evrim teorisi

entry3497 galeri178 video28 ses2
    76.
  1. gelişmiş canlıların neden üretken hermafroditler olmadığına cevap veremeyen teoridir. belki de yavaş yavaş oluyoruz demektedir fakat olumlu yönleri açısından düşünüldüğünde çok kısıtlı bazı basit türler dışında doğa bu seçeneği uygulamamaktadır.
    1 ...
  2. 77.
  3. kabul edilmemiş bir teoriden ibarettir. ve hep böyle kalacağa benzer.
    3 ...
  4. 78.
  5. evrim teorisi

    bazı insanların körü körüne bağlandığı ve kaynak incelemekten aciz hale geldiği teori. yazık ki http://biyolojiegitim.yyu.edu.tr/mk/kit/k.htm
    adresindeki fotografların görüntü açısından daha kalitelisinin linkinin verildiği kaynağı buzul çağdan kalma yöntemlerle inceleyerek farklı olduğunu zanneden insanların teorisidir.

    http://www.scotese.com/earth.htm (kolaylık olması açısından sol menüde yer alan linklere tıklanması gerektiği bilgisini de vermek gerekir)bu site 2001 yılında ödül almış bir sitedir.

    daha hipotez halinde olan http://www.cnn.com/TECH/9601/fossil_horse/index.html kısaca bir bilgi vereyim :

    at dediğimiz canlının bilinen ilk atasında beş tırnak vardı, daha sonra eohippus, mesohippus, merychippus ve pliohippus safhalarından geçerken, ayak parmakları giderek azaldı. Evrim sürecinde bir canlının doğal seleksiyona mı uğrayacağı yoksa o ortama adapte mi olacağı çevre koşulları ile hayvanın biyolojik özellikleri arasındaki ilişkiler belirler. güya atın evriminde de bu olguyu görüyoruz. mesela oligosen çağında ormanlar azalmış, otlaklar daha yaygın hale gelmiştir. dolayısıyla açık arazide düşmanlardan korunabilme ancak hızlı koşabilme sayesinde olası hale gelmiştir. hızlı koşma da parmakların körelmesi ile meydana gelmiştir. boyun ve kafatasının ön kısmının uzaması yerdeki otlara ulaşmak, dişlerle ilgili değişim ise kaba otların öğütülebilmesi için gelişmiş adaptasyon özellikleridir.

    kaynak inan ö. (2002): Atlarda evrim. 3. ulusal veteriner hekimliği öğrencileri araştırma kongresi özet kitabı. "üşenmeden yazdım"

    cnn'nin haberinde bahsedilen dwarf horse da büyük ihtimal halkadaki 30-10 milyon yıl önce yaşadığı kabul edilen ve tırnakları körelmiş olan mesohippus oluyor.

    eğer haberdeki söz konusu bu fosiller gerçek ise, muhtemelen bunlar, kendilerine has bir tür olarak yaşayan, sonra da ölüp gitmiş ve nesilleri tükenmiş varlıklardı. tabi bu bir tez, diğer bir tez da bu canlıların atın atası olduğu. Atı bunlara bağlamak biraz zorlama ile ancak hayal ile mümkün. Eğer atı illa bunlara bağlayacağız dersek, bu durumda karşımıza iki önemli soru çıkar: Atın tırnakları, iddia edildiği gibi 5 iken, neden 1 e düştü; buna karşılık, boyu, tilki kadar iken neden uzadı?
    bu sorulara verilen cevaplar muhtemelen ilmilikten uzak tahminler olacaktır (50 milyon senelik tahminler). yani biraz hayalcilikten sıyrılalım. tamam bu fosillerin nerden geldiğini araştıralım, kökenine inmeye çalışalım ama her bulguyu ahanda yaratılış çürümüştür, bakın evrim gerçektir, o zaman dine inananlar yanlış düşünüyorlar şeklinde bir yorumla evrime bağlamaya çalışmayalım... *

    sonradan gelen ekleme: ortada bir bulgu varsa araştıralım, mantık yürütelim ama körü körüne muğlak sonuçlara ulaşmaktan kaçınalım ve bilim adamlarının da ideolojik sebeplerden objektiflikten uzaklaşabileceği ihtimalini de düşünelim
    1 ...
  6. 79.
  7. harun yahya ile charles darwin arasındaki husumetin nedenidir.
    1 ...
  8. 80.
  9. peki bu teorinin temelindeki varsayılan karar mekanizması (ki bu teoriyi savunanlara göre böyle bir mekanizma yoktur herşey tesadüfen olmuştur) artık canlıların evrim geçirmesini durdurmuş mudur? neden maymundan geldiği iddia edilen insanoğlunun kanatları çıkmaz mesela? ''artık tamam yeter'' mi demiştir bir güç? bu çelişkiyi yaşatan evrim teorisi savunucularına şu soruları sormak isterdim:

    tesadüfse neden hala tesadüfler silsilesi devam etmez ve insanoğlu maymunluktan bu hale geldiyse bir sonraki safhalar yaşanmaz?
    tesadüf değil ve insanın varoluşunda payı olan bir güç varsa o güç sizin için neden yaratıcı değildir?
    1 ...
  10. 81.
  11. dünyanın en eskilerinden, (seni seviyorumdan sonra 2.sırada) en güncel yalanı
    2 ...
  12. 82.
  13. teolojik yaklaşımlar için boşuna bilimsel ispat arayan insanların tümden reddettiği teoridir.
    Eğer belirli bir inanca sahipseniz ve bu inanç size zaten evrim teorisini yasaklıyorsa, bilimsel örnek aramayın. Çünkü bilimin temelinde şüphe ve sorgu vardır. Oysa (saygı duydugum) inançlar bu teoriyi reddettiği için, teorinin lehine birşey görüldüğü zaman mutlaka bir kulp bulmak mümkündür. Sadece lehte olan örnekleri görüp "bunlar bilimseldir, aleyhte olanlar gerçek değildir" demek bilime ters düşer. Ve en önemlisi, sadece "inançlarım için bu teoriyi reddediyorum demek" , inanç için bilimsel ispat aramaktan daha çok saygınlık kazandırır insana. Eğer inanmıyorsanız, "benim inancıma ters, o yüzden inanmıyorum" deyin, geçin.

    Bu arada "evrim teorisi tesadüflere bağlıdır" demek ne kadar doğrudur tartışılır. Hayatın oluşması için çok zor koşulların aynı anda olması gereklidir, ancak trilyonlarca yıldızdan oluşan galaksimiz gibi milyonlarcasını barındıran koca kainatta herşey mümkündür.

    Canlıların evrim geçirmesi durmamıştır ve duracak birşey de değildir. Kimileri hala evrimi "insanın maymundan gelmesi" gibi kıt bir yaklaşımla karşılıyorsa, üzgünüm ama o evrimleşen canlılar maymun değildir. Primattır. Bugün maymun denen onlarca tür de, milyonlarca sene önceki maymunlardan farklıdır.

    "madem insanoğlu evrimleşiyor, neden kanatları çıkmıyor" gibi masum bir soru, ellerin kanatlardan çok daha hakim bir organ olmasıyla da açıklanabilir; canlıların yaşadıkları ortama göre uyum sağlamalarıyla da... Mesela sulu yerde yaşayan yunusların atalarının , balık bulmak için gitgide daha çok suyun içine doğru gitmeleri, ama zaten sudan hiç çıkmamış olan köpekbalığının suda yaşamaya devam etmesi gibi.

    Bu evrimin devam etmediğini düşünen arkadaşlar, bırakın fosilleri, bildiğimiz iskeletleri araştırsın. insanın ortalama boyu, kilosu, yaşı 5000 senede ne kadar değişmiş diye araştırsın. "Kuyruk sokumu, birkaç kasa dokunmak dışında ne işe yarıyor?" diye düşünsün. "Niçin köpek dişlerimiz var? Biz o kadar etçil, avcı mıyız?" diye düşünsün.

    Sonuçta isteyen inanır, isteyen inanmaz tabii. Ancak "bence" ve "muhtemelen" gibi kelimelerle başlayan cümleler kullanarak, birtakım karşıt görüşler çürütülemez.

    yazarı ile çelişen buzul çağı haritası hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.

    1- O haritalarda atlas ve pasifik okyanusu'ndaki adalar buz altında değildir ve yerlilerin bu okyanusları geçip adalara nasıl ulaştığını açıklamıyor.
    2-Kaldı ki buzul çağlarında bırakın onbinlerce kilometre yol katetmeyi, soğuktan 100 kilometre bile gitmek mümkün olamaz. Son buzul çağı bile insanların mağaralarda atlattığı bir dönemdir.
    3-yazarın belirttiği haritalar, insanoğlunun ortaya çıkışından 30 milyon sene öncesine ait. Yani illa ki birşekilde o okyanusları geçmeliler. Ama nasıl?

    Soru sormak, sorgulamak, tereddüt etmek bilimde vardır. Doğrudan inanmak yerine sorgulayıp, gerçeğini farkederek inanmak daha doğrudur. Mesela insan mağara adamlarını düşünebilir. Herhalde onlar da uydurma değildir. ilk insanların taş sivriltip yaban öküzü avlamaları veya resimlerde belirtildiği gibi kabileler halinde
    anadan doğma koşuşturmaları dinlerdeki ilk insan inançlarıyla ne derece uyuşur?

    neanderthal i duymamış olan var mıdır? insan olmayan, insandan daha iri ve tüylü, ancak insana benzeyen, mızrak kullanıp ölülerine tören yapacak kadar akıllı bu canlılar neyin nesidir? Bunların iskeletleri de mi uydurmadır?

    Eğer kainat insanoğlu için yaratılmışsa, bizim en iyi teleskoplarla bile göremediğimiz
    binlerce yıldızın bize faydası nedir? Biz topraktan yaratılmışsak, bizden önceki zamanlarda yaşamış olan dinozorlar hangi maddeden ve niye yaratılmıştır, niye yok olmuşlardır?

    Özetle evrim teorisi herşeye cevap vermese bile, körü körüne inanç yüzünden yok sayılmamayı hakedecek kadar soru işaretleri uyandırmaktadır. Yeni soru işaretleri de yeni cevapları, yeni arayışları ve gelişmeyi getirir.
    Hatta inanç ile evrimin aynı şeyi söyleme ihtimali bile vardır. Şu koca evrende herşey mümkündür.
    4 ...
  14. 83.
  15. insanların okyanusları nasıl geçtiğini sorgulayan beyin ozaman fi tarihinde inşa edilen piramitlerin o tarihte nasıl inşa edildiğinide açıklasın. okyanusları geçemez diye düşündüğünüz insanın şu anda bilmem kaç bin km ötedeki ay'a gittiğinide açıklasın. darvin'in evrim teorisinde bazılarının sapiens diye adlandırdığı yaratık resimlerle anlatılmış ve insanın maymundan (Primat) geldiği ortaya sürülmüştür. ortaya sürülmüştür diyorum çünkü teori olmaktan ileri gidememiştir.

    (bkz: teori)

    peki bu primat denen yaratığın evrimdeki yeri nedir ? hangi yaratık evrim geçirip primat olmuştur ? mikroorganizmalar birleşip nasıl bir canlıyı oluşturmuştur ? son sorum ise şudur.

    bir şeye el değmeden o şeyin kendi kendini tamamlaması (oluşması, yaradılması) mümkünmüdür ?

    un,su ve mayayı yanyana koyun, bilmem kaçmilyon sene bekleyin, belki evrim geçirip ekmek olur. ya da bir insan evladının eli değer ve ekmek olur. * *
    4 ...
  16. 84.
  17. aşağıda yazdığım bana ait bir yorum olmamakla birlikte benim düşüncelerimle tamamen paralellik gösterdiği için paylaşıyorum.

    --------------------------
    Cenk özdemir;

    ....

    Canlılığın evrimle açıklanmasına hiçbir dinin itirazı yoktur.Belki Kuran da buna bazı işaretler bulmak mümkünür; "ancak doğrusunu tabi ki Allah bilir". Dinlerin herhangi bir ilahi kuvvet olmadan canlılığın oluştuğu inancına itirazı vardır.Nitekim Allah canlılığı evrim sayesinde yaratabilir.Tıpkı bir ressamın tablosunu paletiyle yaptığı gibi.
    Evrimin olup olmadığına dair araştırmalar bilimle ilgilenen kişiler tarafından sürdürülmelidir;ancak burdan Tanrı nın yokluğu fikrine gitmek tamamen saçmadır,saçma olduğu kadar da bilimsellikten uzaktır.Şu anda Darwinciler bilim altında yaptıklarıyla bilimi katletmekteler.

    Araştırılması gereken evrende bir zeka olup olmadığıdır. Evrenin nasıl geldiği değil.Nasıl geldiğini bilim sorar.Deney yapar ve bulur.Bunun ilerisi inanca girer.işte insan bu bilimsel bilgiler ışığında hareket ederek evrende bir zeka olup olmadığını kendi aklı ve vicdanına sormalıdır.Eğer yok cevabını bulursa o zaman evrim teorisini tesadüfe yorabilir.Var diyosa da evrimin Allah tarafından gerçekleştirildiğini anlar.Sonuçta evrimin dinle alakası yoktur.Diğer yorumlar ise saptırmadır. Ben evrim konusunda şüpheliyim. Hem olduğuan dair hem de olmadığına dair birçok bulgu var. çok büyük ölçüde evrim teorisine inanmamakla birlikte hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum; ancak Allah ın varlığı her haliyle ortadadır. Evrendeki zeka kendini her haliyle belli etmektedir.Bu zekanın evreni hangi yolla yarattığı(bir anda mı evrim yoluyla mı) bilimsel bulgular sayesinde umarım birgün açığa çıkacaktır.
    Yorum bildirmek istediğim bir başka konu ise Akıllı Tasarım dır.Ben de akıllı tasarım teorisi ve evrim teorisinin fen dersleri altında verilmesinden yanayım.Hiçbir yoruma kayılmadan bu bilgiler öğrencilere verilsin ve öğrenciler ön yargıdan uzak özgür düşünmeyi öğrensinler.Din derslerinde ise evrendeki zeka üzerinde durulup akıllı tasarım savunulsun.Buradan da Tanrının varlığına bağlansın olay.

    Teşekkür ederim.

    ----------------------------------

    yani evrime muhaliflikten çok evrimi anlayışa bir muhaliflik vardır yani darwinism e bir muhaliflik vardır.

    haritalarda ki mesele kıtalar arasında ki bağlantı da uçurum olmadığını göstermektir. bir kıtadan bir başka kıtaya geçiş çok komplex ve karışık bir mevzu değildir... insanların bir kıtadan bir kıtaya geçişleriden daha komplex ve ilginç olan yazının bulunduğu dönemlerden çok uzak olmayan zaman dilimlerinde ki bazı medeniyetlerin bazı konularda günümüz ilmi bilgilerine sahip olmasıdır...

    son olarak neanderhallerin iskeletleri bulunmuştur. 35.000 yıl önce de soylarının tükendiği tahmin edilmektedir. insanlarla olan akrabalığı da hala araştırılmaktadır...
    0 ...
  18. 85.
  19. 86.
  20. isa peygamber in soyunun kral, kudüs ün başkent ve insanların bu krallığın uşağı olduğu bir dünya hayali kuran bir güruhun hayaline giden yoldaki km taşlarından birisi.
    1 ...
  21. 87.
  22. darwin teorisi olarak gecen ve kökenimizin maymundan geldigini savunan hatta diger bütün hayvanlarında bir kökenden geldigini kabul gören bilimdir.
    peki biz mutasyona ugrayarak normal halimizdeysek ilerleyen vakitlerde ne olacagiz acaba diye bir soru geliyor akıllara.
    2 ...
  23. 88.
  24. 89.
  25. darwin teorisine gore insanlar maymundan gelmemistir ortak bir ata mevcuttur.
    (bkz: fantezi adami olarak darwin)
    3 ...
  26. 90.
  27. herkesin ahkam kestigi baslik olmustur. bir ahkam da ben keseyim o zaman:
    1. evrim teorisini kuran darwin degildir. ilk gercek kuramcisi 19. yuzyilin basinda yasamis olan jean baptiste lamarck tir. teorisi ise suydu; * canlilar ortama uyum saglayabilmek icin degisime ugrar ve edindigi yeni karakterleri dollerine aktarir( yani edinsel karakterlerin kalitimi). daha sonra ise charles darwin, turlerin evrimine farkli yaklasti ve bu evrimi tesadufu degisimlere yol acan dogal ayiklanma olgusuyla acikladi: bireyler icin elverisli olan degisimler alikonur ve sonraki dollere aktarilir, degisime uyamaynlar elenip ayiklanir. darwin' e gore bu degisimler onemli boyutta degildir; ama bunlarin, dogal ayiklanmanin etkisi altinda zamanla dolden dole olusumu ve birikimi evrimi yaratir. ondan sonra darwin e karsi ise hollandali bilimadami hugo de vries, mutasyona dayali evrim kuramini one surmustur. bu kurama gore tesadufi degisimler, kademeli kucuk degisimlerden ziyade, ayiklanmanin ani ve sicramali bir evrime neden oldugu onemli mutasyonlara dayanmaktadir.

    2. ve artik gunumuzde bu kuramlar tam olarak ispatlanamadigi icin yeni akimlar ortaya cikmistir. yeni darwincilik, yeni lamarckcilik, yeni mutasyonizm gibi.

    yani teori ne bilimsel olabilmis ne de baska bir sey. adi ustunde teori olarak kalmistir. ve bu teori ustunde calismalar devam etmektedir.

    anlamadigim 2 nokta var. bu teori icin; tek tanri'ya inanan insanlar neden siddetle karsi cikar ve tanriya inanmayan ateistler bu teoriyi sanki gerceklesmis bir olgu gibi savunmaya calisir. darwin gibi bilimadami na avlu dolusu kufurler edip, "fantezici lan bu" demekle "darwin gercekleri soyluyor" diyen 2 tarafa kicimla gulup entryme son veriyorum. adi ustunde teori mq.
    (bkz: teori)

    edit: bu konuya da bir de ben ahkam kestigim icin cok mutluyum.
    1 ...
  28. 91.
  29. evet efenim bir kez daha anlioruz ki insanimiz yine bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmus bi de ustune yorumlar yapar olmus ki tam bir tragedya..lafi uzatmaya gerek yok,bilgi sahibi olmak icin oncelikle bi kitapciya gidilir charles dawkins adli biyolog arkadasin kitabi alinir, okunur, okudukca sasirilir sasirdikca da ogrenilir.. hepimize kolay gelsin... ha olmazsa bilim teknik dergisi de bu konuyla hayli mesgul, ilgilenenlere duyrulur..
    3 ...
  30. 92.
  31. ayrıca charles deil (bkz: richard dawkins) dir efenim o!yanlis olmasin.*
    1 ...
  32. 93.
  33. 94.
  34. bazıları ısrarla evrim teorisi allah'ı yok sayar demeye getirmiş, bu onların bilgisizliğinden kaynaklanıyor! en ufak bir fikri olmadan evrim teorisine "allahsızlar" diye sataşmanın sadece bir cehaletin gösterisi olduğunu anlamamışlar herhalde! ayrıca, evrim teorisinin ne özü ne de amacı allah'ın yok olduğunu ispatlamak değildir, böyle bir amacı yoktur, konusu değildir! ha evet, bazı tanrıtanımaz yandaşları bir ara ve hala daha evrim teorisini allahı'ın olmadığını kanıtlama yolunda bir yol ve dayanak olarak kullanıyor olabilir, ancak bu işle doğru düzgün ilgilenenler çok iyi biliyor ki evrim teorisinin allah düşüncesini çökertmek ile yakından uzaktan alaksaı yoktur!genellemeler ile bir yere va rılmayacağını halen daha anlayamadık ve anlayamayacağızda herhalde! bütün evrimciler allahsızdır gibi bir yargı, ancak evrim hakkında cımbızlanmış düşünceleri okuyarak üstünkörü bilgi edinenlerin işidir; eğer bu mantıkta gidersek de (yani evrime bu konuda genellemci salıdırıda bulunanların mantığı ile), bütün müslümanlar "usame bin ladin" gibidir demekle eş değer bir düşüncedir.

    ayrıca, evrim insan maymundan geldi demez, bu teori 60 yıl önce zaten ve yine evrimciler tarafından çürütüldü! yıl 2006!
    1 ...
  35. 95.
  36. savundugu gorus, insanın atasının maymun oldugu degil; maymun ve insanın aynı atadan evrimlestigidir.
    kim ne derse desin "yaratılıs" teorisinden cok daha akla yatkın, cok daha somut kanıtlar ile acıklanmaya calısılan teoridir.
    insanlar bu kadar uzerinde calısılıp, kanıt gosterilen bir seye inanmıyorlar, peki; ama "allah yarattı camurdan" deyince kimse karsı cıkmıyor, anlamıyorum, anlayamıyorum.
    tanrı inancıyla da ters dustugune inanmıyorum evrim teorisinin. canlıların aynı atadan farklılasması, ilkel ilk canlıyı tanrının yaratmadıgı anlamına gelmiyor cunku.
    5 ...
  37. 96.
  38. 97.
  39. öncellikle kötüleneceğini bile bile bu entryi giriyorum ama belli mi olur belki bir kaç mantıklı insan çıkarda kara cahilliklerinden vazgeçerler. şimdilik şunda anlaşalım bilim tanrıyı araştırmaz, varlığını yokluğunu ispat etmek için çaba harcamaz. buna bilinmezcilik denir ve bilim yalnızca bu evren üzerindeki olguları ispat etmeye çalışır. aksi halde bilimin metafizikten farkı kalmazdı ya da newton'un teorilerindeki gibi mekanikleşirdi. fakat bunlardan hiç biri değildir bilim. şimdilik bunu anlamaya çalışalım.

    evrim teorisine gelicek olursak; sanıldığı gibi evrim teorisinde insanların maymunlardan geldiği söylenmemektedir. sadece insanlarla maymunların ortak birer ataları vardır; primatlar. onun içinde gidip aynaya bakmaya gerek yoktur, anlayamazsınız aynaya bakmayla. görüldüğü gibi insanlarla maymunların ataları ortaktır yalnızca bunlar 40 milyon yıl önce yaşamışlardır.

    insanlarla maymunlarda olduğu gibi bütün türlerin birer ortak atası vardır. dünya üzerinde öncelikle "RNA" adı verilen tek zincirli moleküller ortaya çıktı. RNA tüm canlılarda ortaktır ve var olmak zorundadır. C,H,O ve N birleşiminden oluşur. daha sonra rna gelişerek çift zincirli DNA oluştu. bunlar uzun zaman sonra birleşerek kendilerini koruması için gerekli olan bir kalkan inşa ettiler. buna hücre zarı denilecekti ve bununla beraber bu hücremsi yapı bir takım kimyasal tepkimeler vermeye ve sentez işlemleri yapmaya başlamıştı bile. ve bilinen ilk hücreler ortaya çıktı. o kadar ilkellerdi ki yalnızca kimyasal tepkimelerden oluşmaktalardı. daha sonra hücreler kendi aralarında birleşerek çok hücreli canlılar oluşturmaya başladılar. bunlarla beraber omurgasız türler ortaya çıktı. bunların bir takımı karaya çıktılar ve omurgalı türler ortaya çıktı sonra dinazorlar falan filan işte. tabi bir takımıda suda gelişti omurgalıların. kısaca hikayesi budur evrim teorisinin.

    evrim teorisini oluşturan lamarck'tır. daha sonra bunu geliştiren ise darwindir. darwin lamarck'ın bazı görüşlerinide reddetmiştir. ona göre evrim şansla olmamaktaydı. belli ortam şartlarının oluşması gerekmektedir. ve doğada güçlü olan tür güçsüzü ezer ve güçlü olan tür yaşar. güçsüz ise ya yok olur ya da bir şekilde evrilir.

    şimdide bu evrilmenin çok düşük bir ihtimal iddialarına gelelim. evet çok düşüktür. 1/10 üzeri 960 bir ihtimal bile olabilir, tamamen uyduruyorum şuan rakamı. fakat bazı sivri zekalılar çıkıp "yahu kardeşim işte çok düşük ihtimalli 0 işte demekki" diyor. ben de diyorum ki onlara " yahu kardeşim sanki 1/n gibi bir dizinin sonsuza giderken ki limitini alıyorsun da n 0'a yakınsıyor işte o yüzden olma ihtimali 0'dır diyorsun" derim. bunca matematik okumuş kişi bilir ki bir olasılığın olma ihtimali çok düşükte olsa olma ihtimali vardır. zaten olasılık hesabıda 1 ile 0 aralığında yapılabilir yani en fazla olma ihtimali 1'dir. o zaman neden bu kadar kasıyorlar anlayamıyorum bunların olma ihtimali olma çok düşük diye.

    ayrıca teori olmasının nedeni bazı sorulara cevap verememesidir. fakat bunun nedeni dünyanın bazı dönemlerinin hala bilinememesidir. ancak yeni kanıtlar bulundukça ispat edilebilir. bu tıpkı big bang gibidir. bing bang'de ispat edilememiştir hala matematiksel hataları vardur, fakat teori denmemektedir. çünkü neden? bu arkadaşlarımızın işlerine gelmemektedir. bilimi dini konuulara alet etmek istemekdirler. fakat bilim bir ideolojinin yansıması için değildir, yalnızca insanlık içindir.

    toparlamak gerekirse; insanlar maymunlardan gelmemiştir, ortak bir atadan gelmişlerdir. yani bilip bilmeden konuşmayalım değil mi arkadaşlar?
    (bkz: girilen entryinin eksi oy yağmuruna tutulacağını bilmek)
    5 ...
  40. 98.
  41. allah cc'a inanmayanların ''ulan bak bak şimdi nasıl bi konu açıcam herkes bunu konuşucak,yorumlar havada uçuşucak,bak nasıl deli edicem i.nleri,nasıl provakatörlük yapıcam''tarzındaki iç tatmininden kaynaklarak ortaya atılmış(hatta buraya yazılmış) darvincilik oyunudur..(darvin amca her nanaye bi kılıf bulmuştur ama ''tavuz kuşu''yla alakalı hiçbişey söyleyememiştir.bunun sonucunda k.ını epey bi yırttığı da gerçektir ama ne fayda hiçbişy bulamamıştır)
    1 ...
  42. 99.
  43. haberin ingilizcesi
    http://www.time.com/time/...le/0,9171,1555132,00.html
    haberin türkçesi
    http://www.rotahaber.com/...2645&HABERKATEGORI=17

    -evrim teorisinin bulgularına itiraz yoktur, evrim teorisinin nasıl algılandığına bir itiraz söz konusudur.
    -ikinci olarak doğada entropi dediğimiz bir olay vardır. entropiye göre bilinçli bir etki olmadığı sürece doğada bulunan elementler daha avantajlı diye tabir ettiğimiz bir duruma geçmezler aksine bozulma dağılma eğilimdedir. eğer şartlara uygun canlılar "tesadüfen" gelişiyor ise, öncelikle canlılığın tanımını yapmamız sonra da şu soruyu sormamız lazım; dünya atmosferi dışındaki şartlarda yaşabileyen canlılar neden türememiştir? yani çıkaracağımız sonuç şu. canlılığın oluşmasında kesinlikle ve kesinlikle bir bilincin etkisi vardır, canlılığın oluşması bu bilincin yönlendirmesine bağlıdır.
    -kimsenin bilimin "evrendeki bilinci" sorgulayıp sorgulamadığını gibi bir endişesi yok, ama yukarıdaki linkler gösteriyorki biz bilimi "bilimi yapanlardan" soyutlayamayız. bilimadamları da en nihayetinde ideoloji sahibi insanlardır. bizim ilmi bulguları nasıl algıladığımız birazda bilimadamlarının bize nasıl sunduğu yada sunmak istediğine de bağlıdır.
    1 ...
  44. 100.
  45. insan gibi kusursuz bir varlığın * * * tesadüflerle ortaya geldiğini ortaya süren teori.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük