evrenin yoktan var edildiği inancı

entry3 galeri0
    1.
  1. evrenin hiçlikten, boşluktan, ve yokluktan var edildiği inancıdır. Evrenin kökeni hakkında tarih boyunca felsefeciler ve bilim adamları farklı teoriler ortaya atmışlardır. En çok kabul gören teori ise, materyalist dünya görüşünün bir ürünü olan; evrenin sonsuzdan beri var olduğu, düşüncesidir.

    --spoiler--
    Allah’ın varlığını inkâr eden ateistler, maddenin sonsuzdan beri var olduğunu, maddenin başlangıcı bulunmadığını, var olan her şeyin tesadüfler sonucunda oluştuğunu iddia etmişler ve bu durağan evren modeline sığınmışlardır. Bu görüşe göre madde hep vardır. Yaratılmadığı için bir yaratıcıya da ihtiyaç yoktur. Ateist filozoflardan Georges Politzer “Felsefenin Başlangıç ilkeleri” kitabında bunu şöyle belirtir: “Evren yaratılmış bir şey değildir. Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde Evren’in Tanrı tarafından belli bir anda yaratılmış olması ve Evren’in yoktan var edilmiş olması gerekirdi. Yaratılışı kabul edebilmek için her şeyden önce Evren’in var olmadığı bir anın varlığını, sonra da hiçlikten (yokluktan) bir şeyin çıkmış olduğunu kabul etmek gerekir.”
    20. yüzyılın ortalarına kadar da bu iddia bilim dünyasında ve özellikle de ateist çevrelerde hakim olan görüş olmuştur. Bu görüşün aksine, günümüzden 14 asır önce vahyedilen Kuran, evrenin sonsuzdan beri geldiği düşüncesini reddetmiştir. Allah, tüm evrenin yokluktan yaratıldığını insanlara Bakara suresinde şöyle ifade etmektedir:
    O (Allah) Evren’i (Gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır (bedea). O, bir işin olmasına karar verirse yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir. (2 Bakara Suresi, 117)
    Bu ayette geçen “bedea” kelimesinin özel bir anlamı vardır. Sözlükte bu kelimenin karşılığı söyle ifade edilmektedir.
    “ Bedea: Geçmişte bir örneği olmaksınız ( yoktan) ihdas ve icad eden” (Doç. Dr. Mahmut Çanga, Kur’an-ı Kerim Lügatı, Timaş Yayınları , 1999, sf. 78) Yani Allah, Kuran’da evrenin bir şeyden dönüştürülerek değil, örneği olmaksızın yoktan yaratıldığını ifade etmektedir.
    Bakara suresinde bildirilen bu gerçek, modern bilimin ulaştığı sonuçlarla tam bir paralellik göstermektedir. Bilim bize tüm evrenin büyük bir patlama ile yoktan yaratıldığını ortaya koymaktadır. Big Bang adı verilen bu teoriye göre evren günümüzden yaklaşık 15 milyar yıl önce tekil bir noktanın patlamasıyla hiçlikten yaratılmıştır. ilk patlamadan Planck zamanı denen ve saniyenin 10-43‘ü kadar geçen süre fizik kanunlarının geçerli olmadığı fizik ötesi bir durumdur. Bu süreden sonra madde ve fizik kanunları oluşmuştur. Planck zamanından önce ve büyük patlamadan önce madde ve mekanın olmadığı, hatta zamanın da olmadığı, hiçlik ortamından mekan, zaman ve madde yaratılmıştır.

    Bigbang’in ortaya koyduğu gerçekler karşısında materyalist bilim adamları oldukça çaresiz kalmışlardır. Kendisi de bir agnostik olan gök bilimci Robert Jastrow, God ve Astronomers isimli kitabında şöyle söylemektedir:

    “Aklın gücüne inancıyla yaşamış olan bilim adamı için hikaye kötü bir rüya ile biter. O cahillik dağlarına tırmanır; zirveyi ele geçirmek üzeredir; son kayaya tutunarak kendini yukarı çektiğinde orada yüzyıllardır oturmakta olan bir grup din adamı tarafından selamlanır.” (Robert Jastrow, God and the astromers, s. 250)

    Robert Jastrow’un da belirttiği gibi evrenin yaratılmasıyla ilgili bu gerçek, dinler ve özellikle de Allah’ın vahyi olan Kuran’da yüzlerce yıldır insanlara bildirilmektedir.
    --spoiler--
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. teoriyle varsayımla uğraşmaya hiç gerek yok. bugün ikinci kere bu örneği veriyorum. toplamda kaç oldu hatırlamıyorum. kamer sûresi 53. âyet açıklamalı bu sorunun cevabını. bilim adamları bu âyetten faydalandılar mı, faydalandılarsa ne derece faydalandılar merak ediyorum. periyodik cetvel, matematiği var oluşun dili olarak görenler, algoritmik düşünce şekli falan gerçekten bu âyetle bağdaştırılabilecek türden şeyler.

    yoktan yaratılmak konusuna gelelim. bir şey patladıysa ne patlamıştır? olmayan bir şey patlar mı? bu patlama olayı gerçek ise, önce o patlama şartlarını sağlayan zeminin hazırlanması gerekmez mi? yine yazılar devreye giriyor. atom yapısına bakarsak, sayının özellik belirlediği bir yapı olduğunu görürüz. ayrıca dizilişin de özellik belirleyen bir şey olduğunu görürüz. sünger ve elmas örneği mi bişey vermişlerdi lisede. yanlış hatırlamıyorsam tabi.

    velhasıl fikren ve madden karşılıklı olma durumunu iyi incelemek lazım. proton ve elektron dan yola çıkarak. sonuçta çok ufaktan beri bunun eğitimini bir şekilde aldık.

    (bkz: tam yeri tam zamanı) ehehe.
    (bkz: bilinç ve farkındalık)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük