Evrim teorisinin maymundan gelmek olduğunu sanan cahil zevata dert olmuş tiptir efendim, evet.
Şu an evrimin sunnetullah olduğunu söyleyen ilahiyatçılar bile var artık. işin gerçeği de şu ki bu evrim teorisinin ilk nüveleri ortaçağ islam düşünürleri tarafından da dillendirilmiş.
"eğer maymundan geldiysek şimdiki maymunlar neden insan olmuyor?"
Oluyor güzel kardeşim. Araştırırsan öğrenirsin.
Onun dışında komedyenin prim yapmaya çalıştığı sözlerle üzerinde tüm dünya tarafından araştırma yapılan bir teoriyi çürütmeye çalışmak gerçekten komik.
Evrim bilimsel bir gerçek değil teoridir. Element uydurmaya gerek yok. Evrimin dayanak noktası mutasyondur ve bilimsel olarak faydalı bir tek mutasyon dahi bilim literatürüne girememiştir. Yaratılışı inkar ya da kabul etmekle de bunun bir ilgisi yoktur. Bilimin söylediği gerçek budur. Misal bilim açıklayamadığı pek çok olgu için yuvarlak laflar kullanır: Karanlık madde, çift yarık deneyi, elektronların atom çekirdeğine yapışmamasını sağlayan açıklanamayan kuvvet, cansız atomların nasıl olup da canlı hücreleri ve dahası bilinci oluşturması, ruh... gibi.
Biz bilim adamı değiliz. Ben bilime inanırım. Bilim ispatlanmış kanunlar ve deney üzerine sonuçlarla yürür. insanoğlunun merak duygusu burada devreye girer. Mutasyonu inceleyen bilim adamları hiçbir surette yararlı bir mutasyona rastlayamamışlardır. Mutasyon da evrim denilen teorinin en önemli dayanak noktasıdır. Diyelim ki; bir hayvanın yiyeceğe ulaşması için uzun gagaya ihtiyacı var. Bu dönüşümün oluşabilmesi evrimcilerce milyonlarca yıl olarak söylenen tarihlerde gerçekleşiyor diyelim. O vakte kadar bu canlı nesiller boyu nasıl hayatta kalmış, bir de onu açıklasalar ya bari. insan vücudu doğadaki en aciz vücuttur. Aklımız olmasa hayatta kalamazdık. Doğada kıyafet giyen başka canlı var mı? Bu bile bazı şeyleri anlamaya yeter. Bilim kesin gerçeğin peşindedir. Maymun suratlı bir embesilin aynaya bakarken kıllı suratını görüp "acaba" sorusunu sorarak, kıçından uydurduğu teorinin peşinde değil. Sade yalın gerçeğin peşinde...
"bir hayvanın yiyeceğe ulaşması için uzun gagaya ihtiyacı var. bu dönüşümün oluşabilmesi evrimcilerce milyonlarca yıl olarak söylenen tarihlerde gerçekleşiyor diyelim. o vakte kadar bu canlı nesiller boyu nasıl hayatta kalmış, bir de onu açıklasalar ya bari"
Açıklıyorum evrimin mantığı basittir. Mesela derin kovuklu ağaçların bulunduğu bölgede yaşayan bir kuş cinsi var. Göçlerle veya başka sebeplerle oraya gelmişler. Ağaç kabuklarının içi kurtlarla böceklerle dolu ancak gagaları kısa olduğu için yetişemiyorlar. Gagası normalden biraz uzun olanlar ulaşabiliyor ancak.
işte böyle bir durumda gagası kısa olanlar ağaç kovuğundaki kolayca yiyebilecekleri böcekleri yiyemez ve diğer yollarla beslenirler. Kolayca ulaşabilen görece uzun gagalı kuşlar ise besine daha kolay ulaştıkları için semirirler ve türdeşlerine göre daha sağlıklı olurlar. Bunlar dişilerini daha kolay cezbeder ve üreme şansını artırır. Soğuk veya kurak geçen mevsimlerde yaşama şansları daha yüksektir. Seneler içinde o bölgede yaşayan kuşların gagaları uzamaya başlar.
Bu açıklama tarzın gayet güzel. Taktir ettim. Yalnız açıklanan mevzu evrimi ispat eden bir açıklama değil. Bir canlının bu tarz değişimler geçirebileceğine doğada zati rastlanıyor. Metamorfoz olayında olduğu gibi. Bir canlının bilinç kazanmış olabileceği üzerine kurgulanan bir konudan bahsediyoruz. Kaplumbağa suda yaşıyorsa yüzgeçleri, karada yaşıyorsa ayakları var zaten. Bu çeşitlilik evrimin ispatı olamayacak kadar tutarsız. Yararlı bir tek mutasyonun dahi kaydedilemediği kesin gerçek iken; bir canlının başka bir varlığa evrilmesi ve bir de zekaya sahip olarak benlik kazanması mümkün olmayan bir şey. Maddenin en küçük yapıtaşı nedir? Atomlar... Peki bu cansız oluşum birleşerek molekülleri ve daha sonra canlı hücreleri oluşturuyor, hücreler dokuları ve dokular da organları, organlar işleyiş sistemlerini ve bütün bunlardan sonra da canlı bir varlık oluşuyor. Bu da yeterli olmuyor ve içinde "ben" denen ruhsal bir enerji düzeyiyle kendini biliyor, yorum yapıyor, sorguluyor, öğreniyor. içgüdü ve bilinç ayrı şeylerdir ve bilim sorgulayıcıdır. Evrim teorisi de sorgulandığı için teoridir ve ispatlanamadığı için "maymundan dönüşen insanoğlu" şelindeki bir illüstrasyon peşinde insanları kanalize etmeye uğraşıyorlar. inanmak güzel;fakat bilmek her şeydir. Yaratılışçılar da evrimciler de inanmayı temsil ediyorlar. islama inanan biri olarak bilime saygı duyuyor ve bu konunun ispatını onlara bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Saygılar...
Evrimin bilimsel bir gerçek olduğunu bilen zeki insandır, bilimin ışığında aydınlanmıştır, dogmalara ve masallara toktur, delil ve ispatlı şekilde kanıtlanmış gerçeklikleri rehber edinmiştir. Fazla söze gerek yok, evrime inananlar sadece kendi atalarını değil, tüm insanların maymundan geldiğine inanıyor yani ben inanmıyorum diyenler yırtamıyor. Çok daha doğrusu tüm canlıların gerçek atası ilk proteinden oluşan hücredir, zamanla tek hücrelilerden daha komplike canlılara evrim gerçekleşir. Olayın en sonlarına doğru sırf aşağılamak için maymun denmesini de doğru bulmamaktayım.
cedidacer sana tam bir cahilsin demeyeceğim ama başlığı açan tam bir cahil. biraz bilgi sahibi olduğunu görüyorum. bu yetersiz bilgiyle evrimi anlamaya çalışmışsın ama yanlış anlamışsın.
aşağıda detaylandıracağım şimdiye kadar söylenen bazı şeylere açıklık getireyim:
1. öncelikle maymundan geliyoruz. maymundan gelmiyoruz çok yanlış bir cümle.
2. teori radikal kemalist teorisyenin de dediği gibi ispatlanmış çok sayıda hipotezin genel bir açıklamasıdır. teori ispatlanmaz hipotezler ispatlanır. sonrasında bu verinin bir çatı altında, genel bir açıklama altında birleştirilmesi gerekir ve işte bu çatı, teoridir.
3. bilimde kanun diye bir şey yoktur. en güçlü bilimsel açıklama teoridir. teorinin üstünde bir şey yoktur.
4. bazı mutasyonlar faydalıdır bazıları değildir. mutasyonların nasıl gerçekleşeceği bir üst akıl tarafından kurgulanmıyor. rastgele gerçekleşiyor.
5. canlılar birbirleri ile karşılıklı evrim geçirmekteler. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2225685/+
6. cansız atomların canlı atomlara dönüşmesini açıklayan teori abiyogenez teorisidir. bu teoriyi isteyen inceleyebilir ancak bu konuda değinmek istediğim şey şu: canlılar içinde ruh olduğu için değil atomlar birbiri ile bağ kurdukları için canlılar. aslında canlılık nedir diye sorgulamak lazım burada. canlı varlıklar aslında gerçekten canlı mı? madde nedir? atomların yüzde 99.9 u boşluksa katı maddeler nasıl varlar? insanın kimyasal formülü nedir? bu konularda biraz düşünün. her şeyi devletten beklemeyin.
1. açıklama: şimdiki maymunlar ile 10 milyon yıl önceki atamız bir maymundu. şimdiye kadar bazı sebeplerden ötürü onun ne maymun ne de insan olan ortak bir ata olduğundan bahsediliyordu ancak 10 milyon yıl önce yaşayan bu canlılar düpedüz bir maymundu. 7 milyon yıl önce bu ara tür ile bağlantımız kopuyor ve onların bizden ayrılan kolu bugün bildiğimiz maymunlara dönüşüyor. bizim tarafa gelen tür ilk insansı atalarımızı oluşturuyor. 5 milyon yıl önce iki ayak üzerinde durabilen insansılara ve 2 milyon yıl öncesinde homo habilis ile ateşe hükmedebilen ve alet kullanabilen ancak görünüş itibariyle hala maymunlara benzeyen bir türe evrim geçiriyoruz. homo habilisten önce beyin ağırlığımız ve gelişimimizin şimdiki maymunlardan pek bir farkı yok. ancak ateş bulunduktan ve pişirilmiş et tüketilmeye başlandıktan sonra beynimiz çok hızlı bir gelişme gösteriyor. sonraki 1.5 milyon yılda yavaş yavaş insana dönüşüyor. ve günümüzden 200 bin yıl öncesinde homo sapienslere ve 50 bin yıl öncesinde de günümüz insanlarına dönüşüyor. yani homo sapiens sapiens günümüze kadar ulaşan ve soyu tükenmemiş olan tek insan türüdür. buradan da anlaşılacağı üzere son 5 milyon yılda günümüze kadar gelmeyi başaramamış bir çok farklı insan türü vardır. dünyada yaşayan tek insan türü biz değiliz. evrimsel geçmişe bakıldığında daha dün gibi bir tarih olan 30 bin yıl önce, neanderthal denen evrimsel süreçte var olan insansı son tür de yok olmuştur.
2. açıklama: teori hipotezlerin çatısıdır. hipotezler üst üste koyularak binayı oluşturur. ve en son varılan sonuç teoridir. teori tamamen ispatlı gerçeklere dayanır. eğer teorinin açıklaması yanlış bulunursa daha iyi bir açıklama yapılır daha iyi bir çatı altında birleşilir. yeni bir teori oluşturulur. bunun olması bilimin dinamik ve gerçekçi olduğunu gösterir. bir teoriden vazgeçildiğinde bu onun oluşturulduğu hipotezleri çürütmez. bu veriler yeni teoride farklı bir açıklama ile kullanılır. bazen de hipotezler daha sonra yeni veriler ışığında değişmek zorunda kalır. bunun gerçekleşmesi de teoriyi çürütmez. çünkü teori tek bir hipoteze değil onlarca, yüzlerce, binlerce ve evrim teorisi gibi teoriler on binlerce hipoteze dayanır.
3. açıklama: halk arasında kanun diye bilinen doğa olayları bilimde teoriler ile açıklanır. insanlar kendi anlayışları çerçevesine kanun diye tabir ettikleri şeyleri teoriden üstün tutuyorlar. ancak bu gündelik konuşma ve düşünme dilinde teorinin bir kişinin götünden uydurduğu bir fikir olarak algılanması gibi bir şey. örneğin yer çekimi kanunu diye bilinen şey aslında kütle çekim teorisidir. ya da doğada içinde bulunulan şartlara canlıların adapte olması, insanlara göre bir doğa kanunudur. ancak bu adaptasyonun nasıl gerçekleştiği ve bugüne kadar nasıl sonuçlandığını açıklayan şey evrim teorisidir.
4. mutasyonların faydalı olup olmadığı konusunda, bu siteyi oluşturup buraya yazı yazabilecek seviyeye gelmiş insanlar olarak faydalı olduğu çıkarımını yapabiliriz. mutasyonlar bir hücrenin bölünmesi, farklılaşması ve yeni bir özellik kazanması ve kazanılan bu yeni özelliğin faydalı olup olmamasına göre genetiğimize işlenmesi sonucunda bugünlere ulaşabiliyor. bugünlerde faydalı bir mutasyon oluşursa toplumda bu gelecek nesillere de aktarılacaktır. ancak eğer faydasız mutasyonlar gerçekleşiyorsa bunlar zaten normal şartlarda evrimsel süreç içerisinde gelecek nesillere aktarılamadan yok olacaktır. ancak insanların evrimi her topalın bir kör alıcısı vardır diyerek öyle boktan bir yola girmiştir ki faydasız genler ve genetik hastalıklar hiç durmadan gelecek nesillere aktarılmaya sürekli devam etmekte. ayrıca gözümüzün önünde filler ve gergedanlar orospu çocuğu avcılardan kurtulup yaşamlarını sürdürebilmek için evrim geçirdiler. artık filler dişsiz ve gergedanlar boynuzsuz doğmaya başladı.
5. açıklama: kuşlar ağaç kabuklarındaki canlıları yerlerken, bu canlılar da kuşlardan korunmak için ağaçların daha da içlerine girmeye başlarlar. kuşların hala bu canlılarla beslenebilmesi için daha uzun gagalara sahip olmaları gerekir. karşılıklı evrim sayesinde daha uzun gagalara sahip olan kuşların genetikleri sonraki nesillere aktarılır. çünkü bu kuşlar beslenebilir diğerleri beslenemez. aynı anda ağaç kovuğunun daha içlerine gidebilen canlılar da hayatta kalır ve onlar da, daha da içeri yuva yapacak şekilde evrim geçirir. evrimin tek sebebi hayatta kalabilmektir. buna doğal seçilim denir. 4. açıklamada bahsi geçen her topalın kör alıcısı doğal seçilim olmadığı için vardır. eğer hayatta kalabilmek için mücadele veriyor olsaydık bu insanlar yaşayamazlardı.
evrim teoridir.ateist bilim maddeci olduğundan görmediği şeylere inanmaz insan ruhuda dahil bu sebeple kendince hikayeler uydurur.oysa insanın hayvandan farklı bir varlık olduğunu ve hiç bir hayvanın bu derece mutasyon geçiremiyceğini bilmesi lazım.
kuralsizkacak bu konuda bir bilgi sahibi olmadığın gibi yazılanları da okumuyorsun. ki zaten şimdiye kadar okumadığın için bu konuda bir bilgin yok. yoksa böyle saçma şeyler yazmazdın.
ruh diye bir şey yok. olmadığı belli ancak sen olduğuna nasıl kanaat getirdin? bu konuda hangi bilimsel çalışmayı örnek gösterebilirsin? bilimin açıkladığı herhangi bir teoriyi çürütecek bilgiye sahipsen bunu bizimle neden paylaşmıyorsun? evrim teorisini çürüterek nobel ödülü kazanmak ister misin?
insan düpedüz bir hayvandır. sana dedemin bir paragrafıyla yanıt vermek istiyorum: "insan için maymun nedir? komik bir hayvan ya da yakıcı bir utanç mı? üstinsana göre (insanın evrim geçirmiş hali) insan da böyle olacaktır. solucandan evrimleşip insan oldunuz. ancak sizin pek çok yanınız hala solucan. bir zamanlar maymundunuz. insan şimdi bile sadece bir maymundur.