peki bu teorinin temelindeki varsayılan karar mekanizması (ki bu teoriyi savunanlara göre böyle bir mekanizma yoktur herşey tesadüfen olmuştur) artık canlıların evrim geçirmesini durdurmuş mudur? neden maymundan geldiği iddia edilen insanoğlunun kanatları çıkmaz mesela? ''artık tamam yeter'' mi demiştir bir güç? bu çelişkiyi yaşatan evrim teorisi savunucularına şu soruları sormak isterdim:
tesadüfse neden hala tesadüfler silsilesi devam etmez ve insanoğlu maymunluktan bu hale geldiyse bir sonraki safhalar yaşanmaz?
tesadüf değil ve insanın varoluşunda payı olan bir güç varsa o güç sizin için neden yaratıcı değildir?
bazı insanların körü körüne bağlandığı ve kaynak incelemekten aciz hale geldiği teori. yazık ki http://biyolojiegitim.yyu.edu.tr/mk/kit/k.htm
adresindeki fotografların görüntü açısından daha kalitelisinin linkinin verildiği kaynağı buzul çağdan kalma yöntemlerle inceleyerek farklı olduğunu zanneden insanların teorisidir.
http://www.scotese.com/earth.htm (kolaylık olması açısından sol menüde yer alan linklere tıklanması gerektiği bilgisini de vermek gerekir)bu site 2001 yılında ödül almış bir sitedir.
at dediğimiz canlının bilinen ilk atasında beş tırnak vardı, daha sonra eohippus, mesohippus, merychippus ve pliohippus safhalarından geçerken, ayak parmakları giderek azaldı. Evrim sürecinde bir canlının doğal seleksiyona mı uğrayacağı yoksa o ortama adapte mi olacağı çevre koşulları ile hayvanın biyolojik özellikleri arasındaki ilişkiler belirler. güya atın evriminde de bu olguyu görüyoruz. mesela oligosen çağında ormanlar azalmış, otlaklar daha yaygın hale gelmiştir. dolayısıyla açık arazide düşmanlardan korunabilme ancak hızlı koşabilme sayesinde olası hale gelmiştir. hızlı koşma da parmakların körelmesi ile meydana gelmiştir. boyun ve kafatasının ön kısmının uzaması yerdeki otlara ulaşmak, dişlerle ilgili değişim ise kaba otların öğütülebilmesi için gelişmiş adaptasyon özellikleridir.
kaynak inan ö. (2002): Atlarda evrim. 3. ulusal veteriner hekimliği öğrencileri araştırma kongresi özet kitabı. "üşenmeden yazdım"
cnn'nin haberinde bahsedilen dwarf horse da büyük ihtimal halkadaki 30-10 milyon yıl önce yaşadığı kabul edilen ve tırnakları körelmiş olan mesohippus oluyor.
eğer haberdeki söz konusu bu fosiller gerçek ise, muhtemelen bunlar, kendilerine has bir tür olarak yaşayan, sonra da ölüp gitmiş ve nesilleri tükenmiş varlıklardı. tabi bu bir tez, diğer bir tez da bu canlıların atın atası olduğu. Atı bunlara bağlamak biraz zorlama ile ancak hayal ile mümkün. Eğer atı illa bunlara bağlayacağız dersek, bu durumda karşımıza iki önemli soru çıkar: Atın tırnakları, iddia edildiği gibi 5 iken, neden 1 e düştü; buna karşılık, boyu, tilki kadar iken neden uzadı?
bu sorulara verilen cevaplar muhtemelen ilmilikten uzak tahminler olacaktır (50 milyon senelik tahminler). yani biraz hayalcilikten sıyrılalım. tamam bu fosillerin nerden geldiğini araştıralım, kökenine inmeye çalışalım ama her bulguyu ahanda yaratılış çürümüştür, bakın evrim gerçektir, o zaman dine inananlar yanlış düşünüyorlar şeklinde bir yorumla evrime bağlamaya çalışmayalım... *
sonradan gelen ekleme: ortada bir bulgu varsa araştıralım, mantık yürütelim ama körü körüne muğlak sonuçlara ulaşmaktan kaçınalım ve bilim adamlarının da ideolojik sebeplerden objektiflikten uzaklaşabileceği ihtimalini de düşünelim
gelişmiş canlıların neden üretken hermafroditler olmadığına cevap veremeyen teoridir. belki de yavaş yavaş oluyoruz demektedir fakat olumlu yönleri açısından düşünüldüğünde çok kısıtlı bazı basit türler dışında doğa bu seçeneği uygulamamaktadır.
inananların ben bilime inanırım söylemine sırtını dayamakla beraber bilimin ispatlayamadığı varsayım. bilimsel olacağız diye bir tarafımızı yırtmanın manası yok. ben yaratılışa inanıyorum sen evrime eğer benim inandığım doğruysa kaybeden sen olursun senin inandığın doğruysa ikimizde yok olup gideceğiz nasıl olsa diyenler de vardır. *
Bilinen ilk insan, Doğu Afrika'da 2,5 ile 1,8 milyon yılları arasında yaşamıştır.
daha da önemlisi son tek kıta olan Pangea, 200-300 milyon sene evvel parçalara ayrılmıştır. Yani memelilerden bile milyonlarca yıl önce. dolayısıyla insanların olmadığı zamanlar kıtalar ayrılmıştır. teoriyi reddedenler, insanların okyanusları nasıl geçtiğini sorgulamalıdır.
gerçekten de birçok insanın bilgi sahibi olmadan kulaktan duyma bilgilerle eleştirdiği bir "teori".
ama aynı zamanda savunanlarında ne olduğunu bilmeden körü körüne savundukları teori.
kardeşim bu bilim canlı bir varlık mı? en nihayetinde bilmi bilim yapanlar da insan değil mi? bu insanların da ideolojileri yok mu?
hatta 1950 lere kadar bu bilim adamları durağan evren modelini savunup maddenin ezeli olduğunu söylemiyorlar mıydı?
daha sonra big bang ile maddenin bir başlangıcının olduğu anlaşılmadı mı?
hem de bunlar öyle uzun bir sürede olmadı - 50 senede oldu.
daha varsayım düzeyinde olan bilgilerin doğruluğunu körü körüne kabul edip insanlara dayatmak ancak ve ancak katı bir bağnazlık ile açıklanabilir.
kimsenin evrimin bulgularına itirazı yok zaten, çok genel olarak kimsenin ilmi bulgulara itirazı yok. itiraz edilen nokta katı bir bağnazlık içerisinde ulaşılmaya çalışılan sonuç. ilmi bulgularla yaratılmış olmak çürütülmez ancak ve ancak yaratılıştan bu yana gerçekleşen sebep-sonuç ilişkisi açıklanabilir ki, yaratılış hala büyük bir muamma olmaya devam etmektedir. insan ömrü hiç bir zaman bir dünyanın ömrü kadar olamayacağı için, yaratılış ile ilgili görüşlerde deneysel olarak kanıtlanamyacaktır. ama bu, araştırılma yapılmasın manasında değildir, bu bir "bulgular kesinlik içeren yargılarla değerlendirilmesindir."
hiç kimse bana bir tavuğun yavrularını korumak pahasına bir aslana meydan okumasını evrimle açıklayamaz. analık babalık duygularını evrime dayandıramaz. genlerde gizlenen bilginin bir bilinçten uzak olduğunu savunamaz.
kaldı ki, bilim adamları hala evrim teorisi ile entropinin çelişen yönlerini açıklayamadı. sadece şu anda elimizdeki en mantıklı olan bu bir başkası daha iyisini bulana kadar bununla idare edeceğiz demekle yetiniliyor..
evrim teorisinin bulguları arasında atın evrimleştiğine dair bir bulgu yoktur bu bir varsayımdır. ancak ve ancak bir atın tırnağının 5 milyon sene de evrimleştiğine dair bir bulgu vardır ki o da tartışmalıdır. bir de balinanın ilk atası olduğu savunulan bir kara canlısının iskeleti bulunmuştur ki, bu da yine bir varsayımdır yani o iskeletlerin balinanın atasının olduğu varsayımı.
insanların bir kıtadan bir kıtaya geçmesi de o kadar abartılacak bir mevzu değildir. ondan daha karmaşık sayılabilecek birşey varsa o da günümüz astronomi bilgisine yazının bulunduğu zamanlarda yaşayan medeniyetlerinde sahip olmasıdır. dünyanın son 30 milyon yılının haritaları (kesinlik içermez) aşağıdaki linklerde var.. kıtaların birbirinden o kadar uzak olmadığı rahatça anlaşılabilir...
inanmamak için direnen insanların dayanak noktası..
