evet o his 'ben'dim
    ve hiç bir zaman aklımda sönmeyecek sigaram,
    sen kalbimdeki ateşi söndürsende.
    ...
    o his 'ben'dim
    o hisse;
    ''ELVEDA''
    5 ...
  18. 11.
  19. gözlerimi ilk defa kadıköyde açtım, buna sen neden oldun ve belki de senden çok daha büyük bir güç. çok eğlendim, hiperaktifdim çocukluk dönemimde. her şeye koymaya çalışan, küfürü ağzından bırakmayan, her söylenen söze bir laf sokma çabası içine giren bir çocuktum. iyiydi, kötüydü - bilmiyorum. zamanı oldu 2 yaşında yanlışlıkla duble sek rakıyı fondip yaptım, zamanı oldu iki kızı kovalarken kendimi havuzda buldum. üzülmedim, kızmadım asla. çocuktum çünkü, bir amacım yoktu. dayak yediğimde ağladım, istediğim alınmadığında. yere düştüm, kolumu çizdim; yine ağladım. bütün nedenleri ağlamanın, sikindirikti. nedensizdi. çocuk olmanın getirdiği şeylerdi. gerçek değildi, can yakmıyordu. göz yaşlarım sadece bir aracımdı, istediklerimi almak için ve belki de doğal birkaç şey. ama her şey çok ama çok basitti; ye, iç, sıç ve arada da okula gidip eğlen. bu kadardı ve keşke bu kadar kalsaydı.

    kaderci olamadım hiç sevgili hayat, hiç olamadım ve belki de hiç olamayacağım. her zaman bir fark yaratmaya çalıştım; güçlü değildim belki ama büyüğün küçüğü ezmesine asla izin vermedim. dönemin popüler hareketi olan alt dönemi ezmek gibi bir gaflete düşmedim, üst dönemim ve sonradan dostum kankam dediğin adamın - o zamanlar bana cehennem azabı yaşatmasına rağmen hemde... ama olsun, pişman değilim. kimi zaman götleri kalktı, yine üzülmesinler diye bağırmadım. bağıramadım. küçük bir çocuğa sesimi yükseltemedim asla. gerektiğinde, yaralanacak olsam da, savunduğum değerlerin arkasında durdum. kimi zaman bölücü oldum milleyetçi olduğum için, kimi zaman müslüman olmayan bir insan olarak isimlendirildim. bunlar da önemli değil aslında biliyor musun..?

    ilk aşkım, hayatımda sevdiğim ilk kız - senden, uzun süreden sonra, ilk defa bir şey istedim. mutlu olmayı. tek başıma değil! onunla! sadece ve sadece onunla, ama hayatımın en kötü üç ayını geçirdim. dağıldım, paramparça oldum. üç kere, üst üste beni aldatmayı başardı. üç kere, başarıyla ağzıma sıçtı. tereddüt etmeden, bir kere bile çaktırmadan. aşk a, sevgiye olan güvenimi yok etti. öz güvenimi yerle bir etti. ilk defa, gerçekten canımı yaktı. beni günlerce ağlattı, durdurak bildirmeden. bir kere bile ağzımı açmadım, açamadım. küfür etmedim, saygısızlık yapmadım. kirli çamarşırlarını ortaya dökmedim. onu mutsuz etmek için tek bir hareket bile etmedim. ne yüreğim buna izin verdi, ne de insanlara duyduğum aşırı saygı. ama bu yine kullanıldı ve yine kullanıldı. ta ki ben bitene kadar ve yerle bir olana..

    içime kapandım, üzüntüden belki - belki de öz güven yoksunluğundan. bilgisayar tek aşkım, tek sevgilim oldu. beni asla aldatmadı, birkaç kere belki bozuldu ama sonunda hep benim oldu. alındı bazen benden ceza olarak, kimi zaman ben açmadım.. sevmediğimden değil, deli gibi sevdiğimden bu. beni kıramazdı çünkü bu bilgisayar, bunu yapamazdı. isteyemezdi çünkü. patron ben değildim, ama buna rağmen beni asla üzmedi. nedenini hala bilmiyorum. bir süre sonra, doktorların bir daha aşık olamaz dedikleri kalbim, başka bir kıza yandı, tutuşmaya başladı. önce anlamadım, anladıktan sonra da korkmaya başladım. ayaklarım titredi onunla göz göze gelince. bir saniyeliğine görebilmek için onu, kırk takla attım. sesini duymak zordu, elini tutmaksa belki de imkansız. uzaktı bana, yakın olmasına rağmen. şu zamana kadar iki kere elini tutabildim, zorla bir yerde. iki kere de yanaklarıma, o güzel ve kıpkırmızı dudaklarından birer öpücük kondurdu. zamanın durduğu ve mutlu olduğum ender anlardan biriydi. tek düşündüğüm o olmuştu, ta ki gidene kadar. belki canımı acıtmadı bilerek, ama gitmesi bile yetti bu sefer.

    ve şimdiki zamana dönelim.. gözlerim dolu şuan hayat. umarım mutlusundur. ilk defa, sadece mutsuz olduğumdan ve kederimden - rakımı yudumluyorum. sarhoş olmak için, kendimi biraz daha erken öldürebilmek için. ağlarken belki, kendimde olmamak için. umarım mutlusundur. çünkü ben değilim. sevmek benim için önemli olan tek şey. sevmek ve sevilmek. bunu elimden aldın ya, beni sürekli tekmeledin ya yerde - sana tek bir şey söyleyeceğim.

    umarım, eğer bu işin arkasında birisi varsa ve böyle bir şey yaşama sansı varsa, bu umutsuzluğu ve acıyı tatmaz. yada düşmanlarım falan. para bulunur, kalacak yerde. belki jaguar ın olmaz da, tofaş ın olur. malikhane de yaşamazsın da, gece kondu da yaşarsın. ama bir gönülde yaşayamayınca - ölüyorsun. sen ölme.
    2 ...
  20. 12.
  21. mağrur olma o kadar, biteceksin sonunda. yavşak.
    3 ...
  22. 13.
  23. karşıma her zaman canımı yakan, beni sırtımdan vuran insanları çıkardığın için, her günümü daha da berbat bir hale getiren bütün karmaşıklıkları bana sunduğun için, ama yine de ne zaman senden vazgeçmek için bir adım atsam elimi tutan iki insanı karşıma çıkardığın için sana teşekkürler.
    1 ...
  24. 14.
  25. hayat;
    uzun zaman sonra tekrar ciddi kararlar verdirdin bana.
    eğer bu sefer yine sözümden döndürürsen, pişman edersen beni bu oyunu burada bırakırım haberin olsun.
    sana son bir şans daha verdim, senin bana verdiğin gibi.

    --spoiler--

    uykusuz bir gece
    ve saat epey geç
    aklımda bir sorun var ve bir de cevap
    sabah olsa ben bi kere sızsam
    ve sonra tekrar uyanıp da konuşsam
    hayat hayat
    diye ben!
    hayat hayat
    dinle beni!
    bırak, bırak
    peşimi benim
    hayat ben vazgeçtim.

    --spoiler--

    yine söylemek istiyorum sebepsizce;
    (bkz: hayat seni ben affetmedim)
    4 ...
  26. 15.
  27. 16.
  28. hayat, kadere inat seni her düşüşümde sil baştan yeniden yaşamayı öğrendim.
    3 ...
  29. 17.
  30. hayat! 2 satırlık insanları gözümde roman yaparken ben, zamanında neredeydin? geç olmadan vursaydın ya yerden yere, hep yaptığını yapsaydın ya.. affetmeye kendimden başladım hayat.. ve sen son sıradasın..
    1 ...
  31. 18.
  32. hayat! sen anlatılmazsın, yaşanırsın...
    0 ...
  33. 19.
  34. 20.
  35. ey hayat çek o pis ellerini hayallerimin üzerinden. bari onlar temiz kalsın.
    2 ...
  36. 21.
  37. * *
    --spoiler--
    yaşam bir ıstaka
    gelir vurur ömrünün coşkusuna
    hani tutulur dilin
    konuşamazsın!

    tırmandıkça yücelir dağlar
    sen mağlupsun sen ıssız
    ve kalbinde kuşların gömütlüğü
    tutunamazsın;

    eloğlu sevdalardan dem tutar
    aşk büyütür yıldızlardan
    yasak senin düşlerin
    dokunamazsın...

    birini sevmişsindir geçen yıllarda
    açık bir yara gibidir hâlâ
    hâlâ ne çok özlersin onu
    ağlayamazsın...

    yolunda köprüler çürür
    sesin, sessizlik sanki bir uğultuda
    savurur hayat kül eyler seni
    doğrulamazsın!

    yapayalnız bir ünlemsin
    dünyayı ıslatan şu yağmurlarda
    herşey çeker ve iter
    anlatamazsın...

    yaşam bir ıstaka
    gelir vurur işte ömrünün coşkusuna
    sesinde çığlıklar boğulur ama
    bağıramazsın...

    sonra vakit erişir, toprak gülümser sana
    upuzun bir ömrün ortasında
    ne hayata ne ölüme
    yakışamazsın!

    yazdırmalısın mezar taşına:
    ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın
    aslında hiç olmadım ben bu oyunda
    ömrüm beni yok saysın.
    --spoiler-- *
    1 ...
  38. 22.
  39. Öylesine düşünme zorlama sus gibi birşey bu hayat.
    1 ...
  40. 23.
  41. ey talih dön artık döneceksen ya da yol ver gidelim artık böylesi zor geliyor.
    1 ...
  42. 24.
  43. her noktasıyla çok çok iyi olan bir şiir, bir beste, bir ses...
    0 ...
  44. 25.
  45. konuşabilmek için...
    tutunabilmek, ağlayabilmek, doğrulabilmek için...
    anlatabilmek, bağırabilmek, hayata ve ya ölüme yakışabilmek için tam da!

    mezar taşlarımıza yazdıralım ki : ömrüm beni yok sayma

    --spoiler--
    eloğlu sevdalardan dem tutar
    aşk büyütür yıldızlardan
    yasak senin düşlerin
    dokunamazsın
    --spoiler--
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük