kanser genlerinin çoğu üreyecek yaşa ulaşıldıktan sonra ortaya çıkar (aktifleşir)
bazı kanser genleri ve kalıtımsal (ırsi) hastalık genleri resesif(çekinik) genler ile aktarılır. kuşaktan kuşağa geçebilir, doğal seleksiyon ile elenemez, çünkü taşıyıcılar sağlıklıdır veya hayatlarını idame ettirmeye yetebilecek kadar sağlıklıdırlar.
aynı şekilde ırsi hastalıklardan da üreme yaşından sonra ortaya çıkanlar sonraki nesillere aktarılabilir, doğal seleksiyon ile elenemez.
ayrıca günümüz tıbbının gelişmesi doğal seleksiyonu sekteye uğratmıştır, doğada yaşayamayacak, dolayısıyla üreyemeyecek insanları hayatta tutup sonraki nesillere hastalıklarını aktarabilmesine izin verdiği için.
kendilerine ortaokulda başarılar diliyoruz, ebeveynleri iyi bir ortaokula kayıt yaptırırsa birkaç yıla aydınlanacağını umuyoruz kendisinin.
evrim teorisini reddedeceğim diye maymuna dönenlerin acınasılığını göstermeye yeten ve artan iddia. evrim teorisini toptan reddeden bu dindarlar, güçleri yetse bu teoriyi ortaya atan kişiyi öldürecekler, sonrasında bu konuda araştırma ve yayın yapmayı yasaklayacaklardı. en büyük iddiaları da "darwin orospu evladı ve gay'di bu yüzden evrim teorisini ortaya attı demek ki teori yanlış". doğrudur, teori ilk ortaya atıldığı haliyle birçok eksiklik barındırır ve bunlar da zamanla yapılan yeni araştırmalar ve diğer disiplinlerin bulgularıyla giderilir.
ancak bu araştırmalar sonucunda bulunmuş kanser tedavileri, kanserin mekanizmaları hakkında yeni bilgiler, sanki evrim teorisini reddediyormuş gibi bir izlenim vermiş dindarlara. kendi yasaklamak istedikleri araştırma ve disiplinlerin bulgularını kendi iddialarını güçlendirmek için kullanıyorlar ve çok acınasılar bu halleriyle. ölmüşler ağlayanları yok. kendi iddialarını desteklemek için düşmanı oldukları araştırmalara muhtaç olmuşlar, onu bile anlamamışlar.
aslen evrim teorisinin bilimsel olmaması değil dertleri, "bu kadar mükemmel sistem kendi kendine olmuş olabilir mi" sorusu yatıyor, onun ardında da "yaratıcı yok mu yani" sorusu var. sanıyorlar ki evrim teorisinin yaratıcı yok diye bir iddiası var. böyle bir iddianın olmadığını almıyor kafaları. yoksa ayın ikiye yarıldığını bilimsel bulan, neil armstrong'un ayda ezan sesi duydu diye müslüman olduğuna kalpten inanan kişinin evrim teorisinin bilimselliğiyle bir alakası yoktur. yaratıcı var evrimi de o yarattı deyip baştan savmak lazım bunları.
kanser genleri (p53, brca vs) dediğimiz şeyler aslında tümör süpressör (tümör oluşumunu engelleyici) genlerdir. bu genlerde mutasyon oluştuğunda, tümör baskılayıcı özelliklerini yitirmelerinden dolayı kanser oluşabilir. ancak bu mutasyonla doğan bireylerde dahi, kanser gelişimi dekadları bulabilir, yani şahıs üreyip genlerini bir sonraki kuşağa aktardıktan sonra. kısacası kanserli gen diye bir şey yoktur.
ha, dersen ki kalıtsal hastalıklar nasıl ortaya çıkıyor, onu da açıklayalım. dominant ve resesif genlerimiz vardır, yani her birinden ikişer tane bulunan bu genlerimizden dominant olanlar, tek başına bir özelliği ortaya çıkarırken, resesif olanlarda özelliğin ortaya çıkabilmesi için iki adet gen gerekir. otozomal dominant olan hastalıklar (yeni mutasyonlarca oluşmadıysa) öldürücü bile olsa daima yaşam süreleri uzundur. yani hastalıklarını bir sonraki jenerasyona geçirebilecek kadar yaşayabilirler. resesif hastalıklara sahip olanlar ise her zaman o kadar şanslı değildir, bebeklik çağında, hatta doğmadan bile ölebilirler. ancak bu hastalığın taşıyıcı grubu da vardır, yani resesif genlerden yalnızca bir tane taşıyıp, kendileri gibi taşıyıcı bir eş ile çiftleştiklerinde %25 oranında bu hastalığa sahip bir çocuğa sahip olma riskleri vardır.
doğal seleksiyon programlı bir hadise değildir, yani "aa bu hastalıklı hemen yok etmeliyim cozzzt" diye hastalıklı bireyleri elemez. belirli bir ortamda yaşayamayacak, daha doğrusu genlerini bir sonraki jenerasyona aktaracak kadar yaşamayacak olan bireyler doğadan elenir. öncelikle biraz okumak gerekiyor, bir konuda ahkâm kesebilmek için. sadece inancınızın güçlü olması bilimsel argüman olarak değerlendirilmiyor maalesef. (bakın hiç hakaret etmedim)
Konuyu açan arkadaş biyoloji'den anlamadığı gibi evrim biyolojisisindende gram anlamamaktadır.
Doğal seleksiyon'u daha bilmiyor kalkmış kanser hücreleri , kanser hücrelerindeki proteinleri değinmeye çalışmış.
Açıklama yapmayacağım bu çağda bu kadar cahil kalınabiliyorsa hele ki önünde bilgisayara rağmen kalınabiliyorsa hiç çenemi yormadan şunu söyleyebilirim.
evrim kapsamlı bir konudur , şu şu oluyorsa bu bu olmadığı için bu sahtekarlıktır demek , ay yuvarlaksa güneş neden kare değil demek gibi saçmalıktır.
bak güzel kardeşim canlılar evrimleştiği gibi , canlıları oluşturan yapı taşlarıda evrim geçirmektedir , yani vucuduna giren her türlü hastalık mikrobu veya hastalıklı hücrelerde evrim geçirmektedir , biraz kafayı çalıştırsan her yıl olduğun grip aşısının mikrobun aynı değerlerdeki aşıya dayanıklı hale gelmemesi için her yıl değerlerinin değiştirildiğini görürsün ve anlarsın.
ama bilgi ve bilim her daim kazanmıştır kazanacaktırda siz ne yaparsanız yapın sadece okuma ve öğrenme tembelliği içindekileri kandırıyor olacaksınız ve her zaman olduğu gibi de okumaya ve öğrenmeye açık insanların farkı olacaktır.
sahtekarlık değildir eğer ki başlıkta tartışıldığı üzere kanser veya ırsı hastalık kişinin üremesini engelleyecek kadar vahim ise kişi üreyemez karşı cins onu çekici bulmaz ve o hastalık o kişi soyunu devam ettiremediği için sona erer. Doğal seleksyon bu kadar basit bir şeydir, üreyecek kadar sağlıklı olan hayatta kalır ve genlerini bir sonraki nesillere aktarır.
hala doğal seleksiyon hakkında hiçbir şey bilmediğini gösteren yazarın beyanatı.
öncelikle obezite geni diye bir gen yok. obeziteye yatkınlık geni vardır. kişi yeterli besin bulabildiği sürece obez olabilir. ayrıca her obezde de obeziteye yatkınlık geni yoktur, beslenme alışkanlığı tek başına bir kişiyi obez yapabilir.
obezite bir kanser türü değildir. obezite vücudun yağ oranının aşırı artmasıdır. ancak ve ancak endüstriyel çağdan sonra problem oluşturmaya başlamıştır, çünkü öncesinde insanların büyük bir kısmı obez olabilecek kadar besine ulaşamıyordu.
ulaşabilip obez olanlar dahi, bakın burası çok önemli, doğal seleksiyona takılmıyorlardı. çünkü obezite ölümcül hastalıklara yol açabiliyorsa bile, ergenlik döneminde düşünüldüğü kadar öldürücü değildir. yani obez insanlar da olmayanlar gibi üreyip obeziteye yatkınlık genini bir sonraki kuşağa aktarıp, tosun tombalak jenerasyonlara ebeveynlik yapabilecek kadar yaşayabiliyordu.
doğal seleksiyonun amacı kötü genleri ayıklamak değildir, tekrar söylüyorum. doğal seleksiyon, adı üzerinde doğal bir süreçtir. üreyebilecek kadar yaşayamayacak olan bireyler, genlerini bir sonraki nesle aktaramayacağı için elenirler. tıpkı son 20 yılda oluşan antibiyotik dirençli bakteriler gibi. oluşan bir mutasyon sonrasında belirli antibiyotiklere direnç kazanan bakteriler, kolonilerindeki diğer bakterilerin antibiyotiklerce öldürülmesi sebebiyle çoğalmıştır. o yüzden dirençli bakteriler (mrsa gibi) ciddi bir sağlık problemidir. bu bile başlı başına doğal seleksiyonu açıklamak için yeterlidir.
açıklama yapıyoruz anlamıyorsunuz daha ne yazalım .
diyorum ki insanlarda bulunan mikrop , hücre , kanser hücresi vb genellikle doğal seleksiyona uğramıyorlar yapay seleksiyona maruz kalıyorlar
yapay seleksiyonu oluşturan etmen ise tedavi yöntemleri , tekrar tekrar yazmayacağım.
her canlı hücre grubu kendi içersinde ve kendi yolunda evrimsel süreçleri devam etmektedir , kısacası her canlı gibi onlarda hayatta kalmaya çalışmaktadırlar .
obeziteye yol açabilecek genler olsa da, bunlar obezitenin temel sorumlusu değildir. şu an, 50 yıl öncesine göre çok daha fazla obez olmasının sebebi de genler değil, beslenme alışkanlıklarının ve hayat stilinin değişmesidir. metabolizmanın yavaş olması, iştahın fazla olması vb. hallere yol açan genler bile, obeziteden beslenme alışkanlıkları ve hayat stili gibi dış sebepler kadar sorumlu değildir. çocukların bu alışkanlıklara sahip olacak şekilde yetiştirilmesi, kendi de böyle yaşayan obezlerin çocuklarının da obez olmasına sebep olur. bu tür alışkanlıkların olmadığı ülkelerde obezlik azken, fast food kültürünün ve durağan hayat stilinin egemen olduğu abd'de obezlik fazladır.
dindarlardan ricam, evrim teorisini çürüteceklerse bunu bilim dünyasında yapmaları ve nobel üstüne nobel kazanmalarıdır. bu hem kendileri hem ülkemiz için, sözlüklerde çürütmekten daha faydalıdır. evrim teorisi çürürse, gerçi evrimin kendisi olmaya devam edecek, sadece açıkladığı teori değişecektir ancak bu bile bilimsel bir devrim olur. ardına birçok diğer disiplinin de açıklaması değişecektir ki en az 3 nobel demektir bu.
orhanozturhan in reankarnasyonu olan densizin kaale alinmamasi gereken fikri. Diyorum anlamiyorsunuz. Kaale almayin efenim kendisi cucuk sakalli bilim sickini.Google dan yuksek lisansi var. Gereksiz muhabbet.
