Sinir sistemi en başarısız böceklerin nasıl bu kadar iyi uçabildikleri ve nasıl bir evrim sürecinden geçip fizik kurallarına bile hakim oldukları hala sırrını korumaktadır, bir arının kanatlarının sadece 1 cm daha uzun olması, arının uçamamasına sabep olabilirdi ama tanrı burada devreye girip herşeyi dünya ölçeğinde fizik yasalarına tabi olarak bir nizam içinde canlılara dna bilgisi aktarımı yaptığı kesindir, ayrıca evrim gerçek olsaydı bugüne kadar ulaşmış zararlı mutasyonlara sahip bir sürü canlıyı ya şimdi bile görürdük yada fosillerden en azından 1000' e yakın ara form elde ederdik ama bunların hiçbiri günümüze ulaşamamış ve var olmamışlar buda evren teorisini gerçekten teoriden öteye geçemeyen bir sav haline getiriyor, akıllı tasarım ve yaratılış günümüzdeki biyoloji bilimine kesinlikle daha mantıklı sebepler sunuyor, sonuç evrim diye birşey yok.
işte bu yüzden her sikte geriyiz arkadaş, adam kalkmış burda kanatları normalden 1cm uzun olan arının gerçekte var olmadığını düşünüyo, argümanı da "tanrı yaptı".
Bunu tek tek ele almak istiyorum, öncelikle sinir sistemi en başarısız böceklerin nasıl bu kadar iyi uçabildiklerinden bahsetmiş hani bu şeye benziyo, F35ler çok iyi uçuyo, o zaman me262'ler nasıl bu kadar iyi uçuyo. O kadar iyi uçmuyo kardeşim. Bugün günümüzde en yüksek manevra kabiliyetine ve çizgisel uçuş hızına sahip uçabilen canlılardan biri yarasa. Yarasa ne? memeli. Memeliler de sinir sistemi en gelişmiş canlılar.
Bu sadece bir örnek ve tabi ki istisnaları var; mesela yusufçuk ya da mesela sinek kuşu. Ama bunların bu kadar başarılı uçabilme sebepleri geometri. bu geometriye sahip olmayan akrabaları ve türevleri bu türlerin rekabetine karşı koyamayarak nesil olarak tükeniyorlar. bunu anlayamayacak aptallarla aynı havayı soluyoruz soktuğum memleketinde. hala sırrını falan korumamaktadır kardeşim bunlar.
Bu argümanları çok görüyorum kardeşim sağda solda ben, yok güneş 1cm daha yakın olsaydı yanardık, yok kanadı 1cm daha uzun olsaydı uçamazdı. hiç bi sikim de olmazdı kanka. apoapsis-periapsis bilmeyen adam gelmiş bana yörünge fiziği anlatıyo aq bak bak.
bütün herkes de öğrenmiş bi dna, tanrı öyle genetik bilgi aktarıyo zart zurt anlatıp duruyolar. ilk canlıları ben yarattım o zaman aq, rna tabanlıydı onlar.
araform denilen konsepti de anlamamışlar ki. bunları filogenetik ağaçlarla ifade ediyoruz diye çat diye yeni bi tür ortaya çıkıyo sanıyolar bi anda. bu bi spektrum aga, 4 küsür milyar yaşında bi gezegenden bahsediyoruz sonuçta. tabi ki uzun zamanlar boyunca olacak bu değişimler. dolayısıyla bugün bile gördüğün bütün canlılar hala bir araform, ve bu araformluk süreci hiç bitmeyecek. çünkü biyoloji mükemmelliğe giden yolda evrilirken her bir problemi çözdüğünde zamanla bir başkası ortaya çıkıyo.
evrim kesinlikle vardır, canlıların hepsi zamanla değişir. zamanla şartlar değiştikçe izole gruplar bu şartlardan faydalanarak besin zincirinde daha üste tırmanabilir.
tamam evrimsel biyoloji çalışmıyorum ama yetti artık aq. ne cahil adamlar var şu memlekette ya. utanmasalar dünya düz diyecekler.
Evrim teorisi gerçekse Bir tane ara yaşam formu gösterin ulan bana, yusufçuk böceğinin de metamorfoz geçirdiğini biliyormusun, başkalaşmadan önce denizde ve karada hayat sürdüğünüde biliyorsundur umarım. Bak buna mucize denir, buna yaratılış denir, ne olduda bu canlı havada uçar bir Başkalaşım geçirdi ve evrim teorisin de olduğu gibi milyonlarca yıl beklemedi.
Ulan metamorfoz dediğin olay zaten sucul yaşamdan karacıl yaşama evrilen canlıların genel olarak yaptığı bişey. kendini çürütüyosun farkında değilsin. Aynı siki kurbağası da yiyo yusufçuğu da sivri sineği de. kendileri karaya çıktığı halde hala yumurtalarını suya bırakmak zorundalar çünkü. al sana araform.
şaka şaka, uçmasına yarayan motor hücrelerden kastın ne bilmiyorum ama yusufçuk kanatlarının çalışma prensibi diğerlerinden biraz daha farklı olarak kaslar kanat takımlarına bağlı değil, her bir kanadın kendine ait kas grubu var. bunun evrimsel kökeni dee bildiğim kadarıyla iptal olmuş olan bir çift arka bacaktan geliyor. kanat boyu ve kanatların ağırlığı mevzusu da şu ki her çeşit boyut ve ağırlığa sahip olan kanatlı yusufçuklar arasından optimal olanlar hayatta kalıyor. mevzu bu yani.
Maymunlarla çocuk sahibi olamamamızın nedeni maymunla en son ortak atamız arasındaki mesafenin çok uzun olması. 1 cm daha kısa olsa belki çocuğumuz olurdu.
ya bi yandan ben anlatmasam o anlatmasa kim anlatacak diye düşünüyorum, bi yandan da acaba çok mu naif düşünüyorum diye de aklıma gelmiyo değil ama, hadi bakalım.
ara formlar var. şöyle var; yukarıda arkadaşın dinozor örneği doğru, dinozorlar sürüngen ve memeli arası geçiş formudur. bunun sayesinde de vücut sıcaklığı evrimi gelişmiştir. ancak bu vücut sıcaklığı evrimi sadece memelilere geçmekle kalmamış, dinozorlarda da halen varlığını sürdürmeye devam etmektedir.
bildiğiniz üzere günümüzdeki kuşlar dinozorların neslidir. kuşların uçabilmesi de bu adaptasyonlardan birinin yan etkisidir aslında. kuş tüylerinin asıl evrilme amacı sıcaklık regülasyonudur. kuş tüyü sıcağı çok güzel tutar, dolayısıyla sahip olan canlıyı da sıcak tutmak için bu şekilde evrildi.
evine mantolama yaptıranların bildiği gibi, adını bilmediğim köpük gibi bir şey ile kaplanıyor evler. temelde kuş tüyüyle aynı aslında, havayı baloncuk baloncuk hapsediyor ve hava çok iyi bir insülatördür. kuş tüyleri de bu şekilde havayı hayvana yakın bir şekilde hapsediyor, dolayısıyla dışarı soğuğuna karşı insülasyon sağlıyor ama bunu mantolama köpüğü gibi baloncuk baloncuk hapsetmek yerine hayvan postunun içindeki havayı yeniden yönlendirerek deveran ettiriyor. kısaca bizim insanlık olarak ateşi keşfetmemiz gibi kuşlar da uçmayı keşfediyor.
ayrıca evrim tamamlanan bir süreç olmadığından dolayı halen devam ediyor ve etrafında gördüğüm bütün canlılar hala bir araform ve bu asla sona ermeyecek.
bütün bunlara rağmen hala "yok ben araform görmek istiyom" diyosanız, böcek fosillerine bakmanızı öneririm. boyutlarına baktığınız zaman muhtemelen çok şaşıracaksınız.