curutmek icin ortaya tez atarken mantik hatasi yapilan teoridir. evrim, matematigin yanlis kullanildiginda, yanlis sonuclar verecegini ogretmistir bizlere. onceki entrylerde yapilan hesaplamalar sadece bir gen dizininin sadece spesifik baska bir gen dizinine donusmesi hesabidir. oysa ki katrilyonlarca farkli dizin, farkli sekillerde degistiginde, ortaya 10 uzeri onyuzbinmilyon cesit dizin cikacak ve bunlardan ortama en uygun olani hayatta kalacaktir. daha onceki entrydeki hesaplamasi yapilan sey ise avustralya'nin bati bolgesindeki bir kangurunun, antarktika'daki bir penguene donusmesinin olasilik hesabi gibi birseydir ve bu degisim sittin sene gerceklesmez. cunku evrim bu degildir. gercek hayatta olan ise gen dizilerinin rastgele degismesi (radyasyon, kimyasal maddeler vs gibi dis etkenler nedeniyle) sonucunda yeni turlerin olusmasi, bunlardan yasadigi ortama uyum saglayanlarin hayatta kalip, neslini devam ettirmesidir. taaa ki ortam aleyhine donenen kadar.
bakteriler ve antibiyotik kullanimi gozlenerek bile daha onceki hesaplamalar curutulebilir. kim derdi ki Staphylococcus aureus 10 yilda antibiyotige karsi kendini koruyacak sekilde degissin.
bun teorinin aksine inananlar, bu inançlarıyla kendi fikirlerini de ispat ediyorlar aslında. adem ile havva'dan geldiğimize inanmak, dunyadaki tum insanların ensest iliski çocuğu olduğunu kabullenmektir.
tanrı kavramının ortaya çıkma sürecini bilmeyen ve açıklayamayan insanların bilip bilmeden salladıkları ve canlıların nasıl var olduğunu açıklamaya çalışan bir teori. açıklamaya çalışan diyorum çünkü bilim asla "eh buralara kadar geldik. artık bir sigara yakıp dinlenelim." demez diyemez dememelidir. der ise onun adı bilim değildir.
ayrıca insan denen varlığın kusursuz olduğunu kim iddia etmektedir? hangi araştırmada insan mükemmel olarak gösterilmiştir anlamak mümkün değildir. hedef şaşırtmak ne kadar kolay olmuş. "benim dedem maymun değil", "insan gibi kusursuz bir varlık" gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan(!) laflar bilime etki etmemektedir. aksine söyleyenleri bilimden bir adım daha uzaklaştırmaktadır.
hiç üşenmedim bu başlıkta kim neler yazmış saydım.
evrim teorisi hakkında bilgi vermeye çalışanlar: 44 entry
"yok öyle bişey", "inanmam", "benim dedem maymun değil" diyenler: 63 entry
kararsızlar ve geyik yapanlar: 36 entry
işbu sayım yapılırken entry sayısı 143 idi.
şimdi sözlükte kendi inancını tatmin edecek ve hatta kuvvetlendirebilecek o kadar başlık varken neden bu başlık? kabul etmiyor olabilirsiniz ama bilgi vermeye çalışan entrylerden daha fazla entry girmek ne ola ki?
-evrim teorisinin bulgularına itiraz yoktur, evrim teorisinin nasıl algılandığına bir itiraz söz konusudur.
-ikinci olarak doğada entropi dediğimiz bir olay vardır. entropiye göre bilinçli bir etki olmadığı sürece doğada bulunan elementler daha avantajlı diye tabir ettiğimiz bir duruma geçmezler aksine bozulma dağılma eğilimdedir. eğer şartlara uygun canlılar "tesadüfen" gelişiyor ise, öncelikle canlılığın tanımını yapmamız sonra da şu soruyu sormamız lazım; dünya atmosferi dışındaki şartlarda yaşabileyen canlılar neden türememiştir? yani çıkaracağımız sonuç şu. canlılığın oluşmasında kesinlikle ve kesinlikle bir bilincin etkisi vardır, canlılığın oluşması bu bilincin yönlendirmesine bağlıdır.
-kimsenin bilimin "evrendeki bilinci" sorgulayıp sorgulamadığını gibi bir endişesi yok, ama yukarıdaki linkler gösteriyorki biz bilimi "bilimi yapanlardan" soyutlayamayız. bilimadamları da en nihayetinde ideoloji sahibi insanlardır. bizim ilmi bulguları nasıl algıladığımız birazda bilimadamlarının bize nasıl sunduğu yada sunmak istediğine de bağlıdır.
allah cc'a inanmayanların ''ulan bak bak şimdi nasıl bi konu açıcam herkes bunu konuşucak,yorumlar havada uçuşucak,bak nasıl deli edicem i.nleri,nasıl provakatörlük yapıcam''tarzındaki iç tatmininden kaynaklarak ortaya atılmış(hatta buraya yazılmış) darvincilik oyunudur..(darvin amca her nanaye bi kılıf bulmuştur ama ''tavuz kuşu''yla alakalı hiçbişey söyleyememiştir.bunun sonucunda k.ını epey bi yırttığı da gerçektir ama ne fayda hiçbişy bulamamıştır)
öncellikle kötüleneceğini bile bile bu entryi giriyorum ama belli mi olur belki bir kaç mantıklı insan çıkarda kara cahilliklerinden vazgeçerler. şimdilik şunda anlaşalım bilim tanrıyı araştırmaz, varlığını yokluğunu ispat etmek için çaba harcamaz. buna bilinmezcilik denir ve bilim yalnızca bu evren üzerindeki olguları ispat etmeye çalışır. aksi halde bilimin metafizikten farkı kalmazdı ya da newton'un teorilerindeki gibi mekanikleşirdi. fakat bunlardan hiç biri değildir bilim. şimdilik bunu anlamaya çalışalım.
evrim teorisine gelicek olursak; sanıldığı gibi evrim teorisinde insanların maymunlardan geldiği söylenmemektedir. sadece insanlarla maymunların ortak birer ataları vardır; primatlar. onun içinde gidip aynaya bakmaya gerek yoktur, anlayamazsınız aynaya bakmayla. görüldüğü gibi insanlarla maymunların ataları ortaktır yalnızca bunlar 40 milyon yıl önce yaşamışlardır.
insanlarla maymunlarda olduğu gibi bütün türlerin birer ortak atası vardır. dünya üzerinde öncelikle "RNA" adı verilen tek zincirli moleküller ortaya çıktı. RNA tüm canlılarda ortaktır ve var olmak zorundadır. C,H,O ve N birleşiminden oluşur. daha sonra rna gelişerek çift zincirli DNA oluştu. bunlar uzun zaman sonra birleşerek kendilerini koruması için gerekli olan bir kalkan inşa ettiler. buna hücre zarı denilecekti ve bununla beraber bu hücremsi yapı bir takım kimyasal tepkimeler vermeye ve sentez işlemleri yapmaya başlamıştı bile. ve bilinen ilk hücreler ortaya çıktı. o kadar ilkellerdi ki yalnızca kimyasal tepkimelerden oluşmaktalardı. daha sonra hücreler kendi aralarında birleşerek çok hücreli canlılar oluşturmaya başladılar. bunlarla beraber omurgasız türler ortaya çıktı. bunların bir takımı karaya çıktılar ve omurgalı türler ortaya çıktı sonra dinazorlar falan filan işte. tabi bir takımıda suda gelişti omurgalıların. kısaca hikayesi budur evrim teorisinin.
evrim teorisini oluşturan lamarck'tır. daha sonra bunu geliştiren ise darwindir. darwin lamarck'ın bazı görüşlerinide reddetmiştir. ona göre evrim şansla olmamaktaydı. belli ortam şartlarının oluşması gerekmektedir. ve doğada güçlü olan tür güçsüzü ezer ve güçlü olan tür yaşar. güçsüz ise ya yok olur ya da bir şekilde evrilir.
şimdide bu evrilmenin çok düşük bir ihtimal iddialarına gelelim. evet çok düşüktür. 1/10 üzeri 960 bir ihtimal bile olabilir, tamamen uyduruyorum şuan rakamı. fakat bazı sivri zekalılar çıkıp "yahu kardeşim işte çok düşük ihtimalli 0 işte demekki" diyor. ben de diyorum ki onlara " yahu kardeşim sanki 1/n gibi bir dizinin sonsuza giderken ki limitini alıyorsun da n 0'a yakınsıyor işte o yüzden olma ihtimali 0'dır diyorsun" derim. bunca matematik okumuş kişi bilir ki bir olasılığın olma ihtimali çok düşükte olsa olma ihtimali vardır. zaten olasılık hesabıda 1 ile 0 aralığında yapılabilir yani en fazla olma ihtimali 1'dir. o zaman neden bu kadar kasıyorlar anlayamıyorum bunların olma ihtimali olma çok düşük diye.
ayrıca teori olmasının nedeni bazı sorulara cevap verememesidir. fakat bunun nedeni dünyanın bazı dönemlerinin hala bilinememesidir. ancak yeni kanıtlar bulundukça ispat edilebilir. bu tıpkı big bang gibidir. bing bang'de ispat edilememiştir hala matematiksel hataları vardur, fakat teori denmemektedir. çünkü neden? bu arkadaşlarımızın işlerine gelmemektedir. bilimi dini konuulara alet etmek istemekdirler. fakat bilim bir ideolojinin yansıması için değildir, yalnızca insanlık içindir.
toparlamak gerekirse; insanlar maymunlardan gelmemiştir, ortak bir atadan gelmişlerdir. yani bilip bilmeden konuşmayalım değil mi arkadaşlar?
(bkz: girilen entryinin eksi oy yağmuruna tutulacağını bilmek)
savundugu gorus, insanın atasının maymun oldugu degil; maymun ve insanın aynı atadan evrimlestigidir.
kim ne derse desin "yaratılıs" teorisinden cok daha akla yatkın, cok daha somut kanıtlar ile acıklanmaya calısılan teoridir.
insanlar bu kadar uzerinde calısılıp, kanıt gosterilen bir seye inanmıyorlar, peki; ama "allah yarattı camurdan" deyince kimse karsı cıkmıyor, anlamıyorum, anlayamıyorum.
tanrı inancıyla da ters dustugune inanmıyorum evrim teorisinin. canlıların aynı atadan farklılasması, ilkel ilk canlıyı tanrının yaratmadıgı anlamına gelmiyor cunku.
bazıları ısrarla evrim teorisi allah'ı yok sayar demeye getirmiş, bu onların bilgisizliğinden kaynaklanıyor! en ufak bir fikri olmadan evrim teorisine "allahsızlar" diye sataşmanın sadece bir cehaletin gösterisi olduğunu anlamamışlar herhalde! ayrıca, evrim teorisinin ne özü ne de amacı allah'ın yok olduğunu ispatlamak değildir, böyle bir amacı yoktur, konusu değildir! ha evet, bazı tanrıtanımaz yandaşları bir ara ve hala daha evrim teorisini allahı'ın olmadığını kanıtlama yolunda bir yol ve dayanak olarak kullanıyor olabilir, ancak bu işle doğru düzgün ilgilenenler çok iyi biliyor ki evrim teorisinin allah düşüncesini çökertmek ile yakından uzaktan alaksaı yoktur!genellemeler ile bir yere va rılmayacağını halen daha anlayamadık ve anlayamayacağızda herhalde! bütün evrimciler allahsızdır gibi bir yargı, ancak evrim hakkında cımbızlanmış düşünceleri okuyarak üstünkörü bilgi edinenlerin işidir; eğer bu mantıkta gidersek de (yani evrime bu konuda genellemci salıdırıda bulunanların mantığı ile), bütün müslümanlar "usame bin ladin" gibidir demekle eş değer bir düşüncedir.
ayrıca, evrim insan maymundan geldi demez, bu teori 60 yıl önce zaten ve yine evrimciler tarafından çürütüldü! yıl 2006!
evet efenim bir kez daha anlioruz ki insanimiz yine bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmus bi de ustune yorumlar yapar olmus ki tam bir tragedya..lafi uzatmaya gerek yok,bilgi sahibi olmak icin oncelikle bi kitapciya gidilir charles dawkins adli biyolog arkadasin kitabi alinir, okunur, okudukca sasirilir sasirdikca da ogrenilir.. hepimize kolay gelsin... ha olmazsa bilim teknik dergisi de bu konuyla hayli mesgul, ilgilenenlere duyrulur..
herkesin ahkam kestigi baslik olmustur. bir ahkam da ben keseyim o zaman:
1. evrim teorisini kuran darwin degildir. ilk gercek kuramcisi 19. yuzyilin basinda yasamis olan jean baptiste lamarck tir. teorisi ise suydu; * canlilar ortama uyum saglayabilmek icin degisime ugrar ve edindigi yeni karakterleri dollerine aktarir( yani edinsel karakterlerin kalitimi). daha sonra ise charles darwin, turlerin evrimine farkli yaklasti ve bu evrimi tesadufu degisimlere yol acan dogal ayiklanma olgusuyla acikladi: bireyler icin elverisli olan degisimler alikonur ve sonraki dollere aktarilir, degisime uyamaynlar elenip ayiklanir. darwin' e gore bu degisimler onemli boyutta degildir; ama bunlarin, dogal ayiklanmanin etkisi altinda zamanla dolden dole olusumu ve birikimi evrimi yaratir. ondan sonra darwin e karsi ise hollandali bilimadami hugo de vries, mutasyona dayali evrim kuramini one surmustur. bu kurama gore tesadufi degisimler, kademeli kucuk degisimlerden ziyade, ayiklanmanin ani ve sicramali bir evrime neden oldugu onemli mutasyonlara dayanmaktadir.
2. ve artik gunumuzde bu kuramlar tam olarak ispatlanamadigi icin yeni akimlar ortaya cikmistir. yeni darwincilik, yeni lamarckcilik, yeni mutasyonizm gibi.
yani teori ne bilimsel olabilmis ne de baska bir sey. adi ustunde teori olarak kalmistir. ve bu teori ustunde calismalar devam etmektedir.
anlamadigim 2 nokta var. bu teori icin; tek tanri'ya inanan insanlar neden siddetle karsi cikar ve tanriya inanmayan ateistler bu teoriyi sanki gerceklesmis bir olgu gibi savunmaya calisir. darwin gibi bilimadami na avlu dolusu kufurler edip, "fantezici lan bu" demekle "darwin gercekleri soyluyor" diyen 2 tarafa kicimla gulup entryme son veriyorum. adi ustunde teori mq.
(bkz: teori)
edit: bu konuya da bir de ben ahkam kestigim icin cok mutluyum.
darwin teorisi olarak gecen ve kökenimizin maymundan geldigini savunan hatta diger bütün hayvanlarında bir kökenden geldigini kabul gören bilimdir.
peki biz mutasyona ugrayarak normal halimizdeysek ilerleyen vakitlerde ne olacagiz acaba diye bir soru geliyor akıllara.
isa peygamber in soyunun kral, kudüs ün başkent ve insanların bu krallığın uşağı olduğu bir dünya hayali kuran bir güruhun hayaline giden yoldaki km taşlarından birisi.
aşağıda yazdığım bana ait bir yorum olmamakla birlikte benim düşüncelerimle tamamen paralellik gösterdiği için paylaşıyorum.
--------------------------
Cenk özdemir;
....
Canlılığın evrimle açıklanmasına hiçbir dinin itirazı yoktur.Belki Kuran da buna bazı işaretler bulmak mümkünür; "ancak doğrusunu tabi ki Allah bilir". Dinlerin herhangi bir ilahi kuvvet olmadan canlılığın oluştuğu inancına itirazı vardır.Nitekim Allah canlılığı evrim sayesinde yaratabilir.Tıpkı bir ressamın tablosunu paletiyle yaptığı gibi.
Evrimin olup olmadığına dair araştırmalar bilimle ilgilenen kişiler tarafından sürdürülmelidir;ancak burdan Tanrı nın yokluğu fikrine gitmek tamamen saçmadır,saçma olduğu kadar da bilimsellikten uzaktır.Şu anda Darwinciler bilim altında yaptıklarıyla bilimi katletmekteler.
Araştırılması gereken evrende bir zeka olup olmadığıdır. Evrenin nasıl geldiği değil.Nasıl geldiğini bilim sorar.Deney yapar ve bulur.Bunun ilerisi inanca girer.işte insan bu bilimsel bilgiler ışığında hareket ederek evrende bir zeka olup olmadığını kendi aklı ve vicdanına sormalıdır.Eğer yok cevabını bulursa o zaman evrim teorisini tesadüfe yorabilir.Var diyosa da evrimin Allah tarafından gerçekleştirildiğini anlar.Sonuçta evrimin dinle alakası yoktur.Diğer yorumlar ise saptırmadır. Ben evrim konusunda şüpheliyim. Hem olduğuan dair hem de olmadığına dair birçok bulgu var. çok büyük ölçüde evrim teorisine inanmamakla birlikte hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum; ancak Allah ın varlığı her haliyle ortadadır. Evrendeki zeka kendini her haliyle belli etmektedir.Bu zekanın evreni hangi yolla yarattığı(bir anda mı evrim yoluyla mı) bilimsel bulgular sayesinde umarım birgün açığa çıkacaktır.
Yorum bildirmek istediğim bir başka konu ise Akıllı Tasarım dır.Ben de akıllı tasarım teorisi ve evrim teorisinin fen dersleri altında verilmesinden yanayım.Hiçbir yoruma kayılmadan bu bilgiler öğrencilere verilsin ve öğrenciler ön yargıdan uzak özgür düşünmeyi öğrensinler.Din derslerinde ise evrendeki zeka üzerinde durulup akıllı tasarım savunulsun.Buradan da Tanrının varlığına bağlansın olay.
Teşekkür ederim.
----------------------------------
yani evrime muhaliflikten çok evrimi anlayışa bir muhaliflik vardır yani darwinism e bir muhaliflik vardır.
haritalarda ki mesele kıtalar arasında ki bağlantı da uçurum olmadığını göstermektir. bir kıtadan bir başka kıtaya geçiş çok komplex ve karışık bir mevzu değildir... insanların bir kıtadan bir kıtaya geçişleriden daha komplex ve ilginç olan yazının bulunduğu dönemlerden çok uzak olmayan zaman dilimlerinde ki bazı medeniyetlerin bazı konularda günümüz ilmi bilgilerine sahip olmasıdır...
son olarak neanderhallerin iskeletleri bulunmuştur. 35.000 yıl önce de soylarının tükendiği tahmin edilmektedir. insanlarla olan akrabalığı da hala araştırılmaktadır...
insanların okyanusları nasıl geçtiğini sorgulayan beyin ozaman fi tarihinde inşa edilen piramitlerin o tarihte nasıl inşa edildiğinide açıklasın. okyanusları geçemez diye düşündüğünüz insanın şu anda bilmem kaç bin km ötedeki ay'a gittiğinide açıklasın. darvin'in evrim teorisinde bazılarının sapiens diye adlandırdığı yaratık resimlerle anlatılmış ve insanın maymundan (Primat) geldiği ortaya sürülmüştür. ortaya sürülmüştür diyorum çünkü teori olmaktan ileri gidememiştir.
peki bu primat denen yaratığın evrimdeki yeri nedir ? hangi yaratık evrim geçirip primat olmuştur ? mikroorganizmalar birleşip nasıl bir canlıyı oluşturmuştur ? son sorum ise şudur.
bir şeye el değmeden o şeyin kendi kendini tamamlaması (oluşması, yaradılması) mümkünmüdür ?
un,su ve mayayı yanyana koyun, bilmem kaçmilyon sene bekleyin, belki evrim geçirip ekmek olur. ya da bir insan evladının eli değer ve ekmek olur. **