çok kafa adamdır. arada bizim mahalledeki kahveye gelir. muhabbetine doyum olmaz. bi okeye dönüşü vardır, o dönerken kimse bitemez. batak desen gözü kapalı 11 alır. king'de artı 500'den aşağı bitirmez. böyle bi adam nasıl olur yav? bu özelliklerin hepsinin aynı insanda buluşması baya zordur ama olmuş işte.
boru değil lan, evi, karıyı çolucu çocuğu bırak 3,5 ay, 103 gün motor sırtında gezin. yağmur, çamur, açlık sefalet vs sikine takmamış adam fantazi ye bak. helal olsun diyoruz kendisine.
Londra'da yaşayan uzaktan bir akrabamızın oğlunun kapı komşusudur kendileri.'Yüğvın' diye telaffuz ediyorlardı ismini.
Her sabah 05:30 da köpeği ile yürüyüşe çıkıp 07:00'den önce gelmezmiş.Haftada bir gün mutlaka evlerinin bahçelerinde barbekü partisi düzenler , aynı sokakta yaşadığı tüm komşularını çağırırmış.Eşi fransızdır.Unicef elçisidir bir de evlatlık kızı var toplamda 3 kız çocuğuna sahiptir.Tüm Zamanların En iyi 100 Film Starı arasına da girmeyi başarmıştır.
iskoç oyuncu Denis Stamper Lawson'ın yeğenidir.Oyunculuk bir yana sesi de muhteşemdir:
21. yüzyılın en iyi aktörlerinden birisi olduğu kanımca kuşkusuzdur. cassandra's dream, trainspotting gibi bilinen filmleri yanında rouge trader adlı filmde de mükemmel bir oyunculuk sergilemiştir.
tabi kendisine tapılma sebebi obi-wan kenobi'yi alec guinness'ten bile daha çok hakkını vererek oynamasıdır.
oyunculuğundaki sınır tanımazlığı yüzünden, sınırsız bir hayranlık duyduğum ve yapamayacağı iş olmayacağını düşündüğüm hafif serseri ve saçları güzel bir adamdır. "sıçsa izlerim" deyip, yanlış anlaşılmaya mahal verdirecek cümleler kurdurur, ne yapsa güzel yaptığı için. oturup çok güzel muhabbet edilebilir ve arkadaş olunası insan izlenimi çizer. bir de ellerini koltuk altına doğru götürüp duruşu vardır ki sadece trainspotting'e özgü bir hareket olmadığını fark edersiniz. bir karaktere kendi karakteristik özelliklerini yansıtabilecek kadar karaktere sahip oyuncudur.*
çok alımlı bu adam yahu. güzel bir yüz olabilir, tek onda yok. iyi bir vücut, boy-pos, karizma vs. vs. sinema sektörü bunlarla ayakta duruyor zaten. ama bu herif gibi de yok. çok farklı bir havası var, aşırı iyi niyetli görünüyor. parlak kariyerine rağmen mütevazi, doğal tavırlar içerisinde... bi de long way round - long way down meselesi var ki, sırf hayatının bi kısmını bu işe adayıp yollara düştüğü için bile kral adamdır bu.
oyunculuk konusundaysa yeteneği tartışmasız aşmış durumda, özellikle i love you phillip morris'de filmi durdurtup, oynuyor mu yaşıyor mu diye düşündürdü bi müddet. en iyi oyununu daha oynamadığını düşünüyorum, bi gün hakettiği yere gelir umarım. fakat şimdiden nefis bi filmografisi var.