sanmak değil, gerçekte de evren mükemmel ve kusursuz işler zaten.
burada asıl değinmemiz gereken konu, bu evrende insanların baskın bir varlık olduğu. bu baskınlık elbette insanları doğada üst sıraya koyarken, aynı zamanda bir çok aksaklığı da beraberinde getiriyor.
eğer evrenin, ya da hayatın artık nasıl tabir ederseniz, mükemmel düzeyde işlediğinden şüpheniz varsa, bu şüphenin kaynağı bizzat insanlardır. çünkü birnevi baktığınız zaman bu düzen, bu gidişat, bu hayat tamamen insanların kontrolü altında. e insanın mükemmelik seviyesi nedir peki?
yani demek istediğim şey sorunu evrende değil, insanlarda arayın.
Bir gün yaz bir gün kış olmadığı içindir veya 10 dakka gece 20 dakka gündüz sonra 5 dakka gece 5 saat gündüz olmuyor hiçbir yerde. Düzen yok demek saçmalıktır bene bu durumda.
genelde deist, agnostik, panteist, teist, bunların hepsinin tanrıyı kabul etmesi( agnostiklerin tartışmalarında bunu dikkate almasını es geçiyorum) sebebi, özünde budur.
bu da " akıllı tasarımdır" yani özü bu.
bunu bin türlü şekilde sorarsın orası artık kişinin fantezisine kalmış.
bir topline bile kendi kendine oluşmazken koca evren nasıl oluşur gibisinde. binlerce şekilde sorulur, ama özü ve dayandığı yer bu.
şimdi gelelim var mı böyle bir şey, yoktur. evrende hassas bir denge de yoktur, kusursuz bir yanda yoktur. bunun en iyi anlatan evrimciler görünüyor( yani darwinistler, ayrıca kuantumcular da olasılık temmeli bir başlangıç alıyor)
şimdi gelelim bizim ateist çevrenin bunu nasıl açıkladığına;
" her şey tesadüftür" ama bundan önce bir şey demem lazım. akıllı tasarımı yalanlamak tanrıyı yalanlamaya eşdeğerdir.
çünkü beyinsiz bir tanrı olmayacağına göre tanrı yoktur demek daha mantıklıdır.
neyse şimdi konumuza gelelim. tesadüften kasıt ne?
tesadüften kasıt şu; bir yere bir tuğla mesafe aralığı var ve sen bin tane değişik ölçekte tuğla alıp tek tek deniyorsun. burada denk o tuğlanın denk gelmesi oranı olasılıktır.
bir defada denk gelir, bin defada da denk gelir, veya hiç denk gelmez. ( işte tesadüften kasıt özünde budur)
oysa akıllı bir tasarım olsa yada bir akıl olsa bunu bir defada yapar. bin defa denemez ve bir defada olacağı kesindir.
oysa doğada işler her zaman yolunda gitmez( bunu evrimciler net olarak açıklıyor bunu onlardan okursunuz)
buna bir örnek daha verelim, mesela 10 tane yol var ve bir tanesi senin evinin yolu, sen burada olsalıklar denersen evini bulman tesadüfi olur.
eğer aklın varsa kendi evinin yolunu bir defada bulursun zaten.
yani bu örnekler çoğaltılabilir.
tesadüfün özü bu, akıllı tasarım da üste anlattığım. ve akıllı tasarım tanrının temeli, tanrı fikri taşıyanların beslendiği en önemli kaynaktır.
doğru bir eylemdir. her şeyi bilime bağlamak hoş bir şey değil, örneğin sevgiyi. "sevgi, evrime göre nesli devam ettirme güdüsünün karmaşıklaşmış biçimidir" dersem o edebiyat, o sanat yok olup gidecek gözümüzde. felsefeye de biraz imkan sağlamak lazım. öyleyse sağlayalım!
"evren mükemmeldir" görüşü, o kocaman boşluğa ve üzerindeki noktacıklara baktığında insanın içine dolar. fakat yanlıştır. evren mükemmel değildir. ancak işlettiği düzen mükemmeldir. bu da bakış açısıyla alakalıdır. insanların öldüğü, tecavüzcülerin kol sallayarak gezdiği, ayak ovanların bakan olduğu bir evren nasıl mükemmel işleyebilir? tabi ki olması gerektiği gibi oluyorsa. insanların ölmesi gerekiyor ve ölüyorsa bu evren mükemmeldir. tecavüzcüler tecavüz etmeye mecbursa bu evren mükemmeldir vs.
basit bir sisteme sokarsak, her hangi bir şey'in;
1) nasıl olması gerektiği biliniyorsa,
2) nasıl olduğu biliniyorsa,
3) (1) ve (2) örtüşüyorsa
o şey mükemmeldir.
bu konuda "evrenin düzeni mükemmel işler" demiştim. bu inanç meselesiydi. bu konuda biraz agnostik kalmak şimdilik daha iyi sanki. çünkü (1) maddesi hakkında elde edebildiğimiz bir bilgi yok. zaten olmuş olsaydı böyle bir bilgi, geleceği de net bir şekilde biliyor olurduk.
not: yukarıdaki görüş determinist bir kişi tarafından beyan edilmiştir, indeterminizm'de mükemmel evren olması biraz zordur. çünkü (1) maddesi hiçbir zaman bilinemeyecektir.
zaman mükemmel bir düzende işliyor. tek saniye bile sektirmeden. cevabını alamayacağınız her soruyu yaratıcıya dayandirmayin. mükemmel derecede karmaşık bu evrende beyninin yüzde bilmem kaç oranında düşünebiliyorsun da kilitlendigin soruların cevaplarını Basitleştirilmiş şekilde dinde arıyorsun.
107.200 km/s hızla uzayda ilerleyen ve 16.744 km/s hızla da kendi etrafında dönen dünya üzerinde hiç bir şey hissetmemenin verdiği rahatlıkla yapılan nankörlüktür. allah(c.c) verilen nimetlerin hesabını mutlak soracaktır.
"Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?"
mükemmel düzende işlediğini görmeyen gözlerin bu durum dışında kaldığı durumdur.
allahın hidayet vermediği gözler, anne karnında su içinde ciğerlere sahip olmasına rağmen, nefes almadan yaşayan bebeğin, doğumundan sonra hemen havaya ihtiyaç duymasını, göbek bağı anneye bağlı olan bebeğin kan grubunun annenin kan grubundan farklı olmasına rağmen kanların birbirlerine karışmadan alışveriş yapmalarını bilim olarak görür.
veya gezegenlerin o kütlelerine rağmen uzayda bir boşlukta belli bir düzende durmaları, ne tesadüftür ki bilinen canlı türlerinin dünyamızda olması, bilim adamlarının bile bu düzenin kendi başına oluşamayacağını söylemesi bir tesadüftür.
tamamen inanç meselesiyle ortaya atılan yanlış sanrı.
tekrar belirtmeliyim ki, evren big bang den sonra muazzam şekilde genişledi. patlama sonrası uzay oluştu, gaz yığınları ve enerji saçıldı.
eğer ki muazzam bir işleyiş, mükemmel bir düzen olsaydı yayılan gazlar yığınlar şeklinde değil de tanecikler şekilde uzaya simetrik biçimde yayılacaktı. (düzen bunu gerektiri)
bu durum neticesinde hiçbir tanecik bir diğerini kendine çekemeyecek, hiçbir kenetlenme, büyük parçalar oluşturma, galaksileri meydana getirme olmayacaktı. (eşit şekilde her yönde çekilen cisim hareketsiz kalır. basit bir vektör bilgisiyle çözümlenebilir)
evren taneciklerin her tarafa saçıldığı muazzam bir düzende, simetrik şekilde kalacaktı. ne bir gezegen oluşacaktı ne de herhangi birşey.
birader, o galakside ''düzeni ve dizaynı'' gerektiren bir yaşam var mı? yok. orada yaşaması gereken canlılar bulunmadığı için orası öyle yaratılmış. fakat dünya böyle mi? değil... senin yaşam şartlarına uygun bir ortam var. o yüzden kasma bu kadar be abicim. einstein'a, hawking'e falan gerek yok bu meselelerde.
tek cümleyle veriyorum. determinist bir evrende değiliz. determinist bir evrende olsak bu zan mümkündü. dolayısıyla tasarlanamaz bir evrende yaşıyoruz. çünkü istediğin gibi bir evren var edemeyeceğini fizik ispatlıyor. ve müslümanların tanrısı teist bir tanrı, her şeye müdahil yani. bu zaten mümkün değil; darwin'den beridir biliniyor. hiçbir müdahillik yok, teist tanrı zaten çürük. mümkün değil hiç. çoktan kapanmış bir konu bu modern fizik için kısaca.
dinle değil felsefeyle olaya bakmadan, at gözlüğüyle yapılmış yarım zırva bir yorumdur.. evren mükemmel bir düzende işler.. ama bunu "kütleçekimi filan yerde hesabımıza uymuyor, o halde düzen yoktur" gibi basit bir yoruma dayandırarak terslemeye çalışmak, açık söylüyorum "kıt beyinlilik" tir, "sığlık" tır.. evren hakkında, fizik hakkında, madde hakkında bilgimiz ne kadar ki bununla kendimizce çıkarımlar yapıyoruz?
bilim sürekli yenilenir, bilgilerimiz sadece bugün için geçerli doğrulardır.. newton un kanunlarının yetersiz kaldığı yerde görelilik kuramları; klasik fiziğin tıkandığı noktalarda kuantum devreye girerek açıklama yapmakta.. ama bunlar bile bildiğimiz kadarıyla okyanusta bir damla.. bilgilerimiz hiç durmadan yenilecek ve her şeyin açıklaması zamanla bulunacaktır.. bilimin amacı da zaten budur..
evren, büyük patlamadan sonra muazzam şekilde genişledi. evren genişledikçe soğumaya başladı ve yaklaşık 200 milyon yıl boyunca her şey karanlıktı.
gaz yığınları kütle çekim kuvveti etkisiyle bir araya toplanmaya ve ısınmaya başladılar. küçük galaksiler oluşturdular..
kütle çekim kuvveti etkisiyle bir araya toplanmaya başladırlar..
gaz tanecikleri neden bir araya toplanır? onları bir araya toplayan bir kuvvet olduğu için. yani birbirlerini çektikleri. (dikkat edilmesi gereken yer burası)
büyük patlama sonrası evren sadece bir noktaya doğru genişlemeye başlamadı, her yöne doğru genişlemeye başladı. bu gelişmeler sanıldığı üzere mükemmel, muazzam, bir kararda mı oldu? hayır tabiki.
eğer evren müthiş bir düzende olsaydı o gaz tanecikleri sonsuza dek bir araya gelemeyecekti. neden mi?
çünkü müthiş bir düzen içerisindeki evrende patlama sonrası gaz yığınları, maddeye dönüşen enerji bir birbirlerine eşit uzaklıkta olacak şekilde saçılmış olacaktı. (düzen, mükemmelliyet, bir kararda yaradılış bunu gerektirir) bu durumda da bir tanecik birçok tanecik tarafından eşit şekilde her yönde çekilecek yani fnet=0 (yani maddeyi harekete geçirecek baskın bir kuvvet olmayacak) olacaktı. bu durumda da gaz tanecikleri asla bir araya gelip daha büyük tanecikleri oluşturamayacak böylelikle evren gaz taneciklerinin eşit şekilde yayıldığı muazzam bir dengede sonsuza kadar varlığını sürdürecekti.
yani mükemmel bir düzen, herşeyin "bir kararda dizayn edilmesi" gibi birşey mümkün değil.
usta şimdi bunun bir ihlal olup olmadığı tartışılır. tartışılmalıdır da. çünkü her galaksinin(gök ada) çevresine uyguladığı bir manyetik vardır. bizim galaksimizde yıldızdan(güneş) çevreye dağılan bir etki söz konusuyken, başka bir galakside çevreden yıldıza dağılan biz etki söz konusu olabilir. bu sebeple de dış sınırlara yakın olan daha hızlı dönebilir.
bilmiyorum ve sadece tahmin ediyorum.
her neyse, beşer şaşar haddini aşar kanun falan koyar. olabilir böyle şeyler. sonra da kendini bunlara fazlaca kaptırabilir, bu doğaldır. özümüzde var lan işte. sorun yok.
bu düşüncenin temelinde dinin bilimsel yöntemlerle kanıtlanabileceği sanırısı bulunmaktadır.
yaratan rabbin tamamen keyfi davrandığı- davranabileceği- olasılığı da bulunmaktadır. ya da cevap anahtarını vermemiş, gönderdiği kitaplarla sizleri trollemiştir.
kısaca, kimse bilim tanrının varlığını kanıtladığı için inanmıyor.
Büyük bir yanılgı evren mükemmel falan değil. Neye göre mükemmel. Bir şeye mukemmel diyebilmek için kıyas yaparsın veya kusur ararsın. Kusur yok mu? var.
Imtihan için der çıkarsın.
bilimde "tesadüfi, kendiliğinden nasıl olabilir" gibi duygusal ve sağduyulu ifadelere yer yoktur. çünkü evren, fizik ya doğa kuralları sağduyumuza ya da duygularımıza göre hareket etmez. biz onlara göre adapte oluruz. bir arkadaşımız olasılıkların birbiri üzerine denk gelmesi üzerine yanımızda iken tak diye ölebilir, dünyamıza bir yere meteor düşüp birçok insanı öldürebilir. bunda duygu ya da sağduyulu ifadelere yer yoktur. bilimin açıkladığı tanrısız evren ve canlılığa göre hayal gücünü kullanır mantıklı biri. zeki olmayan ya da bilimi kaynaklarından takip etmeyenlerin düşebileceği yalandır "evrenin mükemmel" olması mevzusu.
düzenin mükemmel olduğunu, mükemmel düzenin ustası(insanın niteliğine özgü bir kavram) olduğunu iddia edip evrenle bunun arasında analoji kuran vb. birçok mantık hatasına düşen avnileri gösteren cahil zannı.
bir sanrının yan etkisidir. sıradaki şarkı spinoza'dan geliyor.
tanrı ile aynı şey olan doğa, kendi kendisinin ve her şeyin nedenidir spinoza'ya göre. tanrı mutlak olarak sonsuz bir varlıktır, ancak bu sonsuzluk durgun bir yücelik değildir. tanrı, kendi kendisinin nedeni olarak, kendi öz-üretimindeki deviniminde ta kendisidir. başka bir deyişle, tanrı, kendinde olan tüm şeylerin üretici dinamiğidir. hem üretilen hem de üretendir. ya da, spinoza'nın ünlü ikilisi ile söyleyecek olursak, tanrı natura naturans ve natura naturatadır, yani doğalayan doğa ve doğalanan doğadır.
hülasa, fiziksel evrenin mükemmel bir şekilde işlemediğini iddia etmek için tanrı olmak gerekir. mükemmel olduğunu iddia etmek içinse gözleri açıp, kulakları kapatmamak yeterlidir.