süpersonik arabası **, süpersonik dostları (bkz: okky), süpersonik kız arkadaşları **, süpersonik yazıları, süpersonik müzik geçmişi * olan, lakin; skimsonik aşk hayatı ve skimsonik iş hayatı yüzünden arada bunalımlara giren yazar.
edit: evet arkadaşım sıkılıyorum uzun entry'lerinizi okumaktan, ne var yani? düşük cümlelerinizi takip edemiyorum, imla hatalarınızı bulmaktan yazının bütününe konsantre olamıyorum. bir tek bu adamın uzun entry'lerini sonuna kadar okuyabiliyorum. beni eksileyeceğinize kendinize bir çeki düzen verin.
ya arkadaşım futbol fanatiği mantığıyla yazar pohpohlamaktan vazgeçin artık. bu adam dediğiniz gibi iyi ve kaliteli bir yazarsa ( ki öyle ) üçüncü şahışların "yürü be koçum" tarzı iteklemelerine ihtiyacı olmaz. gereken cevabı kendisi verir ve vermiştir de.
nikim yok benim, haklı veya haksız kendisine bi eleştri getirmiş, experimental'de buna gayet seviyeli bi cevap vermiş. burada kimin haklı, kimin haksız olduğu mevzu bahis değil. önemli olan da bu değil zaten, önemli olan; konuyla alakası olmayan 3. şahısların savunma iç güdüsüyle karşı saldırıya geçmesi.
siz bu adamın kendisini anlatamayacak kadar aciz olduğunu ya da anlattıklarının yetersiz olduğunu falan mı düşünüyorsunuz da kontra atağa kalkıyorsunuz? bu her şeyden önce eleştirinin birinci muhattabına yapılmış bir saygısızlıktır.
önce eleştriyi bi anlamak lazım. eleştiri bir bilim değildir. Böyle olunca da duygusallık ve çıkar çatışmaları her zaman eleştiriyi boşlukta bırakmaya tutsak edecektir. Bilim, anlamları inceler; eleştiri ise anlam üretir ve bilimle okuma arasında yer alır.
Eleştiri bir önemsemenin kanıtıdır. ( buraya dikkat )
adam önemsenmiş ve bi eleştri yapılmış. bu kadar basit işte.
ortalık am,göt,meme,sik dolu yazılardan geçilmezken, okunacak bir şeyler yazıyor ya, bin beter olsun.
hele ki yaşına, başına bakmadan aşk üzerine yazıp bayıyor ya, sürüm sürüm sürümsün.
lan arkadaşlar şaka mısınız siz?
günde beş vakit bu sözlükte ağlaşmıyor musunuz? yok okunacak bişi kalmadı, hep troll doldu,kaliteli bir şey yazan yok, her yer bkz yazarı doldu falan filan.
al işte, elamanın biri çıkmış, emek veriyor, okunacak bir şeyler yazıyor. bu sözlüğün şu anki durumunda, şöyle adam gibi yazanları eleştirme lüksümüz, onları da tu kaka etme lüksümüz var mı?
yapılan terbiyesizliklere karşı kendisini savunan mükemmeltronik yazarlara kocaman teşekkür eden yazar.
ayrıca nick altında keşke hiç polemikler olmasa, ne de süpersonik olurdu hocu diyen yazar.
bir de sorulara cevap :
xelamony : aklıma geliyor, pıt diye yazıyorum, sonradan da bir daha okuyup editliyorum, öyle işte.
nikim yok benim, objebi: yapıcı eleştiriniz için teşekkürler, sol frame'de kalmak amaçlı değil onlar pek, akşam yazıyorum ben entryleri sakla diyorum, sabah ta editleyip ekliyorum, sonra gelen yorumlardan, yeni bir kaç fikir çıkıyor, onları ekliyorum. yani ilk yazı hep düz yazı oluyor, sonrasında aklıma bir diyalog, bir şiir, bir mektup geliyor, onu da ekliyorum. bir gün, bir başlığa konsantre olmak gibi birşey.
beni bilen herkes şunu da iyi bilir ki, iyi yazan adamlara karşı hiçbir hıncım filan yoktur. bilakis, iyi yazanı en çok alkışlayan, özel mesajlarla 'ahaha abi süper yazmışın ya, aynen devam' şeklindeki samimiyetsizce gazlayan bi insanım. yani bu hususta zerrce kıskançlığım çekememezliğim filan yoktur.
lakin bu yazarda hoşuma hiç gitmeyen bi durum var. o da ara ara kendi başlıklarına veya hoşa gitmiş-gidebilecek olan entrylerinin ardına yeni entryler giriyor olması. unutmuştur, aklına bişey gelmiştir filan dedim ama, her zaman da böyle olmaz ki! olmamalı. başlığını sol frame tutma çabaları gibi görülür bu. nitekim de öyle görmüşüm işte. ben de yapmışımdır bunu. ama iyi bişey değil. iyi yazan birine hem hiç yakışmaz; hem de buna ihtiyacı yoktur.
böyle işte. ben gördüğüm yanlışlığı belirteyim de...
entrylerini bir oturuşta mı yoksa inceleyerek mi yazdığını merak ettiğim yazar. burdan kendisine soruyorum. ayrıca almanyadaki teyzelerime de selamlarımı iletiyorum.
ödev yapanların ilk başvurması gereken bilgi yumağı, ayaklı kütüphane, yardımsever yazar.
bir haftadır düşünemediklerimi on dakikada söyledi, saygım sonsuz.
bilgi birikimini dibine kadar sömüreceğimi burdan kendisine bildiririm.
haa bir de çılgın kitap arşivi var sanırsam. bi biskrem versek paylaşır mı ki?
nickaltı girebileceğim bir elin parmaklarını geçmez yazarlardandır. tanıyın tanımayın, selam vermeden geçmeyin, kendi deyimiyle kafası vücuduna göre büyük, saçları eskiye nazaran daha az, ama ağlak ama güleç, migrosa alışveriş merkezi olmak dışında bambaşka bir anlam yükleyen bu yazara. ki hala migrosa girince burkulur içim... ahdır, vahdır.
latin amerikalı luis sepulveda'yı kendisine hatırlattığım insan. önyargısını yıktım böylelikle. best-seller kitapları bir yana koyup, nerede kıyıda köşede kitap var, onları alıp okuyan bir kesim vardır, experimental'de onlardan. süpersonik, kendi alt kültüründen geçinen mazbut bir yazar.
yazdıklarını okuyorum, sonra dönüp sözlüğe bakıyorum... burası onun için doğru yer mi diye düşünüyorum. entrylerini okumaya kıyamıyorum. güzel şeylerin sonu gelir ya. hani biticek diye korkarsın. o bakımdan. hepsini okurum bitince napcam diye düşünüyorum. "sonra okuycam" listeme ekliyorum sürekli.
sen nasıl bir adamsın diyerek konuya girdi tadında entryler yazan * harikülade yazar.
gerçekten yazdıkları acayip. yaşanmışlıklarını bu kadar sade bir dille ve bu kadar akıcı bir üslupla anlatabilmek! tebrik edilesi bir şey.
insan bir kere başladı mı kendini durduramıyor. bir yazar yazmış *içine çeken editdiye, gerçekten de öyle. eğer yazının sonunda edit yoksa üzülüyor insan...
tarafımdan fazladan yazılan bir adet 'r' harfi sayesinde kendisiyle ve entryleriyle tanıştığım yazar. şimdiye kadar bilmiyordu, ama iyi ki de fazladan yazmışım o 'r'yi diyorum her aklıma geldiğinde, yoksa bu dalgınlığımla emek verilmiş, üzerine düşünülmüş, en önemlisi de samimi, gereksiz süslemelerden arınmış, okurken öylece akıp giden yazılarının farkında olamayacaktım uzun bir süre daha.
her gün farklı konularda, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen güzel bir arkası yarın tadında yaşanmışlıklarını, sevinçlerini, hüzünlerini, hayal kırıklıklarını, umutlarını kısacası hayatın ta kendisini yazıyor, birçok yazarın hikayesini yazıyor, bizi yazıyor aslında her ne kadar başrolde oynayan sadece oymuş, bütün sahne ona aitmiş gibi görünse de uzaktan.
bu yüzden o entryleri bu kadar sevmem, birisi bile kaybolduğunda aramaya koyulmam. hep yaz, bazen haksız yere eleştirilsen de, üstüne gelinse de , sen hep yazmaya devam et. bil ki satır aralarını okumayı başarabilen, görünenin ardındaki görünmeyeni anlayabilen insanlar hala var.
bu yalın, içten ve güzel entryler için kendi adıma teşekkür ederim experimental. her gün 10.30'da görüşmek üzere...
kendine özgü ifade formatı ile meramını bir kaç bölüme ayırıp tanımlayan kişidir. bu sayede daha geniş ve rahat betimlemelerle konuyu aktarmak mümkün olmakta ve okuyucu da sıkılmadan yazıyı okumaktadır. güzel kurgulama. sağlık ve hoşluk diliyoruz kendisine, daha ne diyim.
evet yukarıda da denildiği gibi daha çok müzik dünyasında kullanılır.örnek olarak katy perrynin ı kissed a girl adlı şarkısı verilebilir.şu şekilde yani:
.....you're my experimental game just human nature......