evrim ve tesadüf

entry5 galeri0
    1.
  1. Evrim, canlılığın tesadüfen ortaya çıktığını söyler. Tesadüften bilim olmaz! Her şeyin tesadüf olduğunu söyleyen bir varsayımın bilimsel olduğunu söyleyemezsiniz. Bu açıkça çok saçmadır. Bu sebeple evrim bilim olamaz. Öyle değil mi?

    Tam olarak öyle değil… Bir şeye/olaya/olguya tesadüf derken o olayın gerçekleşmesinin herhangi bir amaç üzerine gerçekleşmediğini ve o olgunun bilinç dahilinde, özel bir plan sonucunda tercih edilmediğini ifade etmeye çalışırız. Örneğin yolda yürürken bir arkadaşınızla karşılaştıysanız bu karşılaşma tesadüftür zira yolda yürürken o arkadaşınızı görmeyi planlamamışsınızdır. Fakat arkadaşınıza telefon edip onu evinize davet ettiyseniz, arkadaşınızın evinizi ziyaret etmesi tesadüf değildir zaten plan dahilinde gerçekleşmiş bir durumdur. Eğer yanlışlıkla kolunuzu bardağa çarparsanız ve bardak yere düşüp kırılırsa bardağın kırılması tesadüftür; fakat bardağı elinize alıp yere fırlatırsanız bardağın kırılması tesadüf değildir. Bizler bir şeye tesadüf derken o şeyin bilimsel anlamda açıklanamayacağını değil bir plan dahilinde gerçekleşmediğini ifade ederiz. Örneğin şu an gökyüzünde hava açıksa ve buna tesadüf diyorsak kastettiğimiz şey, havanın açık olmasının nasıl gerçekleştiğini açıklayamayacağımız veya bunu tasvir edecek doğa yasalarına sahip olmadığımız değil havanın açık olmasının bir bilincin özel olarak tercih etmemesidir. Bu durumda bizlerin bir şeye tesadüf dememiz, o şeyi bilim dışı yapmaz. Yalnızca o şeyin bir plan dahilinde gerçekleşmediğini açıklar. Örneğin Everest dağının var olmasının tesadüf olduğunu söylerken o dağın nasıl oluştuğuna dair hiçbir mekanizmamızın olmadığını değil, o dağın olmasını sağlayan fizik kuvvetlerinin bunu zorunlu kılmadıklarını ve özel olarak Everest Dağı’nı planlamadıklarını açıklamaya çalışırız.

    Tam bu noktada canlılığın tesadüfen oluştuğunu söyleyen biz, bunu söylerken canlılığı özel olarak tasarlayan ve planlayan bir sürecin olmadığını tasvir etmeye çalışırız. Bununla beraber canlılığın tesadüfen oluştuğunu söylemek kişisel bir görüş olup evrimin zorunlu sonucu değildir. Tıpkı Güneş Sisteminin doğal bir değişim süreciyle oluştuğunu kabul eden bir teist, bunun Tanrının iradesi altında gerçekleştiğini bu sebeple tesadüf olmadığını söylerken aynısını evrim süreci için de söyleyebilir. Bu sebeple diyorum ki evrimin tesadüfen gerçekleşmesi kişilerin dünya görüşlerine göre şekillenir. Fakat evrimin tesadüfen gerçekleştiğini söyleyenlerin görüşü de aynı zamanda bilim dışı ve “budalaca” bir görüş değildir.

    Peki ya evrimde rastlantının yeri nedir? Tam bu noktada çeşitlenme mekanizmaları ile seçilim mekanizmaları arasındaki farkı anlamak gerekir. Evrim sürecinde çeşitlenme mekanizmaları herhangi bir plan dahilinde gerçekleşmez: canlılar çeşitlidir ve bu çeşitlilik kimi zaman doğaya uyumluyken kimi zaman değildir, kimi zaman karşı cinsi etkileyebilecek iken kimi zaman değildir, kimi zaman grup içi dayanışmayı arttırırken kimi zaman bireysellik yönündedir. Evrimin çeşitlenme mekanizmaları tesadüfidir.

    Fakat tam bu noktada seçilim mekanizmalarının tesadüf olmadığına rastlarız. Doğal seçilim çok sayıda çeşitten doğaya uyum sağlayanın yaşadığını söyler: doğaya uyum sağlayan bireylerin yaşama şansının artması tesadüfi değildir. Doğal seçilim yaşama şansını arttıran bireylerin yaşayabildiği için üreme şansının da artacağını söyler: bu da tesadüf değildir. Doğal seçilim üreyen canlıların kendine benzeyen canlılar oluşturacağını ve doğaya uyumlu varlıkların yeni nesilde artacağını söyler: bu süreç de tesadüf değildir. Doğaya uyum sağlayan canlıların yaşaması ve üremesi, bunun sonucunda da doğaya uyum sağlayan canlıların yeni nesilde daha baskın olması ve bu durumda popülasyonun gen frekansının değişmesi, rastlantı değil olması beklenen şeydir.

    Bunu bir analoji ile anlatmak faydalı olacaktır. Rastgele bir bölgenin rastgele seçilmiş bir noktasından bir avuç dolusu çakıllı toprak aldığınızı ve bu çakıllı toprağı bir eleğin içine attığınızı düşünün. Elekten geçebilen küçük kum taneleri gözden kaybolacak ve eleğin içinde geriye sadece eleğin deliklerinden büyük olan çakıllar kalacaktır. Eleğin üzerine görmüş olduğumuz çakıllar, günümüzde gördüğümüz canlılar iken elekten geçen kumlar doğal seçilimin elediği canlılardır(Dikkat ederseniz bu durumda eleğin tam olarak o çakıllar için tasarlandığını iddia etmek de anlamsız olur.) Tam bu noktada tesadüfün evrimle ilişkisi ortaya çıkar: Seçtiğiniz herhangi bir noktadaki kum ile çakıl sayısı yani çeşitlilik rastlantısaldır fakat eleğin, küçük taneleri eleyip büyük taneleri bırakmış olması tesadüf değildir. Evrimde de durum bu şekilde işlemektedir. Herhangi bir zaman diliminde popülasyon üzerinde gerçekleşen çeşitlilik rastlantısaldır fakat seçilim mekanizmalarının, yaşayan ve üreyen canlılara karşı baskın özellik göstermesi tesadüf değildir.

    Sonuç olarak bir şeyin tesadüfi olması o şeyin bilim dışı olduğunu göstermeyeceği gibi evrim süreci de salt tesadüften kaynaklanmaz. Evrim tesadüfi çeşitliliğin tesadüfi olmayan seçiliminden kaynaklanır.
    0 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. tek yumurta ikizlerinin parmak izlerinin farklı olması gerçeğini bize hatırlatan başlık.
    1 ...
  5. 4.
  6. kopya yüzde yüz aynı olmak zorunda değil gerçeğini bize hatırlatan başlık.
    0 ...
  7. 5.
  8. evrim akıllı tasarıma darbe vurmuştur.
    ayrıca siz insan klonlasınız bile bire bir aynısını yapamazsınız, bu dizilişte mutlaka farklılıklar olur.

    evrim sadece türlerin nasıl şekillendiğini anlatmaz. evrim, doğal seçilimin nasıl yapıldığını ve akılsız doğanın nasıl seçim yaparak uyumlu ve sistemli yapılar ortaya koyduğunu kanıtlar.

    zaten materyalizme ters bir yanı da yoktur. materyalizm; olanı olanla olduğu gibi açıklar.

    su bir cismi kaldırıyorsa bunu su ve cisim üzerinden açıklar ve başka bir uhrevi neden aramaz.

    ayrıca evrim, insanın öyle planlanmış ve önceden düşünülmüş bir olay sonucu değil kör tesadüfler sonucu ortaya çıktığını kanıtlar.

    tesadüf tanımı 1. entry de çok güzel anlatılmış zaten.

    ayrıca big bang a göre evren dışında hiçlik var( hiçbir şey yok yani) ama evren genişler.
    bu ne anlama gelir kimse bunu sorgulamaz anca kırpılmış ayet gösterir.

    hadi bunu açıkla, evren neye doğru genişliyor?

    ben açıklayayım madem. evrenin dışı evrenin içiyle aynı kurallara tabi değildir.

    bizim mantığımıza göre bir şeyin genişlemesi için kendinden daha geniş bir hacme veya boşluğa sahip olması lazım. ( hiçlik ne geniş hacim ne de sonsuz bir boşluktur, yokluktur kendisi)

    ancak genişliyor.

    genişliyor çünkü evren dışı evren için gibi okunmaz. zamanı düşünelim mesela, dünya ne zaman yaratıldı sorusu 0 anına gelir. zaman o an başladığı için evren ne zaman var oldu diye sormak saçma oluyor.

    zaten zaman dediğin şey de evrenin başlangıcından bu zaman geçen zamandır veya ileriyi düşünmedir.

    işte evren dışına çıkınca burada olan her türlü mantık ve fizikse yasa bitiyor.
    burada mesela bir suyun üstüne pinpon topu atarsan suyun onu kaldırmasını beklersin çünkü burada yasalar böyle ve mantık bunu gösterir.

    ancak evren dışında suyu pinpon topu üzerine atıp pinpon topunun suyu kaldırmasını bekleyebilirsin. işte hiçlikte ilerleme de mantık da budur.

    mesela hiçlik nedir?
    hiçlik aslında içinde hiçbir potansiyel olmayan alandır. ben mesela bir cismi kaldırırsam o cismi kaldıracak potansiyele sahibim demektir.

    oysa evrenin dışında da bu mantık mı olmalı?
    tabi ki hayır, hiç bir potansiyel olmadan da evren yaratılabilir. bunu buranın mantığı gene almaz ama o zaten buranın mantığı değil çünkü fiziksel yasalar oluşmamış.

    ayrıca evrenin toplam enerjisi de 0 dır. bunu da not düşelim yani sıfır enerji. sıfır potansiyel demek.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük