mesajlar atan, hakkında güzel şeyler yazan, yazdıklarını okuyup içinden aforizma çıkaran, 10:30'da entry bekleyen, gecikince kızan, oğuz atay a mektupları takip eden herkese çok teşekkür eden yazar.
(#5534820)
(#5534824)
(#5534827)
(#5371466) nolu entryleri sayesinde uzuuun uzun girilen entryleri de sıkılmadan okuyabileceğimi farketmemi sağlayan yazar. dizi gibiydi bu entryler, bir solukta okuyuverdim ve başlıklar arası kopuklu da olmuyor; entrynin sonuna geldiğinizde sizi kendiliğinden yönlendiriyor sonraki başlığa. lafı uzatmadan söyleyeyim, gözlerim doldu entry dolayısıyla ilk defa yahu.
edit: eksi verenlerin sebeplerini geçekten inanılmaz merak ettim. bana mı kastınız var yoksa experimental i mi çekemiyorsunuz söyleyin de bileyim. ***
hakkında çok fazla şey bildiğim yazar. **
ayrıca hoş sohbet insanı, güzel falan filan... ayrıca övülmekten hoşlamayan kişiliğe sahip olanlardan, bu yüzden övmüyorum.
ilk defa uzun entryden sonra daha yokmu yaa dememe sebep olan ağbi yazar. yada kişiselleştirmeden formata uydurursam cümlemi insana uzun entry okutup, üzerine de daha yokmu demeyi başaran yazardır. sabahtan beri pek bi okutmuştur, takip ettirmiştir. komik adam. komik dedim de okuduğum yazıları aşk acısı çektiğinde ki yaşadıkları. te allahım buda benden. ağbi ver elini öpeyim.
sözlükte hani klişe bir tabir vardır ya ''çok iyi yazar, hep yazsın bik bik''... işte o tabiri tam anlamıyla hak eden yazarlardandır.
(bkz: #5403014) no'lu entrysindeki şu tespiti ile ''abi hakkatten ya..'' dedirtmiştir.
''...aslında ayçin'in pek umurunda değildik, onun konuştuğu abiler vardı, bizle eğlenip onların yanında ciddi duruyordu. zaten kızlar hep abilerden hoşlanırmış, bunu o zaman bilmiyorduk.''
bütün iletilerini okumadım ne yalan söyleyeyim. tanımıyorum da herhangi bir mesaj atmışlığımız da yoktur.
ama okuyup da beğendiğim pek çok iletinin sahibi olan yazar. oğuz atay'a mektup yazsın o. ben okurum.
(bkz: #5365444) daha tam olarak 'fırat budacı'lık oyunundan kurtulamasa da 'çalar saat' formatına hücum etmiş kültürlü bir arkadaştır. (jack kerouac, beat gençlik, olası egzistansiyalist çıkarımlar vesaire)
ha nedir bu çalar saat formatı? şöyle izah edeyim sayın seyirciler; önce böyle orta çaplı emek verilmiş, ama iyi olduğuna kesinlikle inandığımız bir enty'i daha önce hiç açılmamış bir başlıktan giriyoruz. sonra belli aralıklarla -''yazının daha fazla kitleye ulaşması!'' adına- aynı başlık altına incir çekirdeğini doldurmayan (sol farme'e yeniden gelsin başlık maksatlı) entryler ekleştiriyoruz. kendimizi, yazımızı düzenli aralıklarla hatırlatmak mühim bu noktada. ama olayı çok da sulandırmadan giriyoruz o diğer entryleri. sonuçta şu elit ortamımızı, atayvari farklı duruşumuzu bozmamamız gerekiyor bir yandan. böyle minik ama kısık bakınızlar, ne bileyim tek cümlelik ama gizemli * dokunuşlar ile başlığımızı taçlandırıyoruz. (oh budacı ekol, her daim bambaşkasın sen. taçlandırmak derken bile ne tatlı öykündüm sana gördün mü?)
kasma bu kadar be eksperimental... rumuzuna münhasır olsun, bırak dağınık kalsın be. bak o sürekli mektup yazdığın oğuz atay en fazla '' ben buradayım okuyucum, sen nerdesin?'' kadar ovalamıştır o bilindik satıhları...
(#5365444) fırat budacı'lık ya da herhangi bir kimsecilik oynadığını düşünmüyorum. ayrıca ne oynarsa oynasın oynadığı şeyi de çok keyifli bir dille anlatacağına ikna oldum ben.
keyifle yazdığını düşünüyorum bu yüzden de fazlasıyla keyif veriyor.
yazıları ile epey keyifli zaman geçirten deneysel yazar.*
ufak hikayelerden oluşmuş bir kitap gibi, beğeniyoruz kısaca.
üçüncü nesil olmasına rağmen yeni farkettim, kınıyorum kendimi.
"nerde o eski ramones'ciler" yazarıdır. çok fazla konuşma fırsatımız olmamış olsa dahi votka takviyesi için gecikmeli de olsa teşekkürlerimi ilettiğim yazardır.
500. entry'imi önemli bir başlığa gireyim diye düşündüm, sonra tüm narsistliğim ile en önemli benim dedim, kendi nick altıma girmeliyim dedim, heyecanlandım, başlıyorum;
- Kafası karışıktır her zaman, mevsim salatası gibi bir adamdır.
- Kafası vücuduna göre büyüktür, diyarbakır karpuzu kafalı adamdır.
- Saçları yıllarca beline kadar uzundu, döküldüler sonra, ama karizmatik döküldüler, çimleri hiç uzamayan çim adamdır.
- Yıllar önce ekşi'de yazardı, çok eskiden ama ekşi bile yoktu o zamanlar, yazar yazar desktop'ında limon yazan bir text dosyasına kaydederdi. Word'de yoktu o zamanlar. Windows 3.1 gibi adamdır, dos ekranında win yazın gelir o.
- Uludağ ile sözlük olayına geri döndü, ama ne güzel bir yermiş bu diye değil, eski kız arkadaşı sözlük yazarıydı, aman yafşayan olur, ortamda biz de bulunalım diye girdi. Öyle de pis adamdır.
- Pek entry girmezdi başta, lakin kız arkadaşı terkedince, onu andy warhol'un dediği gibi 5 dakika ünlü yapan migros ta aglamak entrysini girdi kalbim acıdı dinlerken. Sonra mesaj kutusu aylarca doldu taştı, her okuyan bu sigarayı acın için içiyorum dostum, bu kadeh sana dedi, dertleşti bir sürü insanla. Kolay ağlayan, sıkça sözlük ile dertleşen sümüklü böcek gibi adamdır.
- Çok okumuş, entel diye tabir edilebilecek, ama concon görünümlü, ama rockçı, ama clublarda kıvırtan, kısacası ne idüğü belirsiz, 1tl'ye 4 çeşit yemek satan lokanta da gelen yemekler gibi adamdır.
- Çok gezmiştir, çokca yurtdışında, çokca yurtiçindedir, karıştırmıştır artık neresi neresidir, otel odalarında tek dostu bilgisayarıdır, ondan dizi izler, film izler, msn'de ona buna dert yanar, sözlük'e entry girer, civilization oynar, boş vakit geçirme ve bavul hazırlama uzmanı, yurtdışından getirilmiş ucuz çikolata gibi adamdır.
- Bass çalmaktan parmakları nasır tutmuş, kızların ellerini tutmaya çekinen, "elimi tutsaydın önce hayvan herif" nidasıyla pek çok tokat yemiş, şamaroğlanı gibi adamdır.
- 3 ay sonra 30 yaşına girecek, sürekli kendine "30'undan sonra başlıyor hayat hocu" gazı veren, ama hafiften dizleri titremeye başlamış, dışardan süper hayatı varmış gibi gözüken ama içini kurtların ölmeden önce kemirmeye başladığı ceset gibi adamdır.
500. entry'de de bir experimental klasiği olarak şu bakınızı verelim (bkz: sözlük ile dertleşmek)
Edit: experimental klasiği ne ya, 30 yaşında adam senfoni yazmış klasik olmuş, sen hala sözlüktesin gözlüktesin. De git pis herif...........@'
bu zirve şeysine katıldığı anda ağzından dökülen "bakunin" sözcüğüyle verdiği mesajı almanın yanında, harekete geçemememe muhtemel sebep can sıkıntısıyla ilerleyen anlardaki tatlı sohbet girişimlerini de piç etmek suretiyle yaptığım "robotluğa" getireceğim özrü, zaten bu sert çıkışla kendisi geri çevirmiş bulundu, yapacak bişi yok. fekat geç saatte başlamış bi lynch sohbetinin, estetik, drama, ve bana kafayı yedirteyazmış "existantialism"le doruğa ulaşmasını isterdim. olmadı, önümüzdeki zirvelere bakıcaz(burdan açık kapı bıraktım eklemlerimi yağlıycak, beni açabilecek mevzulara dair. he ilgin de yoksa bunnara, he he der geçersin bana baabi. artık birbirini dinleyen insan da bulmak zor ki zaten. bi anti parantez daha(hehe böyle de klişe aşığıyım.))
ayrıca nazik dilekleri için sonsuz teşekkür, ve bilmukabele. yalnız benimkiler onun için, hayatın diger sahasıyla ilgili olabilir ancak: aşk. dileklerimi kabul ederse sevinirim.
her zirveye lazım, saygıdeğer bir abimizdir kendisi.. saklandığımız parka aniden gelişiyle yarattığı panik dalgasını kısa sürede yaydığı güzel enrjiyle silmiştir.. **