evrim, canlıların diyalektiğidir. temel varsayımları ispatlanarak bilimsel yasa haline gelmiştir.
memleketimiz de ise hala inanç meselesi olarak tartışılmaktadır.
daha da vahimi "türlerin kökeni"ni kütüphane rafında bile görmemiş birçok insan, olayı "ben maymundan gelmiş olmayı kabul etmiyorum, sen ediyosan et" diyerekten kestirip atmaktadır. bir de harun yahya denen bi şahsiyet girer ki işin içine vah halimize... benim memleketimde bilim yapmak kimlere kalmış demeden duramaz insan.
harun yahya, sızıntı dergisi, samanyolu gibi kişi ve kurumları bir yana bırakırsak, evrimin bilimsel ve kuran'a aykırı olmayan bir süreç olduğunu söyleyen din adamları da bulunmaktadır memleketimizde.
neanderthallere hatta tek hücreli canlılara dönerek de anlatılabilir evrim hadisesi, ama güncel biçimiyle ağzımızdaki yirmilik diş ve apandisittir.
ayrıca:
ortalama algının meseleyi maymunluk ile sınırlayan anlayışı karşısında da "güzel abicim... insanın günlük yaşamda küçük çıkarlar ya da basit kaygılar için çok kısa bir süre içinde nasıl maymunlaştığını görüyosun... maymunla aynı kökenden gelen bir türün yüzyıllara yayılan tarihsel bir süreçte türünün devamını sağlama kaygısıyla insanlaşacağına niye inanmıyosun" demeden edemiyecem.
darwin in ortaya attıgı bir teoridir. türlerin çeşitliligi ve dogal seleksiyon a dayalı bir sunumdur. zaman içinde maymundan mı geliyor insanoğlu diye saptırılmıştır bu teori. darwin in maymundan gelmiş olabilirmiyiz acaba diye düşünmesiyle süregelmiş yanlış inanıştır. sonrasında darwin de bu düşüncesinin kendisine itibar kaybettirdiginin ve yanlış oldugunu kabul etmiştir. evrim teorisi özünde insanoglunun zekasının evriminden bahsetmektedir. insan şimdiki zeka seviyesine 2 milyon yıl süren bir evrim sürecinden sonra sahip olmuştur ve bu sürec devam etmektedir.
mantıksal çıkarımlarla çürütüldüğü zannedilen teoridir. einstein'ın genel ve özel görelilik kuramları mantığa aşırı ters kuramlar (teoriler) olmasına rağmen kabul görürken evrim teorisi, insanların dini inançlarını bilime uyarlamadaki bağnazlıkları yüzünden saldırıya uğramaktadır.
einstein'ın genel görelilik kuramı "cisimler hızlandıkça kütleleri artar" der, motorcu harun yahya "bak koşuyorum ama kütlem artmadı, einstein haksız, zaten yahudi" der. einstein "bir araç hızlandıkça içindeki zaman sabit bir referansa göre yavaşlar" der, harun yahya "otoyolda 240 bastım, ama evdeki saatle kol saatim hala aynı" der. einstein ışık hızına ulaşıldığında zaman durur der, harun yahya "ha?" der. einstein cisimlerce uzay-zamanın büküldüğünü göstermiştir, harun yahya "hani nerde ben görmüyorum" der.
Harun yahya'nın bu yanıtları, ileri fizikten anlayan insanalr için ne kadar saçmaysa, evrim hakkına yazdıkları da evrimden anlayanlar için daha da saçmadır. önemli olan bizim günlük hayattaki deneyimlerimizle elde ettiğimiz mantık değil, deney ve gözlemlerle elde edilmiş bulgulardır.
charles darwin in ortaya attığı insanın maymundan gelme olasılığının bilimsel söylemidir. ancak ufak bir yanlışlıkta yok değildir şöyle ki darwin insan kesin olarak maymundan gelmiş dememektedir bunu olabiliritesi yüksek bir durum olarak irdelemektedir.
iü felsefe bölümü mezunu olupta ilahiyat masterı yaparak din öğretmeni olan bir adamla girilen diyaloga göre:
cahil öğrenci: hocam evrim teorisi var mıdır, yoksa insanlığın havva- ademden geldiği olayı mı doğrudur?
din öğretmeni: evladım insan nedir?
cö: insan derken?
dö: bende onu soruyorum.
cö: insan işte böyle*
dö: *eğer insan eti ilk pişirip yiyen, bizim anladığımız anlamda ilk kez giysiye gereksinim duyan, diğerlerine hoşgörüyle yaklaşan varlıksa ve konuşarak anlaşabiliyorsa
ilk insanlar havva ve ademdir. ancak bundan öncesi de var tabi ki..
cö: çok ulvi bir yaklaşım oldu, sağolun hocam. kafamdaki en büyük soru işaretine bir lamba yaktınız.
dö: sus artık evladım. *zaten derste bitti..
charles darwin adlı faşist dangalağın kurguladığı tek bir bilimsel altyapısı olmayan zırvalık. bu dallamaya gore ingiliz milleti evrimini tamamlamış ama türkler gibi bazı doğu milletleri tamamlayamamıştır evrimini, oyle dallamadır bu yani.
adolf hitler gibi diktatörlerin ve vahşi kapitalistlerin uydurduğu sosyal darwinizm saçmalığı yüzünden yaratıcısının damgalanmasına sebep olan teori. darwin'in teorisi sadece hayvanlar üzerinedir, darwin ünlü "türlerin kökeni" kitabında teorilerinin insanlara uygulanabileceği konusunda tek söz etmemiştir. tersini iddia eden hıncaldır, uluçtur, açsın kaynağı göstersin efendimdir.
işte bizim sorunumuz bu, kitabı okumadan "böle böle böle demiş, türklere saydırmış lan bu" demek. türkiye'nin neptünyum rezervlerine* dayanarak ülke kurtaranların da aynı insanlar olması hiç şaşıtıcı değil.
charles darwin'in ortaya atmadığı teoridir. adamcağızın bulduğu tek şey doğal seleksiyondur. darwin doğal populasyonları gözlemiş ve çevreye en iyi uyanların yani güçlü olanların hayatta kaldığını, güçsüz olanların elemine edildiğini görmüş.
inanç insanlara göre görecelidir çürütüldüğünü söyleyen insandan her kanıt istediğimde yüzüme boş boş bakmasını sağlayan teori bu teorinin gerçekliğine dayanan birçok kanıt bulunmaktadır ayrıca nean-deartheller ve bunun gibi bir çok yarı maymun yarı insan yaratık yaşam sürmüştür bunlarda saçmalık olmasa gerek ama tabii ki zor yoldan gidip araştırmaktansa kolay yolu seçmek istiyorsanız size daha kolay gelsin demek isterim!
bilimde kutsal gerçekler ve incelenmeyecek denli hassas konular yoktur. eğer varsa onlar zaten aldatmacadır kandırmacadır. *
(bkz: maymunlar gözünüzü açın)
halen daha "e o zaman maymunlar neden hala maymun ve biz insanlar neden insanız..." şeklinde saçma* ve cahilce* karşı çıkılan teoridir. hayır hiç kimsenin ne olduğunu ifşa etmek hoş değil ama "ben böyleyim, böyleyim işteee..." şeklinde ısrar eden insanların sözlük semalarında yazar olarak uçmaya çalışması acı verici.
çok kısaca evrim teorisi insanın maymundan geldiğini falan savunmaz. hele ki şu an ormanda yaşayan sıradan maymunla ilişkilendirmek kendini komik duruma düşürmektir.
daha uzunca: (#1065683)
anlamayanlara, anlamak istemeyenlere, anlamalarinda yardimci olacak bir ornek:
bugun ulkelere baktigimizda farkli ulkelerdeki insanlarin farkli dilleri konustugunu gorururuz. fransa'da fransizca, ingiltere'de ingilizce, turkiye'de turkce konusulur (azinlik dilleri, gocmenler gibi kucuk istisnalar haric). bu, sosyal evrimlesmenin bir sonucudur. ayni cografi bolgede yasayan insanlar guruplasmislar, dillerini olusturmuslar ve digerler guruplardan (uluslardan) farkilasmislardir. dildeki bu evrimlesmeyi gormek icin amerikan ya da avustralya ingilzcelerine bakmak yararli olabilir. her iki dil de 2-3 asirda kaynaklari olan ingiliz ingilzcesinden farklilasmislardir. goruldugu gibi, evrim yavas ilerleyen bir surectir. bundan 5-6 asir sonra bir ingilizle bir amerikali tamamen farkli iki dil konusuyor olabilir (bizlerle Kazaklar gibi).
bu sosyal evrimlesmeyi kabul etmeyen birisi cikip "allahin isine bak, insanlari oyle yaratmis ki tum ingilizce konusanlar ingilitere'de, fransizca konusanlar fransa'da yasiyor. bu tesaduf olamaz, kendiliginden olusamaz" diyebilir. sadece sonuca baktigimizda haklidir da, boyle bir seyin tesadufu olmasi mumkun gorunmemektedir. bugunku durumu olusturan tum surecleri gozardi ettigimizde dusecegimiz hata budur. sadece sonuca bakip, surecler ihmal edildiginde cok yanlis sonuclar cikarilabilir. aslinda farkli ulkelerde farkli dillerin konusulmasi, yavas yavas olusan sosyal evrimin bir sonucudur, akilli bir tasarim falan degil. canlilarin evrimi de buna benzer.
kişinin inanıyor-inanmıyor olabileceği, kimseyi ilgilendirmediği, ama saçma sapan ve tabiri caizse lmao denilen harun yahya saçmalıklarını sunup "çürüttük lan biz bunu" diye ortalarda gezen tipleri görünce "güzelim buna inananmayanların çoğunlukta olduğu ülkelerin diğerlerinden en azından 300 yıl geride olduğunun farkında mısın?" diye laflar söyleten, velakin karşıdakinin hala anlamamakta ısrar edeceği olgu.
dini inançları yüzünden inanmayan insanlar, olup olmadığını değil, tesadüfi olup olmadığını tartışmalıdır kanımca.
öncelikle evrim teorisi darwinle beraber ortaya çıkmış değildir.kökü eski çağa kadar uzanmaktadır,darwin zamanında evrim teorisi zaten popüler bir teoriydi.evrimden bilimsel olarak ilk bahseden filozoflar iyonyalı lar olmuştur.thales tum canlıların sudan yada denizden varolduğunu düşünmekteydi.onun devamı anaximander'e göre varlıkların hepsi değişik formlar alan bir ilk tözden kaynaklanmıştı.anaximader canlıların kökeni olarakta balıkları göstermekteydi.bunu da;denizlerin çekilmesi ile karada yaşamak zorunda kalan balıkların,insana kadar uzanan bir süreci meydana getirdiği şeklinde açıklar.aynı dönemin filozofu heraklitus canlılar arasındaki çatışmalardan bahsederek,darwin in doğal seleksiyon kuramının ilk temsilcisi olmaktaydı.aristoletes de evrim düşüncesini şu şekilde özetlemekteydi;canlılar basit formdan,başlayarak gelişmiş bir transformasyona ulaşmakta,canlılar ilk olarak kendiliğinden oluştuğu,doğanın şartlara göre organ oluşturduğunu..
ılk dönem filozoflarından itibaren evrim teorisi ifade edilmekte ve uzerinde çalışmalar yapılmaktaydı.
evrim bilimsel açıdan ele alınması ançak 18 yuzyılla berabar başlar.bu kadar gec bir şekilde bu çalışmaların başlamasında,ortacağ,engizasyonun bilimsel araştırmaları engeleyen teolojik yapısı etkili olmaktaydı.fransız doğa bilimci buffon,aristotalesin düşünce sistematiğini düzeltmek ve geliştirmek üzere ilgilenirken,ilgi alanını evrim oluşturmaktaydı.buffon canlı ve cansız dünyada hemen her şeyin evrim sürecinde oluştuğu görüşündeydi.bu görüşü dile getiren buffon karşısında klise yi buluyor.engizasyon ,korkusuyla ''kutsal kitaplara'' ters düştüğünü ifade ederek sözlerini geri almaktaydı.
condorcet, lord monboddo, cuvier sosyal alanda gelişen insanlığın,biyolojik yaşamında da bir gelişme ve değişme surecei yaşayabileceğini ileri sürmektelerdi.ısveçli botanikçi linnaeus klise baskısı karşısında evrimin sadece tek bir türde olabileceği gibi bir düşünce içinde kalarak,evrimin biyolojik anlamda ilk savunucusu olmaktaydı.bu dönemde yine darwin in dedesi,erasmus darwin de,canlıların yaşam dönemlerinde uğradıkları değişikliklerin yeni kuşaklara geçmesiyle evrimleştiği görüşündeydi.
evrim üzerine ilk defa lamarck kapsamlı ve tutarlı kuramı oluşturur.lamarcakın oluşturduğu kuramın bir çok eksiği vede olgusal içerikten yoksun olmasından dolayı bilim çevrelerinde ilgi bulmaz.
darwin'e gelirsek,öncelikle darwin evrim düşüncesini ortaya atan değildir,bugun ki gecerli evrim kuramını kurandır.diğer yandan darwin canlıların ortak bir kökten geldiğini ortaya atan olmamakla beraber,bu düşünceyi sav olmak çıkartıp,verdiği deneysel kanıtlarla,bilimsel onerme niteliği kazandırmıştır.darwin'in evrim kuramı birbirini tamamlayan iki öğe barındırır. birincisi: canlı dünyada değişik biçim ve türlerin ortak bir kökten kaynaklanarak geliştiği; ikinciside:canlılar arasında "yaşam savaşımı" ve "en uyumlunun ayıklanmaktan kurtulması" diye dile getirilen evrimin gerçekleşme düzeneği .
darwinin evrim üzerine en önemli katkısı ''doğal seleksiyon''görüşüdür.darwin'in doğal seleksiyon görüşüne göre doğadaki canlılar yok olurken,sadece rastlantılarla yada şans ile açıklanamaz der;ona göre canlılar arasında,cevre koşullarına uyum kurma konusunda diğerlerinden üstün olanların yaşamda kalabilmesi, bunu başaramayanlarında yok olup gitmesi yada güçsüzün güçlü tarafından doğal olarak yaşam dışına itilmesi idi.darwinin doğal seleksiyon üzerine ortaya koyduğu düşünceler hala gunumuzde ne biyologlar tarafından nede sosyal bilimciler tarafından tam olarak kabul edilebilmektedir.
darwinin evrim sürecine en önemli katkısı yukarıda yazdığım gibi doğal seleksiyon düşüncesidir.
genel olarak evrim düşüncesi,turlerin yaratılmadığını,organizmaların tümünün basit veya ilkel formlardan evrildiği ifade eder.bireyler üzerinden populasyonunu devam ettiren evrim süreci,doğal selekiyon düzeneği ile de çevreye en uyumlu olan yaşamsal düzenini devam ettirir.
evrim teorisi darwinin de ifade ettiği gibi,evrim teorisi her şeyi açıklamaz.bilimsel her kuram gibi,açıklayabildiği olgular yanında açıklayamadığı olgularda bulunmaktadır.her bilimsel kuram gibi eğer turler üzerine daha açıklayıcı bilimsel bir teori geliştirilebilirse,evrim kuramcılarının da ortaya koyduğu gibi evrim gecerliliğini yitirir.fakat gunumuzde bulunan bir çok fosil ve genetik bilimindeki gelişmeler evrim kuramını doğrular niteliktedir.
son dönemlerde özellikle amerikada başlayan ve avrupa kliselerinde de taraftar bulmaya başlayan mukemmel yaratıcı tasarımına gelince.evrim teorisine en başından beri karşı çıkan klise bilimsel anlamdaki kanıtların daha da yaygınlaşmasından itibaren,mukemmel yaratıcı kavramını ortaya atmış bulunmakta,tanrının evreni yarattığını ama turlerin oluşumunu da kendi içindeki evrimsel sürece bıraktığını ifade ederek,dinle bilimi buluşturarak tanrı kavramını hala devam ettirmeye çalışmasıdır. yuzyıllardır kutsal kitaplarında yaratılış öykulerini ezberlediğimiz dinlerin birden bilimle buluşarak evrim kuramanı destek vermeye çalışmaları başlı başına kendi otokrasini sürdürebileme amacı taşımaktadır.
diğer yandan metafizike boğulmuş islamda ise turlerin ve canlıların devam uzerine doyurucu bir bakış açısı bulamayız.tamamıyla evrim kuramı karşıtlığı olarak kendini dayatmaya çalışanlar ipe sapa gelmez açıklamalarla sözde evrim kuramını çürütme derdinde.
islam içerisinde daha ilk dönem islam düşünürleri bile toplumu ve canlıları diyalektik bir yöntem üzerinden açıklamaya çalışırken,gunumuzde islam içerisinde metafizik düşüncenin tamamıyla baskın olmasından,tek yapabildiği evrime tamamıyla karşı çıkmak.islam tamamıyla evrime karşı olma durumunu hıristiyanlığın ve museviliğin etkisiyle geliştirmiştir.. çünkü evrim teorisi, hıristiyanlık teolojisini temelden sarsan bir teoridir.
bilinmelidir ki,islamda cahiz,nebur,huseyin ibn mansur,mevdudi,ibn mace hatta ibni haldun ile mevlana düşünce sistematikleri iyi incelendiğinde evrimsel bir döngünün varlığını bildirirler.rabbin adem'den önce de evrim sürecinin olduğunu; bu evrim sürecindeki insanlaşmayı, insan olma onurunu, insan olma şerefini ve dolayısıyla denenmeye ehliyetli bir hale gelmeyi ifade eden bir aşama, ara durum olduğu tarzında yorumlar yaparlar.
tüm canlıların ortak bir canlıdan türediğini ve bu canlıların evrimleşerek diğer canlılara dönüştüğünü söyleyen teoridir. bunu doğru olduğunu kabul etsek bile ilk canlı nasıl meydana gelmiştir cevabını asla verememiştir bu teori. çünkü bugun en gelişmiş ortamlarda bile hiç bir cansız maddeden canlı varlık elde edilemez. hatta güzel bir söz vardır bunu destekleyen;
"Cansız maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası artık kesin olarak tarihe gömülmüştür."
(bkz: Pasteur)
sıkıştığı yerlerde senaryo yazan ve bunu da bilimle bağdaştıran teori, aslına bakarsanız evrim teorisi nedir, ne değildir değil bizim ülkemizdeki sorun, burada bile bir dinle çatışma arzu ve isteği var, görürsünüz evrimi savunan bilimciler sürekli dine saldırırlar yahu el insaf, sen oturdun ispatladın da din sana neden mi ispatladın dedi, kendi beceriksizliğinizi ve hayal dünyanızda kurguladığınız senaryoları savunurken sağa sola bok atmıyonuz mu, işte tam orada kahkaha krizine giriyorum..
ne hikmetse her canlının muhtaç olduğu güneş de tesadüftür! ilk hücre tesadüfen oluşmuştur! Kusursuz bir şekil alarak bir milyon yedi yüz bin canlı meydana getirmiştir! Ve tesadüfen her türün erkek ve dişisi vardır! Bu erkek ve dişilerin üremedeki kusursuzluğu sperm,yumurta tamamen uydurmadır!
(bkz: uludağ sözlük tesadüfen oluştu)
bal arısı öyle tesadüfen oluşur, tesadüfen oluşmuş binbir çiçekten maddeleri alır ve bal yapar. Karınca da afrika bizonları da aynı hücreydi zaten!
(bkz: saçmalardan seçmeler)
Ortaya atıldığı günden bu yana tartışma konusu olan çoğu kez saldırıya dönüşen eleştirilere maruz kalan türlerin oluşumunu açıklayan kuramdır.Bu tepkiler dinsel bağnazlık ve önyargıdan kaynaklanan tepkiler ve bilimsel eleştiriler olmak üzere iki farklı boyutta gerçekleşmektedir. Harun Yahya ve onun engizisyon gelenekli yobaz , dinci , bilimsellikle alakası olmayan yaratılış kuramı Darwin nefretiyle öyle bir yanıp tutuşur ki bilimsel kanıtlar ,olgular ile paleantrologlar ve diğer biyologlar tarafından varlığı netleşmiş " evrim " sürecini bile sırf bu nefretleri yüzünden aptalca yadsırlar.işin diğer ucunda yaratılış kuramından ,evrim teorisinden beslenerek kendi sanal gerçekliğini oluşturmaya çalışan son etapta avrupalı evangelist bilim hokkabazları ile ülkemde seminerler düzenleyen üçkağıtçıların savunduğu " Akıllı Tasarım " vardır. işin esprisi insanlara "maymun" dediğimiz zaman kızarlarken " aslan" dediğimiz de bunun hoşlarına gitmesidir. Ancak bu örnekten anlaşılacağı gibi "evrim" i anlamak ve üzerinde yorum yapmak için ihtiyacımız olan onu oluşturan temeller( yapay ve doğal seleksiyon,seçilim, genetik , kalıtım ) üzerinde keşfedilen bilimsel gerçeklikler olmalıdır. Aksi takdirde bir inanç sistemi olmayan "evrim "kuramını " edebi sanatlar kullanarak şarlatanlık yaparak bir takım politik amaçlar doğrultusunda kullanmak kaçınılmaz olur.
karşısına hiçbir bilimsel teori sürülememiştir aynı zamanda. fazla bir şey yazmaktan öte, önce okuyup ondan sonra konuşmak gerek.
(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
bazı yönlerini mantıklı bulduğum teori.
(bkz: yaratılış da bir teoridir)
"önceden çizilmiş keskin çizgilerin arasında gitmektense 3. kişi gözüyle bana yalan ya da kuşkusuz gerçek diye sunulan yargılara bakmak daha mantıklı."