ispatlanamayan bir teoriyi, *, hala aramızda, olmadığı ispatlanamadı!! şeklinde demogoji yaparak önümüze sunmaya çalışan insanlar var..mantık nerde, bilim nerde ??? **
Evrim teorisini "maymunun insana dönüşmesi" zanneden düşünce, ancak balkonda çekirdek yiyerek dışarıyı izleyen ev hanımlarından çıkabilir.
bildiğimiz tavuk, 100 milyon sene önce yoktu. Bildiğimiz at da öyle...Atların ataları çok daha küçük, tavugunkiler ise büyüktü. Daha eski zamanlarda Memeliler yoktu. insanlar hiç yoktu. insanların ataları ise maymun değil, saphiens denen bir tür primattı. Bugün maymun denebilecek 50 kadar türün ataları da eskiden çok daha farklı idi. Onların ataları daha da farklı idi.
Evrim teorisini reddeden bir aklı selim, okyanusun ortasındaki hawaii adası yerlilerinin nereden geldiğini açıklasın. Avustralya yerlilerinin nasıl oluştuğunu açıklasın bakalım, atalarımız okyanus yüzecek kadar iman gücüne sahipler miymiş?
yandaki komşumuzu gördükçe maymundan geldiğimize pek bi inandığım hede. işin şakası bir yana darvin amcamıza göre madem maymunda geliyoruz. şimdi ki maymunlarıda insan yapsalar ya. bilim teknik ilerledi her şey için sanal ortam sanal denge yaratılıyor. maymunları insan yapacak bir dengede oluştursunlar. değiştirsinler bakalım. darvin amcaya (bkz: ybsg) bknz i vermekten kendimi alamıyorum. muzlarımı getiriiiiiiin.
kurtlar tarafından yetiştirildiğine inanan bir neslin, nasıl oluyor da evrim teorisine inanamadığı merak konusudur. herhalde darvin'in sakallarından olsa gerek.
darvin tarafından ortaya atılmış teori.. şöyle ki, evrim olayı kaçınılmaz bir gerçektir.. olaya en basit ve en temel açıdan şöyle yaklaşabiliriz.. dünyadaki zencilerin, çekik gözlülerin ve farklılık arz eden diğer insan modellerinin şu halde olması için ilk iki insandan birinin zenci yada çekik gözlü olması mı gerekmektedir? durum tamamen sonradan oluşan fiziksel, genetik vs. koşullardan dolayı oluşmuştur.. yani değişimden kaçış yoktur.. aynı şekilde kutuplarda yaşayan hayvanların beyaz olmasıda durumu açıklayıcı niteliktedir.. insanın atasının maymun olması doğal dengeler ve dünyanın üzerine oturduğu humanist amaç açısından düşünülemez.. ama sürekli değişim her zaman olmuştur ve olmaya devam edecektir...
insanların, islam dinine karşı olduğu kanısıyla, durmadan saldırdığı teoridir ayrıca. kuran'ı bilime göre incelemek düşüncesi bu zihinlerde hiç yoktur. onlar, sadece, bilimi kuran'a* uydurmak isterler.
çürütmeye çalışan insanların, teoriyi tam olarak anlamadan, uydurma, saçma sapan kanıtlar sunmaya çalıştığı teori. üçüncü sayfasında ben olayım istedim.
zürafalar zebra iken yiyecek maddesi bulamamışlar ağaç yapraklarını yiyebilmek için boyunlarını büyütmüşler. karizmayı dağıtmayalım diyen zebralar ise okan bayülgen seyredip siyah renk giyimi tercih etmişler sonra at olmuşlar. işte bu evrim teorisidir.
bir çok insanın hakkında gerçekten bilgi sahibi olmadan hakkında yorum yapmaya bayıldığı ve ideolojilerine alet ettikleri teoridir. oysaki bilimsel teoriler inançlarla ya da hurafelerle karşılaştırılamaz, kendi başlarına varolurlar, bilimle uğraşan insanlar tarafından da geliştirilmeye çalışılır veya yanlış olduğun düşünüldüğün de aksi ispatlanır. ama türk halkı * oradan buradan duyduğu, gazete köşelerinde internette okudğu kaynağı belirsiz, güvensiz her bilgiye kendi bakış açısına uygunsa inandığı için evrim teorisiyle ilgili bir çok yanlış anlaşılma sürekli bu başlık altında ya da günlük hayatta yer almaktadır. (#769649)
1930larda bizzat ingiliz bilim adamları tarafından çürütülmüş, ancak siyasi fayda ve sair gerekçelerden ötürü çürütüldüğü ifşa edilmemiş, bilimin yüzkarası saçmalıklar bütünü...
evrimin bir süreç olduğunu iddia edenler entropi kavramını neden gözardı ederler hala anlayabilmiş değilim. evrim teorisine göre evrimin gerçekleşmesi için iki ihtimal vardır:
1. süreç raslantısal olarak gerçekleşir ki bu durumda entropi kavramı devreye girerek raslantılar sonucu bu komplex mekanizmaların oluşamayacağını söyler, doğada herşey daha iyiye doğru değil daha kötüye doğru gitme, bozulma eğilimindedir. zaten akıl sahibi bir insan raslantı sonucu bunca organizmanın oluşamayacağını anlar. şimdi maymun daktilo örneğine girmeyeceğim isterseniz trilyon maymun trilyon sene trilyon kere bassin, yanlışı eleyen bilinçli bir mekanizma olmadığı sürece asla bir edebiyat eseri oluşmaz.
2. süreç raslantısal olarak değil de bir tasarımcı tarafından yani bir bilinç tarafından yönlendirilir ki bu birincisine göre çok daha mantıklıdır. yani herşeyi raslantı tanrısına vermektense sonsuz ilim ve bilim sahibi bir tanrıya vermek çok daha akıl karıdır. zaten verilen bilgisayar örneği de bu ihtimale daha uygundur. bilgisayarın ilk halini tasarlayan bir tasarımcı olmazsa bilgisayar hiç zaman olmayacaktır ve dahi bilgisayar ile ilgili bilgi birikimini anlayacak bir bilinç olmadığı takdirde de bilgisayar gelişmeyecektir.
ayrıca akıllı tasarım teorisi ile evrim teorisinin bilimselliği aynı düzeydedir çünkü benzer bulgular fakat farklı varsayımlarla aynı sonuca ulaşırlar. mesela ortak genler ve ya organları evrim teorisi ortak ata ile açıklarken, akıllı tasarım teorisi bir tasarımcının aynı malzemeyi farklı mekanizmalarda kullanması olarak açıklar ki bu bir mühendisin bir somunu değişik mekanizmalarda kullanması ile aynıdır.
ayrıca akıllı tasarım teorisinin kurucusu behe her şekilde evrim teorisyenlerine meydan okumaktadır ki bir keresinde bir konferansta aynı anda 700 evrim teorisyeniyle tek başına tartışmıştır yani kendi teorisine bu kadar güvenmektedir.
en nihayetinde dediğim gibi hem akıllı tasarım hem evrim ikisi de ideolojik teorilerdir.
evrim bir sonuç değil de bir süreç olduğundan akıllı tasarım teorisine göre mekanizmaları mükemmel olan varlıkların devinim yani evrim sürecinden geçmemiş oldukları bilinemez. basitleştirerek örnek vermek gerekirse şu an 8 yaşında olan bir çocuğa alınacak bir laptop çocuğun gözünde mükemmel ve sanki ilk üretilen bilgisayarmış gibi gelebilir. fakat çocuğun zaman kavramına yeni olmasından dolayı commodore 64 ü dolayısıyla daha düşük konfigurasyonu bilmemesi normaldir. ama sırf bu yüzden laptop u ilk bilgisayar olarak kabul etmesinin anlamı yoktur. evrim de yaklaşık 4.5 milyar yıldır devam eden bir süreç olduğundan ve henüz bütün canlıların kaynağı araştırılıyor olduğundan akıllı tasarlanan canlılar vardır fikrini kesin savunmak dinin zorladığı şeyleri savunmaktan farksızdır. bir şeyin bilim olması için eleştirilebilir, gelişebilir ve değişebilir olması gereklidir. eğer en baştan akıllı tasarımcı vardır fikri savunulacaksa buna gerek yoktur çünkü burada yapılmışı var. (bkz: tevrat) (bkz: incil) (bkz: kuran ı kerim)
dipnot: şunu ibret ve dehşetle gözlemlemekteyim. evrim teorisinde yer alan teori kelimesine takılanlar nedense akıllı tasarımdan sonra teori kelimesini rahatça ve zevkle kullanmaktadırlar. evrim teorisinin 150 yıla yakın geçmişi vardır. hala teori kelimesi tartışılıyor. akıllı tasarım teorisinin 10 yıllık geçmişi vardır ama herkes teori diyor. buradan akıllı tasarıma teori denmemesi gerektiği sonucu çıkmasın. ama evrim teorisine de aynı ilgi ve hassasiyet gösterilmelidir.